3. BÖLÜM

2.8K 158 125
                                    

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayalım.

                       Keyifli okumalar dilerim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Keyifli okumalar dilerim.

🎈
İnsanoğlu, duygularından kaçmak için duygularının üstünü örter. Hislerini, düşüncelerini, yaşadıkları acıları bastırır. Bastırdıkça unuttuğunu sanır. Ama unutmaz. Hiçbir acı bastırılınca geçmez. Hiçbir his, vazgeçilince unutulmaz. Bastırmak, yalnızca kaçmak olur. Kaçmak ise, korkakların yaptığı bir eylemdir.

Mutluluk kolay değil, doğru. Onu bulmakta kolay değil. Ama hepsi kendi içimizde aslında. Başkasından gelen hediyeyle, bir insanla veya birkaç insanla bir arada olmak insanı mutlu edebilir, bu da doğru. Ama önemli olan, yalnızken mutlu olabilmek. Kendi içinde, kendinle yalnız kaldığında mutluluk duyabilmek. Mutluluğu kendi içimizde bulmak zor ama imkansız değil. Hele ki benim gibi bir kadın için, imkansızlık yok.

Mutlu olmayı bile yarına bırakan insanlar var. Üzülüyorum açıkçası. Beş dakika sonramız bile garanti değilken, mutluluğu yarına bırakmak saçmalık. Bir insanın, kendi mutluluğundan daha önemli ne olabilir ki bu hayatta?

Ben cevap vereyim, hiçbir şey.

Ben böyle öğrendim, böyle bildim. Bir başkasının doğrusu beni alakadar etmez. Ama insanın önceliği, önce kendi olmalı. İhtimalleri olmalı, kendi mutluluğu olmalı, kendi kararları olmalı. İnsan önce kendini sevmeli. Önce kendim denilen her süreçte, bir başkaları tarafından da değer görmeme ihtimali olmaz.

Önce kendimi sevmiştim, sonra onu. Ama onu severken ihtimalleri düşünmemiştim. Sebepleri, ihtimalleri, riskleri hiç düşünmemiştim. Gözüm ilk defa hiçbir şey görmemişti. Çocukken hayatımdaydı, sonra ansızın gitmişti. Ama onu beklemekten hiçbir zaman vazgeçmemiştim. Çocuktum, bekledim. Büyüdüm genç oldum yine bekledim. Ama geçer dedim, merak ediyorum dedim, unuturum dedim. Olmadı, unutmadım. Üniversiteyi kazandım, başka bir şehirde okumaya gittim ama yine unutmadım. Onu unutmak için hayatıma birçok insanı aldım, yine unutamadım.

Herkeste onu aradım. Herkeste onun bana davrandığı gibi davranmasını aradım, bana çiçekler toplamalarını bekledim, parmak uçlarımdan öpmelerini bekledim. Ama hiçbirinde o yoktu. Ne sıcacık bakışları, ne içten gülüşü, ne de parmak uçlarımdan öpüşler...

Unutmak için elimden geleni yaptım bir süre. Çünkü yoktu. Ne adı vardı, ne soyadı vardı, ne ailesi vardı. Elimde olan tek şey, bir tanecik küçüklükten kalma fotoğraf ve sadece ismi. Çakır...

Türkiye de olan, iki bin beşyüz yetmiş dört kişi Çakır ismine sahipti. Bunların dört yüz altı tanesi çocuk, ikiyüz on bir kişisi ise yaşlıydı. Geriye kalan bin dokuz yüz elli yedi kişi ise orta yaşlardaydı. Hepsini aradım. Hepsine ulaştım. Hiçbiri o değildi.

Ne ölüsü vardı, ne dirisi. Ondan kalan hiçbir şey kalmamıştı. Ya yurt dışına gitmişti, ya da ismini değiştirmişti. Başka ihtimaller düşünmek istemiyordum.

ZEMHERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin