Başımın ağrısı beni ele geçirirken gözlerimi sıktım ve etrafa bakındım. Kimse yoktu. Rüyamda Ilgar'ı görmüştüm. Beni önce kurtarıp sonra arabasından atıyordu çok saçma salak bir rüyaydı. Aynada kendime bakmak için boy aynasının önüne geçtim ve kendime baktım. Diz kapaklarım yara olmuş. Göz altlarım çökmüş ve kıyafetlerim tozluydu. Elimi saçlarıma götürdüm ve dün gece ne olduğunu hatırlamaya çalıştım. Kapı açıldığında kusursuz yüzüyle Gözde bana baktı ve
"İyi misin?" diye sordu ve beni baştan aşağı süzdü 2 gün sonra düğün var ve Gözde düğünden sonra gidecek. Bu çok moralimi bozuyordu. Ben bunları düşünürken Gözde'nin cevap bekleyen gözlerine baktım ve
"Dün gece ne oldu?" diye sordum. Bana bakıp güldü ve ciddi bir sekilde
"Sarhoş oldun." dediğinde gözlerimi büyüterek ona baktım ve
"Yok artık." dedikten sonra o bana olan biteni anlattı. Duyduklarımdan sonra Hilal'in "Max ve Masal sevgili." demesine kızsamda onun bir bildiği vardır diye düşündüm. Gözde bana baktı ve
"Max'e şans ver. En azından Ilgar'ı pişman et." dediğinde gözlerimi devirdim ve banyoya girdim. Başımda ki ağrı beni öldürürken Max'le çıksam mı? Diye düşünmeye basladım ve bunun iyi bir fikir olduğunu düşündüm ve Max'le konuşmaya karar verdim. İkimizde çıkarlarımız için birbirimizle çıkacaktık. Durulandım ve sudan çıktım. Bornozumu giydim ve odaya geçtim. Üzerime elbise türü kazak geçirdim ve saçlarımı taradım. Aşağı indiğimde Alex'le karşılaştım ve
"Ağrı kesiçi var mı?" diye sorduğumda eczane dolabı gibi bi dolaptan hap getirdi ve elime verdi.
"Bu iyi gelir." dediğinde kafamı salladım ve masanın üzerinde duran bardaktaki suyla birlikte hapı içtim. Daha sonra kendimi koltuğa attım. Gözlerimi kapattım ve başımın ağrısının gecmesini bekledim.
10 dakika kadar sonra gözlerimi açtım ve Max'le karşılaşmayı beklemiyordum. Bana sırıtarak baktı ve
"Düşünmüşsündür umarım." dedi o tatlı aksağanı ile.
"Evet kabul ediyorum." dedim ifadesizce bana şaşkın şaşkın baktıktan sonra.
"Harika sevgilim." dedi ve yanağımdan öptü. Bu ani çıkışlarından dolayı ona bakmakla yetindim. Eve Jack girdiğinde arkasında elinde sigarası ile Ilgar geldi. Bana bakmadı bile. Nefesimi tuttum ve ne yapacağına baktım. Max ise bana bakıyordu. Aniden kolumdan tuttu ve beni çekiştirdi. Ayağımdaki terlikleri çıkmaması için direnirken.
"Napıyorsun?!" diye cırladığımda o inişli çıkışlı davranmaya başlamıştı. Ilgar'ın Max'in kolunu tutmasıyla ikimizde durmuştuk.
"Siktir git." demesiyle Ilgar Max'e yumruğunu geçirdi.
"Siktiğimin piçi seni bir daha uyarmam." dedi ve evden çıktı. Benim için mi vurmuştu? Benden nefret etmiyor mu? Ben bunları düşünmekle meşgulken yerde yatan Max aptal aptal gülüyordu.
''Derdin ne?'' dediğimde yerden kalktı ve
''Senin için değildi. Dün onun yatacağı kızla ilgilendim.'' dediğinde tüm kan beynime gitmişti. Umursamaz olmaya çalışsamda yapamadım... Sevdiğiniz çocuğu bir kızla düşünün bu canınızı yakıyor değil mi? Yere baktım ve yutkundum. Ilgar beni ele geçiriyordu. Onu öpmeyi özlediğimi hissediyordum. Onu özlediğimi hissediyordum. Ve ondan nefret ediyordum. Bir insan hem sevip hem nefret edebilir mi? Nehir gibi yüzsüz mü olsam? Doğa gibi zor mu olsam? Aklımda bu sorular varken Max belimden kavradı ve
''Ilgar'la konuşmanı istemiyorum.'' dedi ve psikopatım bakışını yolladı. Yine yutkundum ve kafamı salladım. İkimizde çıkarlarımız için çıkıyorduk. Ama biraz sözünü tutmakta yarar vardı. Biraz sessizlikten sonra Max bana baktı ve
''Çıkalım mı?'' dedi ve elimden tuttu. Bana dokunmasını istemesemde ona ses çıkarmıyordum. Kendimi kaybetmiş gibi hissediyordum. Dünya ile alakamı kesmiş gibi hissediyordum. Sadece nefes alıp veriyordum olay bundan ibaretti.
''Nereye?'' diye sorduğumda bana baktı ve sırıttı. Yapmasa ölür zaten.
''Ilgar'dan intikam alcam.'' dediğinde kaşlarımı çatarak ona baktım. Beni kullancaktı. Hata mı yapmıştım? Kafam iyice karışmıştı. Ses çıkarmadan arabasına bindim ve ses çıkarmadan ona ayak uydurdum. Ara caddelere girdiğimizde elimle yüzümü kapattım çünkü sokakta kadın ve erkeklerın uygunsuz halleri vardı. Bu halim hoşuna gitmiş olacak ki kısa bir kahkaha attı. Sonunda araba durduğunda elimi yüzümden çektiğimde bir evin önünde durmuştuk.
''Hayır.'' diye cırladığımda bana bakmadan arabadan indi onunla birlikte indiğimde erkekler serseri gibiydi. Burası Amerika'nın görünmeyen yüzü olmalı...
''Seninle sevişmiycem korkma. Burası bizim takıldığımız bir ev.'' dedi ve elimden tuttu. Ah harika nedense rahat hissetmedim kendimi... Dediği gibi evde bir çok kişi vardı. İki tane erkeği birbirlerini öperken görünce tebessüm ettim. Bu evde neler oluyor böyle...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amerika Kürdü
Literatura KobiecaAmerika'ya geleli bir hafta olmadan başıma alabileceğim en tehlikeli belayı almıştım. ILGAR!