Ilgar'ı gözü mor bir şekilde görünce elimde ki paketleri yere bıraktım. Yanınna oturduğumda bir noktaya odaklanmıştı ve dişlerini sıkıyordu. Patlamak üzere olan bir bomba gibiydi. Gözüünü incelediğimde ne kadar kötü olduğunu anlamıştım.
''Ne oldu?'' diye sorduğumda Ilgar cevap vermeyince aynı soruyu Jack'e yönelttim.
''Ne oldu?''
''Bir grup Ilgar'ın yolunu kesmiş. Sende uzun bir süre ortada dolaşma.'' dediğinde onunda gergin olduğunu fark ettim. Benimle ilgili ne olmuş olabilirdi ki?
''Neden?'' dediğimde Ilgar kafasını kaldırdı ve
''Bir şeyede itiraz etme. Dediğini yap.'' dediğinde ağlamamak için kendimi tuttum.
''Bana açıklama yapmazsanız bende dediğinizi yapmam.'' dediğimde ne kadar dik başlı olduğumu anladım.
''Tecavüze uğramak istemiyorsan dediğimizi yapcaksın Masal. Bir yere gitmek istersen ben seni götürürüm.'' dediğinde mutlu olurken tedirgin olmuştum. 4 saatlik bir alışveriş yaptık ve ben insanlardan kaçıcak kadar ne yapmış olabilirdim ki?
Hilal ve Jack odaya çıkalı 15 dakika oluyordu. Sessizlik. Bu benim için değil.
''Canın acıyor mu?'' dediğimde parmaklarımı gözünün altında gezdiriyordum. Elimi tuttu ve beni kendine çekti. Yüzü o kadar yakındı ki. Seni öpebilir miyim? Çok yakışıklısın neden? Saçmalama Masal.
''Bunların sonuçlarına katlanıcaksın.'' dediğinde dudaklarını hissetmiştim. Beni öpüyor muydu? Evet öpüyordu. Ben neden dondum? Lütfen kendimi kaybettirme bana. Geri çekildiğinde 'Bidaha lütfen' demek istesemde
''Bu ne içindi?'' dediğimde gülümsedi. Ben o sırada tabi ki mayışmıştım. Vücudumu hissedemiyordum. Bu kadar mükemmel olma. O telefonuyla ilgilenirken ben okyanus mavisi gömleğinin üzerindeki kanlara bakıyordum. Genelde karanlık -siyah- giyinen Ilgar bugün açık renk bişeyler giymişti. Bugün sanki her şey başından beri yanlıştı. Benim Hilal ile 4 saat boyunca alışveriş yapmam ve hiç söylenmemem. Annemin beni aramaması ya da merak etmemesi. Baker ve Aysun teyzenin Türkiye'ye gitmesi. Ilgar'ın gözünün morarması. Ilgar'ın karanlık değilde daha açık renkli giyinmesi. Bana bu kadar yakın davranması benimle öpüşmesi. Jack'in bana emir vermesi. En önemliside benim tatil yapmak için Amerika'ya gelmem. Ben değişmiş miydim?
''Ne oldu?'' diye sorduğunda beni taklit etmişti. Ona baktım ve
''Biraz dolaşalım mı?'' dedim kedi bakışımı yapmıştım. Evet bu annem üzerinde işe yarıyor. Ilgar üzerinde mi? Tabi ki. HAYIR.
''Biz sana ortalıkta olma diyoruz sende dışarı çıkalım mı diyorsun? Gerçekten tuhafsın.'' dediğinde beni farklı mı bulmuştu? Tuhaf ne anlamda tuhaf? Deli olduğumu mu düşünüyordu?
''Sende bana bir yere gideceğin zaman ben seni götürürüm.'' dediğimde gözlerini devirdi. Birdaha yap lütfen. Hadi yap.
''10 dakika içinde hazır olmazsan. Gitmeyiz.'' dediğinde saatine baktı. Bende bunu duyar duymaz ayaklandım ve Hilal'in taşıyamadığı paketleri aldım ve düşe kalka sonunda odaya çıkmıştım.
