6. BÖLÜM

2.9K 147 238
                                    

Yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayalım.

(Medya Tusem)

                      Keyifli okumalar dilerim.

                     ZEMHERİ- 6

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

   ZEMHERİ- 6. BÖLÜM

🎈

Havada ve aramızda ölüm sessizliği vardı. Sadece dakikalar öncesine kadar yağan şiddetli yağmur sesi de aramızdan ayrılmıştı. Az önce ki kasvetli hava, tuzla buz olmuş gibiydi. Güneş açmış, yağmur durmuştu. Üstümüzde ki kara bulutlar dağılmıştı. Sanki hava bile, kavuşmamızı bekler gibiydi.

Bu sessizliğimiz, ya bize doğru gelen kıyametin alametiydi ya da bizim birbirimize yaşatacağımız kıyametin alametiydi. Aklım durmuş gibiydi ve hiçbir şey hakkında fikrim yoktu. Sadece kafamın içinde dönen ihtimaller korkutmuyor değildi.

Şu an tek bildiğim şey ise, birbirimize dakikalardır sarılıp özlem gideriyor olmamızdı. Kollarına atladığım ilk an, birkaç saniyelik şok yaşamıştı. Fakat sonrasında o da sarılışıma karşılık vererek, dakikalardır bu şekilde durmamıza yardımcı olmuştu.

Yılların acısını çıkarırcasına sarılıyorduk birbirimize. Doymak istiyorduk, hasretimiz sonlansın istiyorduk fakat bu imkansız gibiydi. En azından şu an için imkansızdı.

Nefesini boynumda hissettiğimde, derin bir nefes aldı. 'Bu kokuyu,' dedi boynumda olduğundan dolayı çıkan boğuk sesiyle. 'Nerde duysam tanırım.' Başını gömdüğü boynumdan kaldırdı ve baş parmağı yeniden dudağımın kenarında ki yaraya dokundurdu. 'Bu yara izini,' boşta olan elinin baş parmağını da kürek kemiğimde ki iki tane yan yana olan bene dokundurdu. 'Ve bu iki tane beni, nerde görsem tanırım. Gözlerim görmese bile, kalbim hisseder.'

Dokunduğu her yer cayır cayır yanıyordu. Yakıyordu, kül ediyordu. Tüm bedenim titriyordu her dokunuşunda. Tüylerim diken diken oluyordu ve bunun farkındaydı. Dilimi yutmuş gibiydim. Dilimin ucuna gelenleri sormak, haykırmak istiyordum fakat kendimde bu gücü bulamıyordum.

Üstümde olan şoku ve güçsüzlüğü fark etmiş olacaktı ki, sıcak ellerini avuç içime hapsederek, siyah koltuklardan birine oturmamı sağladı. 'Avukat,' dedi, endişeli ses tonuyla. 'Konuşmayacak mısın, bir şey demeyecek misin?' Diyecek miydim, elbette. Lakin şu an değil. En azından kendime gelene kadar, üstümde ki şoku atana kadar değil.

'Avukat,' dedi, bir kez daha. Yanıma oturdu ve elimi tutmayı bırakmadan, 'Bir şey söyle, korkutma beni, lütfen.' Diye mırıltı şeklinde konuştu. Avuç içlerimde olan elleri titriyordu. Herkese acımasız olan bu adam, elleri kanlı olan bu adam, ellerimi tutan elleri titriyordu. Gözünü bile kırpmadan can alıyorken, bana dokununca titriyordu.

Ellimi ellerinden çektim. Gözlerinde olan hayal kırıklığı ve şaşkınlığı fark etmeyecek kadar kör değildim. Böyle bir tepki beklemiyordu ve bende zaten böyle hissettirmek istememiştim. Ama zaman gerekliydi. Düşünmeliydim, olanları hazmedip kafamda oturtmalıydım. En azından sorularıma cevap alana kadar, zaman vermeliydi bana. Buna hakkım vardı.

ZEMHERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin