❝O gün senden sadece bir dans ve bir şans istemiştim. Hayallerim basitti. Ancak öngöremediğim gerçeğim benim en büyük yanılgım olmuştu. Günün sonunda sırtını bana dönüp bir başkasına gittiğinde isteğim olan o şansın sahibinin ben olmadığımı anlamak zor değildi.Bazen insan azla yetinmeli. İnsan hiç olmayacak hayaller kurmamalı ki, yolun sonu kendi azabına dönüşmesin.❞
❝Biliyor musun gidişin gelişinden daha çok acıttı yüreğimi. Sen, ben. Olmaması gereken bir zamanda birbirine kavuşmuş iki insandık. Ve unutma ki, her masal mutlu sona kavuşmaz. Bu durum kavuşmuş iki aşık içinde geçerlidir.❞
❝Gözlerimin yabancısı olsanda; hislerimin ve dilimden dökülen her bir duanın sahibi olmuştun.❞
DİLEĞİMİN SAHİBİ.
Günün aydınlanmasıyla beraber gözlerimi yorgunca açarak yatakta tembel hareketlerle kıpırdandım. Kısa bir süre boş boş tavanla bakıştığımda kalbimdeki o sıkışma hissi geldiği gibi kaybolmuştu. Dün gece gördüğüm o tuhaf rüya beni fazlasıyla etkilemişti. Bir rüya olmayacak kadar gerçekmiş gibi derinden hissetmiştim. Rüyanın görüntülerini silik silik hatırlasamda o kadının çaresiz oluşu beni derinden sarsmış, çektiğim kalp ağrısıyla uyuyakalmıştım. Tembel ruh halimle birlikte yorganı üzerimden atarak ayaklandım.
Giyisi dolabın kapaklarını iki yana açıp içinden alelâde bir elbise çıkararak giyindim. Tüm keyfim yersiz yere kaçmıştı. Gördüğüm rüya, Tia ile olmasını planladığım konuşma, Bilge'nin yanlızlık korkusu, Jack'ın değişen ruh hali ve benden bir şey saklıyor oluşu, onca geçen zamana rağmen aileme duyduğum özlem, her geçen saniye kırılan cesaretim ve daha binlerce sebepten ötürü bitmek bilmeyen sorgulayışlarım ruh halimi günden güne olumsuz etkiliyordu. Her şeyi dert edinirken mutluluk benim için uzak bir dost gibiydi. Gözlerimin önüne gelen sürmeli mavi harelerle saçlarımın arasında gezinen parmaklarım anlık duraksadı. Onu gördüğüm günden bu yana çok zaman geçmemişti fakat o kısacık zamanda kalbime davetsizce girmeyi başarabilmişti. Saçlarımı taramayı bitirdiğimde gözlerimin rengini açığa çıkarması için yeşil sürme sürdüm. Yarım saat içinde çalışma masamın üzerindeki dağınıklığı ve odamı temizlediğimde gün içinde neler yapacağıma dair aklıma küçük notlar bıraktım. Bugün geç olmadan müşterimin elbisesini dikip ona teslim etmeliydim. Yarın düğündü. Ona karşı mahcup kalmak istemiyordum.
Odadan çıkar çıkmaz salonun kapalı pencerelerini sonuna kadar araladım. İçerisi temiz ve soğuk havayla dolduğunda etrafı hızlıca temizleyip bitten odun kovasını tıka basa doldurdum. Günün erken saatleri olduğu için Bilge ve Jack hâlâ uyuyorlardı. İkisini uyandırmadan hareket ederken yanan ocağın üzerine kaynaması için çay suyunu bırakarak mutfağa girdim. Dün aldığım elmaları çıkarıp bir güzel yıkadığımda tezgâhın üzerine turtam için gereken sayıda elma bıraktım. Turtanın içini hazırlarken çok geçmeden Bilge ve Jack aynı anda mutfağa girdiler. Jack gülümseyerek saçlarımı karıştırdı. Henüz pişmemiş turtayı görünce keyfi ikiye katlanmıştı. "Bizimkisi yine erkenden kalkıp kolları sıvadığına göre bize de kahvaltıyı hazırlamak düşer."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUYUN FISILTISI (1)
FantasyGökleri inletecek derecede yağan yağmur küçük köyümüzü bertaraf edebilir güçlükteydi. Şimşeklerin çıkardığı korkunç seslerle bedenim bir kez daha titrerken yersiz olan bu korkuma mâni olamamıştım. Bir süre gözlerim kapalı bir hâlde gök gürültüsünü v...