Ilgar'la dolaşıcaktım. Ne giyebilirdim? Düşün...Hilal'in yeni aldığı -evet daha o giyinmeden ben giyiniyorum.- şortu geçirdim. Üstüme ise üzerinde Amerika bayraklı tişört giydim. Saçlarımı tepeden tekrar bağladım ve makyajsız bir şekilde Hilal'in yanına gittim.
''Bunu ben yeni aldım.'' diye bağıran Hilal'e orta parmağımı kaldırmıştım. Hızlıca gülerek aşağı indiğimde Ilgar beni süzdükten sonra.
''Gidelim.'' dediğinde 'odun' diye geçirdim içimden. Kapının önündeyken Ilgar gömleğini düzeltirken belinde silah gördüğümde bağırdım ve Ilgar anlamış olmalı ki
''Kes sesini. Seni koruyorum.'' dediğinde daha çok şaşırmıştım. Korkuyordum.
''Kimden? Ben böyle korunmak istemiyorum. Başın belaya girsin istemiyorum. Lütfen bırak o şeyi. Korkuyorum.'' dediğimde güldü. Ah böyle bir durumda? Gerçekten mi bay mükemmel?
''Bana kimse zarar veremez'' dediğinde ona cevap vermeden yürümeye başaldım. Sonra duraksadım ve bana yetişmesini bekledim. Yanıma gelince elimi tuttu. Ölücem. Acaba korumak için mi? Neyse ne tadını çıkarıcağım. Yola çıktığımızda Ilgar yine tüm kızların ilgisini çekiyordu. Kızlar ona bakmasın diye ona daha fazla sokulduğumda.
''Kıskandın mı?'' diye sorunca utandım ve biraz uzaklaştım. Güldü ve
''Gel buraya'' dedi ve bana daha da yakınlaştı. Yanaklarıma hücum eden kana küfürler yağdırdım.
''Sevgilin var mı?'' dediğimde saçmalamaya başlamıştım
''Neden? Bana çıkma teklifi mi ediceksin?'' dedi ve tek kaşını kaldırdı. Ona sertce baktım ve
''Merak etmiştim. Her neyse öğrenmeme gerek yok.'' dedikten sonra 'Egoist' diyerek sessizce söylendim.
''Duydum'' dedi ve güldü.
''Ne mutlu bana.'' dedikten sonra yanağıma dokundu ve
''Bu kadar çok utanır mısın?'' dediğinde saçlarımı bağladığım için kendime küfür ettim.
''Utanmıyorum.'' dediğimde bana baktı ve tekrar yola odaklandı. Kızlar neden hala ona bakıyordu.
''Öyleyse beni öp.'' dediğinde ona 'saçmalama' bakışımı attım ve yine yanaklarımın yandığını hissettim.
''Hayır. Yapmıycam.'' dediğimde sesli bir şekilde güldü. Hayır Ilgar bu gülüş bana özel. Burda ki seni yemek gibi gören kızların görmesini istemiyorum.
''Çünkü utanıyorsun.'' dedi bugün neden bu kadar sinir bozucuydu. Klasik Ilgar gibi değildi. Konuşuyordu ve gülüyordu.
''Hayır.'' diye direttiğimde beni durdu ve gözlerime odaklandı.
''Öyleyse beni öp. Yoksa şurdan geçen bir kızdan bunu isterim. Onlar emin ol utangaç değillerdir.'' dediğinde sinirlenmiştim. Kendimi kaybettim ve o kadar insanın içinde onu öptüm saliseler, saniyeler veya dakikalarca onunlayken zaman duruyor gibiydi. Amerika'da bunlar normal olabilir ama bunu annem duysa beni hiç bir güç kurtaramazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amerika Kürdü
ChickLitAmerika'ya geleli bir hafta olmadan başıma alabileceğim en tehlikeli belayı almıştım. ILGAR!