Taeyong'un duyduğu cümleyle dudakları aralanması gerekirken dikkatinin tamamen dağılmasını sağlayan şey siyah gömlek ve mavi kadife ceketli birisiydi.
Kahverengi saçlar hafif sola olacak şekilde düzenle kaldırılmıştı. Bir perçemi salık bırakılmıştı ve yakışıklı yüzü parıldıyordu. Bardaki birkaç kız dönüp ağızları açık bir şekilde bakmış ve fısıldayarak arkasından konuşmaya başlamışlardı bile.
Nefes kesiciydi.
Taeyong gözlerini ondan alamamıştı.
Gözleri birleştiğinde Taeyong ilk defa onları alev alev yanarken görüyordu. Canlı bir ateş gibiydi. Taeyong'un kalbi cayır cayır yanmış ve nefesi kesilmişti. Aldığı nefesler içini yakmaya başlamıştı.
Jaehyun'un adımları yeri inletirken Taeyong Park Seungkwan'ın aralarındaki mesafeyi hızlıca kapatırken gördü.
Park Seungkwan elini Taeyong'un eline koymuş ve yanağını sıyırıp kulağına ahlaksızca fısıldamıştı.
"Yatağımda inleteyim mi seni, ha?" Taeyong dudaklarını şokla aralamıştı ki havada bir yumruk gördü.
Park Seungkwan yere yığılırken cam masa devrilmiş tuzla buz olmuştu. Öyle büyük bir gürültü kopmuştu ki Taeyong refleksle kulaklarını tutmuştu.
Yüzüne yumruk yiyen Seungkwan yerde acıyla inlerken sol yanağını tutmuş ve yine sızlanmıştı. Taeyong gürültüyü duyanların çoğunun buraya geldiğini gördüğünde sinirle dişlerini sıkan Jaehyun'a döndü.
Jaehyun dişlerinin arasından söyledi. "Seni siker atarım orospunun evladı, duydun mu beni? Ona o pis ellerini bir daha sürdüğünü görürsem o elleri sana monte eder, ederken de seni yatağında bizzat ben inletirim."
Kalabalık etrafa toplanırken bir kadının sesi duyuldu. Bu Lydia'nın sesiydi.
"Ay, ay benim kocacığıma ne oldu böyle! Ne bakıyorsunuz öyle yardım etsenize!"
Doyoung'da bir süre sonra orda olmuş ve kalabalıktan geçip sonunda sorabilmişti.
"Ne oldu burada?" Jaehyun'a dönmüştü arkadaşı merakla. Bu sırada etraftaki dağınıklığa bakıyordu.
Ortalık darmaduman olmuş ve müzik çoktan kesilmişti artık herkes yumruğu ve Jaehyun'u konuşuyordu. Etraf karışmıştı. İnsanların sesleri birbirine geçiyordu.
Jaehyun net bir şekilde söyledi. "Ona yumruk attım."
Görevliler gelip Seungkwan'ı kaldırdığında Doyoung arkadaşının dediğiyle şok geçirir vaziyete girdi. "Ne?"
"Ne dedin? Neden yaptın bunu Jaehyun? O en üstümüz bunu bilmiyor musun! Tanrım bittik biz, Jaehyun içkiyi fazla mı kaçırdın!"
Jaehyun cevap vermeden yumruklarını sıkıp çekip gitti. Burnundan soluyor, adımları ise yeri inletiyordu.
Taeyong ne yapacağını bilemediğinde Doyoung uzun bir nefes verip ona döndü.
"Tanrım, burası çok fazla karıştı. Eve gitsen olur mu? Jaehyun seni bıraksın hatta, arkadaşının yanında olsan iyi olur."
Taeyong yavaşça onaylarken hâlâ olayın şokundaydı. "T-Tamam."
Olay yerinden hızlı adımlarla ayrıldığında siyah arabaya doğru koşar adımlarla gitti.
Arabaya vardığında adımlarını koyu saçlı uzun boylu birisini görmesiyle yavaşlattı.
Kahverengi gözler öfke saçıyordu. Taeyong yutkunmadan edemedi, uzun boylu olanın yumrukları hâlâ sıkılıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sneak out // jaeyong
FanfictionLee Taeyong, Jung Jaehyun'un liseden beri sırılsıklam aşık olduğu imkansız hayaliydi. start: 13.12.19 finish: 26.04.20 [güncellendi.] #1 jungyoonoh #1 jaeyong #1 taeyong