Yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayalım.
Bu arada kısa bir bilgilendirme geçmek istiyorum:
Bölümlerimize sınır geldi artık. Sınır geçildiği andan itibaren bölümler gelecek.Yeni bölüm için sınırımız: 50 Yorum - 20 Beğeni
Bölüm şarkılarımız: Sezen Aksu - Kaybolan Yıllar / Tom Odell - Another Love / Mavi Gri - Ölümle Yaşam Arasında
ZEMHERİ 11. BÖLÜM
🎈
"Koşturma babacım, düşeceksin!"
"Tusem, kime diyorum ben!"
Ama dinlemiyordu Tusem. Tüm gün Pervin teyzesiyle, annesiyle beraber vakit geçirmişlerdi ama ona rağmen canı hep çok sıkılmıştı.
Arka bahçeye çıkmışlardı babasıyla. Oturdukları lojman ikiye ayrılıyordu. Bir bahçeyi iki ev kullanırdı. Onlar da Çakır'ın babası Kenan'larla aynı bahçeye düşmüşlerdi. Bu onlar için büyük şanstı. Çünkü, Altay ve Kenan devreydiler. Senelerdir sırt sırta vatan uğruna mücadele eden mehmetçiklerden biriydiler.
Ancak bahçeye çıktıkları andan beri Tusem yerinde durmuyordu. Sağa sola zıplıyor, sürekli yüze kadar zıplayarak sayıyordu. Gözü hep yoldaydı. Çakır'ı bekliyordu. Hafta içi sürekli olarak rutin sıkılıyordu Tusem. Oyuncaklarıyla oynasada, Pervin teyzesiyle marketede gitse can sıkıntısı hiç geçmiyordu.
Babası görevden geleli iki gün olmuştu ama öyle ki gözü babasını bile görmüyordu çoğu zaman. Tek derdi; Çakır'ın okuldan bir an önce gelmesiydi.
Saniyeler geçti, dakikalar dakikaları kovalarken, kolunda ki saate baktı genç adam. "Beni böyle heyecanla beklemiyorsun, alınıyorum ama bak." Diye sızlandı karşısında heyecandan yerinde duramayan minik kızına.
"Seksen tokuz, seksen toksan, toksan üç..." diye kendi bildiği şekilde saymaya devam etti Tusem babasını duymazdan gelerek.
Genç adam gülümsedi kızının bu hallerine. "Seksen dokuzdan sonra, doksan gelir babacım." Dedi. "Seksen toksan diye bir rakam yok. Ama sen böyle saymaya devam ettikçe sanırım o da olacak."
Öğretiyordu kızına sayı saymayı. Günleri de öğretmişti. Göreve gittiği zamanlar da günleri sayıyordu Tusem. Babasının gelmesine dakikalar kala böyle saymaya başlıyordu. Babası yokken de Çakır'ı bu şekilde bekliyordu. Ama artık değişen bir şey daha vardı. Babası buradayken de gözü sadece Çakır'ı görür olmuştu.
Beraber büyümenin bir avantajıydı. Onlarca insanın içinde yalnızca ikisi olurdu her zaman. Kimseyle oynamaz, kimseyle konuşmazlardı çoğu zaman. Ki zaten Tusem o kadar hiperaktif bir çocuktu ki, kimse pek sevmezdi. Ya da çoğu zaman doğruları söylediği için çocuklar onu dışlardı. Çakır'da sırf o oynatılmıyor diye diğer çocuklarla vakit geçirmezdi. İkisinin varı da yoğu da birbirleriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEMHERİ
Teen FictionGeçmişimdi, çocukluğumdu, bugünümdü, yarınımdı. Ama asla hayal ettiğim kişi değildi. Çocukluğumun masum yanı hiç değildi. *** "Geldim." Dedi, dudaklarıma doğru. "On sekiz sene sonra evime geldim." Belimde ki elleri sıklaştı, kendine tamamen yasladı...