Davetsiz

1.3K 44 3
                                        

Hilal'e mesaj atma isteği duyup 

Kime: Sister -Hilal-

''Hilal nereye gidiyoruz bilmiyorum. Ilgar beni yemek yiyebileceğim bir yere götürüyormuş. Beni merak et.'' Mesajı attıktan sonra Ilgar'a baktım ve hala yola bakıyordu. Acaba ne düşünüyor. Aklında ne var? Ben bunları düşünürken aynı zamanda Ilgar'ı süzüyordum. 

''Beni süzmeyi ne zaman kesiceksin?'' dedi yola bakmaya devam ederek. Ah olamaz rezil oldum. 

''Şey ben süzmüyorum yani... Nereye götürüyorsun beni?'' dediğimde sıçtım sıvadım. Bana kısa bir süre baktıktan sonra arabayı daha hızlı kullanmaya başladı ve sigarasını yaktı. 

''Evime'' dedi kısaca. Ne. Beni. Evine. Mi. Götürüyor.? Kızarmayın yanaklarım. Telefonuma gelen mesajla kurtuldum. Hemen telefonumu açtım ve 

Kimden; Sister -Hilal-

''Merak etmiyorum. Şuan Jack'le çok güzel anlar yaşıyorum. Seni düşünemiyecek kadar aşığım. Ilgar Jack'e haber vermiş zaten. Bende iyi bir arkadaş olarak arabanın arkasında ki çantaya kıyafet koydum. Masal onu kendine bağlamaya çalış. Mümkünse wattpad'den bahsetme :*'' Mesajı okuduktan sonra uzun bir süre ekrana boş boş baktım ve bunlar ne yapıyor? Ilgar ilkkez sorumluluk mu almıştı? Onu tanımıyordum ve evine gidiyordum. Tam Masal'a göre. 

Araba durduğundan camdan dışarı baktığımda havuzu olan fakat temiz olmayan, bahçesi ile uzun bir süre ilgilenilmemiş bir villa vardı. Villa büyük ve görkemliydi. Ilgar bu kadar zengin miydi? Evin girişinde bana bakan Ilgar'ı görünce arabanın arkasında duran çantayı alarak yanına gittiğimde içeri girdi bende onu takip ettim. Cebinden anahtarı çıkardı ve kapıyı açmak için 3-4 tane anahtar denedi. Bu eve en son ne zaman gelmişti? Sonunda anahtarı bulmuştu kapıyı açtı ve içeri girmem için eliyle içeri davet etti. 

Evin içi tam anlamıyla müze gibiydi. Eski eşyaların ağırlıklı olduğu bir villa. Bir vazoyu kırsam ödeme ihtimalim bile yoktu. O yüzden eşyalardan uzak durmaya özen gösterdim. 

''Beni takip et'' dediğinde tüm dikkatimi ona ve mükemmel kaslı vücuduna verdim. Merdivenleri çıktığımızda siyahın ağırlıklı olduğu odaya girdiğimizde 

''Kıyafetlerini buraya koy. İstersen üzerini değiştir.'' dediğinde ben odaya bakıyordum. Daha sonra bana baktığını fark ettim ve 

''Sanırım üzerimi değiştirsem iyi olacak.'' dedim ve odadan çıktı. Odaya göz gezdirmeye başladım ve hemen yatağın yanında ki komidinin üzerinde bir resim gördüm ve resime baktım. Resimde sarı saçlı mavi gözlü bir kadın vardı. Yatağın karşısında duran aynada kendime baktım ve kadına ne kadar benzediğimi fark ettim. Yanında ki çocuk o Ilgar değildi. O çocuk kimdi acaba? Dışardan sesler duyunca resmi hemen yerine koydum ve çantayı açtım. Hilal!! Bu kızın derdi neydi? İçime pembe bir sütyen üzerine askılı çiçekli pembe ağırlıklı bir tişört geçirdim. Hemen aşağı inecektim ama gözüme çarpan bir odayı fark ettim. Oraya da girsem mi?  Hayır tabi ki meraklı biri değilim. Evet öyleyim... 

Odaya bakmadan aşağı indiğimde Ilgar üzerine tişört giyme isteği duymamıştı bugün hava biraz soğuk olduğu için şömineyi yakmıştı. Bu eve en son ne zaman girilmişti? 

''Burası kimin evi?'' Ilgar kafasını havaya kaldırdı ve nefesini dışarı üfledi

''Çok soru soruyorsun.'' dedi. Senin tipini yerim. 

''Merak ediyorum. Seni tanımıyorum.'' dediğimde bana baktı ve bana yaklaştı nefesimi tuttuğuma emindim. 

''Ben seni tanıyorum Masal'' dediğinde kızarmıştım nerden tanıyordu. Ne oluyordu? Gerçekten korkuyorudum. Bana biraz daha yaklaştı ve istemsizce kendimi arkaya çektim. 

''Yemek yer misin?'' diye sorduğunda ona baktım ve gülümsedim.

''Senle yaparsak yerim.'' dedim bana baktı ve mutafak olduğunu düşündüğüm yere doğru ilerledi. Küçük bir tencere çıkarttı ve makarna yapmaya çalıştı. Bu hali çok komik ve tatlıydı. Ona bakarken her şeyi unutuyordum. 

Yemek yemiyordum. Ilgar tabağındakileri bitirdikten sonra bana baktı 

''Sen m yersin ben mi yediriyim?'' dedi 

''Ben aç hissetmiyorum ve canım bir şey yemek istemiyor.'' dediğimde 

''Sabahtan beri bişey yemedin'' dedi beni umursamadan. Haklıydı sabahtan beri Max'ten sonra bir şey yememeye başladım. Kendi tabağını mutfağa götürdü ve hemen yanımda durdu kaşıkla ağzıma makarna vermeye zorladı bende dayanamayıp yedim. Boğazım ağrıyordu fakat karnımı doyurmuştum. Ilgar bana çok iyi geliyordu. İlaç gibi...

Sonunda büyük ekran televizyona bir film taktı ve hemen yanıma oturdu. Sonunda başımı onun omzuna yasladım ve gözlerimi kapattım. Hiç hareket etmiyordu. O çok fazla huzur kokuyordu. Ve cılız görüntüsüne rağmen çok güçlüydü. Onun kokusuyla uyuyakalmıştım. Bir kolun beni sarmaladığını hissettiğimde hafifce gözlerimi açmıştım. Ilgar beni kucağına almıştı. Odasına geldiğimizde beni yatağa yatırdı ve üzerimi örttü. Hemen sonra kendiside yanıma yatmıştı fakat yatak tek kişilikti. 

''Yanımda mı yatıcaksın?'' diye sordum gözlerim yarı açıkken 

''Rahatsız mı oldun?'' dedi imalı bir şekilde ona cevap vermeyip sıkıca sarıldım. Bana karşılık olarak bacağını benim bacağımın üzerine attı. İnanılmaz derece mutluydum. Rüya olmamasını diliyerek uyudum. 

Sabah uyandığımda üzerimde yoğun bir ağırlık yoktu mutluydum ve dün gece Ilgar'la uyumuştum. O mükemmel biri. Onun kokusu kimsede bulunamaz.

Gözlerim oda da Ilgar'ı aradığında onun olmadığını anladığımda aşağı inmeye karar verdim. Merdivenleri şımarık bir çocuk gibi indikten sonra salonda da Ilgar'ı göremeyince evde ki her yere baktım üst kata çıktığımda karşıma banyodan çıkan Max'le karşılaştım bunun burda ne işi vardı?

Amerika KürdüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin