16

1.7K 168 204
                                    

Taeil arkadaşının anlattıklarını sindirmeye çalışıyordu.

"Yani liseden beridir bu çocuğa yanıksın, yani koskoca on sene, ve o ise evli, dostum bu delilik!"

Jaehyun'un omuzları düştüğünde Taeil devam etti. "Ve evet, sen de ona o kadar aşıksın ki deli olmuşsun."

Taeil arkadaşının çöküşte olduğunu net bir şekilde görebiliyordu, sürekli elleriyle oynuyor ve gözlerini kapatıp nefes almaya çalışıyordu.

"Bak dostum," dedi Taeil en sonunda arkadaşının omzuna elini atarken.

"Yaptığın doğru bir şey değil, bunu sen de biliyorsundur, fakat sana ne desem bu yanlıştan vazgeçemezsin çünkü ona feci halde tutulmuşsun. Bu yüzden sana birkaç soru sormama izin ver..."

Taeil biraz sonra konuştu. "Hiç onunla evliliği hakkında konuştun mu? Mesela Dongyoung'u gerçekten seviyor mu sevmiyor mu, bununla ilgili bir şey biliyor musun?"

Jaehyun düşündü. Onunla ne zaman konuşmaya çalışsa ya onun sözünü kesiyor ya da duymamazlıktan geliyordu. Başka durumlarda ise Jaehyun doğru soruyu soramıyordu. O gözlere bakarken mantığını yitiriyor ve güzelliği karşısında hipnotize oluyordu. Aşkı onu ele geçiriyordu.

Jaehyun kafasını iki yana sallarken Taeil devam etti.

"O zaman sana yapacağın şeyi söylüyorum beni iyi dinle..."



















Taeyong düşüncelere dalmıştı.

Kalbinin üzerine bir ağırlık varmış ve onu eziyormuş gibi hissediyordu. Aslında uzun süredir böyle hissediyordu, fakat bu önceki günlere göre farklıydı.

Bu sefer Jaehyun'u düşünürken kalbi ağrıyordu.

Taeyong iç çekip yanındaki yastığına sarıldığında telefonu titredi.

Jaehyun mesaj atmıştı. Evime gelir misin?

Taeyong kaşlarını çattı. İlk defa böyle bir şey soruyordu. Midesinin kasılmasına neden olamadı ve cevapladı. Neden?

Jaehyun ise cevaplamamış ve Taeyong'un merakta kalmasına neden olmuştu. Taeyong uzunca bir süre düşündü ve merakına yenik düşüp Jaehyun'un dairesine indi. Bunu Dongyoung'un geç geleceğini bildiği için rahatça yapabilmişti.

Dongyoung görürse Taeyong'u değil, kesinlikle Jaehyun'u öldürürdü. Çünkü sevgilisine zaafı vardı.

Taeyong kapıyı yavaşça tıktıkladığında kapıyı açan Jaehyun yerine kısa biri olmuştu.

"Merhaba, Jaehyun şu anda meşgul. Ben yakın arkadaşıyım da." Taeil gülümsedi.

Taeyong kaşlarını çattı. "Buraya o beni çağırdı?"

Taeil karşısındaki inatçı kişiliğe gülümsedi.

"Eh~ bu beni pek ilgilendirmiyor, Jaehyun arka odada şu an biriyle yiyişiyor."

Taeil ağzından kaçırmış gibi ağzını tuttu.

"Yani şey demek istedim-"

"Jaehyun?" Taeyong ise çoktan eve girip ona seslenmişti. Taeil merakla etrafa bakınan çekik gözleri gördüğünde listesine tik attı. İstediğini almadan gitmeyen biriydi.

"Jaehyun-" dediğinde yatak odasına erişmiş önünde dağılmış biri bulmuştu.

Jaehyun'un gömleğinin ilk üç düğmesi açıktı ve kravatı dağılmıştı. Taeyong dağınık kahverengi saçları gördüğünde istemsizce yutkunmuştu. Kalbindeki aleve engel olamamıştı Taeyong.

Jaehyun düz bir tonda konuştu.

"Ne için geldin?" Bu sırada Taeyong'un arkasında Taeil duruyordu ve ona talimatlar veriyordu.

Taeyong sertçe konuştu. "Beni sen çağırdın aptal."

Sonra sert bir nefes verip ekledi. "Bu halin ne?"

Jaehyun gömleğine bakıp tekrar Taeyong'a döndü. "Sence ne gibi gözüküyor?"

Taeyong yumruklarını sıkıp gözlerine sinirle baktı.

"Senin derdin ne? Beni buraya yiyişmeni görmem için mi çağırdın!"

Taeil gülümsedi, iyi gidiyordu. Jaehyun boğazını temizledi. Plana uymak için çabalıyordu.

"Ben Dongyoung ile seninkini her gün görüyorum ama."

Taeyong dudaklarını araladı ve ardından sesini yükselterek söyledi. "Onunla yiyişmiyorum!"

Jaehyun yutkundu. Taeyong'u ilk defa bu kadar öfkeli görüyordu. Bu biraz korkmasına neden olmuştu.

Taeyong hâlâ koyu öfke dolu gözleriyle Jaehyun'a bakmaya devam etti. "Nerde o?"

"Ne nerde?"

"Yiyiştiğin kişi!" Taeyong bunu herhangi bir odaya girerken söylemişti. "Nerde?"

Jaehyun Taeyong'un odaları gezmesiyle Taeil'e döndü. Ne yapacağını bilmiyordu. Eli kolu bağlanmış bir şekildeydi. Taeil ona temasta bulunmasını söyledi.

"Ne teması?" dedi Jaehyun fısıltıyla Taeil'in duyabileceği bir şekilde.

Taeil anlını şaplakladı. "Gerizekalı, tutsana onu!"

Jaehyun kalbi hızlı atmaya başlarken Taeyong yatak odasına girmişti. Jaehyun arkasından gelip küçük bedenin bileğini tuttu. Taeyong ona döndüğünde Jaehyun gözlerinin dolu dolu olduğunu gördü.

Az kalsın ağlayacak gibiydi. Jaehyun göz ucuyla Taeil'e baktığında Taeil ona baskı kur, diye fısıldadı.

"Neden başka biriyle sevişmem sana koyuyor?" dedi Jaehyun plana sadık kalarak.

Taeyong sinirle söyledi. "Sen benimsin!"

Ve Jaehyun kendini kırmızı şarap rengi yatağında buldu.

Jaehyun üstündeki ağırlıkla kendine geldi fakat kendini kaybetmesi uzun süreyi almadı, Taeyong'un onu öpmesi bir olmuştu. Vahşi ve öfke dolu olan öpüşmesi Jaehyun'un inlemesiyle son bulmuştu.

Taeyong bu sefer boynuna, ardından çenesine hızla öpücükler kondurdu. Jaehyun kendinden geçiyordu.

"Bunu yapma." dedi fakat pek etkili değildi.

Taeyong ise dinlemedi ve Jaehyun'un gömleğini ondan sökerek aldı.

Jaehyun çıplak göğsüne gelen öpücükle dudaklarını birbirine bastırırken Taeyong dilini ve ısırıklarını iki göğsün arasına bırakmaya başlamıştı bile. Hareketleri öfke ve kıskançlık doluydu. Jaehyun'un başka biriyle yatmış olduğu düşüncesini kendine hiç yedirememişti.

Jaehyun bir süre sonra pantolonunun sıyrıldığını hissettiğinde şu an bu yaşananlar Taeil ile yaptığı plana tersti, Jaehyun o koyu gözlere yine yenilmişti işte.

Gece, Jaehyun'un yalvarışlarıyla geçerken içerdeki Taeil ise sabır duası okuyordu.

"Allahümme salli..."

sneak out // jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin