Park Seungkwan hastanede uyumak yerine o can alıcı gönderiyi bekliyordu.
Telefonu yanıp söndüğünde şeytani bir gülümseme ile telefonu açtı. İçinde iki ileti mevcuttu. Bir, küçük personel odasındaki kamera kaydı, ikincisi ise sahil yolundaki Jaehyun'a ait olan arabayı gösteren kayıt.
Pak Seungkwan'ın yüzündeki sırıtış genişledi ve başa sarmaktan bıkmadığı videoyu tekrardan izlemeye başladı. Onları daha ergenlik çağındaki ilişki için yanıp tutuşan bir çift ergen olarak tanımladı.
Park Seungkwan keyifle gülümsedi. Aşk ikisini de kör etmişti.
Seungkwan kamera kaydı biter bitmez Doyoung'a bir mesaj çekti. Seungkwan'ın gözünde Doyoung bir köpek gibiydi; ne zaman gel dese gelir, ne zaman şunu yap dese yapardı. Ezik ve kukladan başka bir şey değildi gözünde.
Mesajı süsleyebildiği kadar süsledi ve olayı büyütmek için elinden geleni yaptı. Bu tavşan çocuğun sinirli hâlini çok görmek istiyordu doğrusu.
Bugün eğlenceli bir gün olacaktı.
Taeyong Jaehyun'un arkasından onu takip ederken sıkıca kenetlenmiş ellerine baktı.
Taeyong teninin onun tenine değmesini çok seviyordu; onun yanı, onun sıcaklığı ve o, sadece o.
Jaehyun Taeyong'u bir bara getirdiğinde Taeyong sorgulamadı, nereye gittikleri hiç önemli değildi. Onunla olması yeterliydi sadece.
Jaehyun arka odalardan birine girdiğinde Taeyong onun yüzde yüz sarhoş olduğunun farkındaydı. Ama onu durdurmadı veya hiç durumu sorgulamadı, ona ve aşkına açlığı en üst seviyedeydi. Uzun zamandır bunu bekliyordu, onunla hiçkimsenin baskısı altında kalmadan sevişmeyi.
Hikayeleri bir yaz günü lise zamanı başlamıştı, iki gençte hislerinden bir o kadar emin bir o kadar da çekingenlerdi. Taeyong gücünü, Jaehyun ailesini kaybettikten sonra tutunacak bir şey arıyordu. Jaehyun artık Taeyong'u anlıyordu, babasını kurtarmaya çalışmasını ve onu kaybetmek istememesini de.
Jaehyun sevgilisinin pürüzsüz yanağını okşadı. "Sevgilim," kadifemsi sesi Taeyong'un kulaklarını kutsarken Taeyong sulanan gözlerini kapatıp kendini sevdiği on sekiz yaşından beridir çocuğa bıraktı. "Benim sevgilim"
Bedenleri mıknatısın zıt kutupları gibi birbirlerine çekilirken, iki gençte ne yapıyorsa bilinçsizce yapıyor; aşkları onları kontrol ediyordu.
Jaehyun sevgilisinin sırtında sıcak ellerini dolaştırırken Taeyong kollarını ona sarmış ateş gibi dudaklarını birleştirmişti.
Öpücükleri derinleşip ıslak bir hâl alırken hiçbir şey umurlarında değildi; ne Doyoung ne de Taeil, ne Taeyong'un anne veya babası. İkisi de sadece aşk yapmak ve geriye bakmamak istiyordu.
Geleceklerini sadece birlikte donatmak istiyor, bir kez olsun hiçkimsenin onları bulamayacağı ve rahatsız edemeyeceği yere gitmek istiyorlardı.
Aşklarını doyasıya yaşamak için çok mu geçti?
Taeyong midesinde hissettiği kaynayan sıvıyla Jaehyun'dan ayrılırken Jae gözlerini kırpıştırdı. "Taeyong?"
Taeyong cevap veremeyip gördüğü ilk lavaboya gidip midesindeki acı sıvıyı boşaltması iki saniyeyi bile almamıştı.
"İyi misin?" dedi Jaehyun endişeli bir şekilde.
Taeyong ise hâlâ cevap veremiyordu. Yüzü sararmış, gözünün altı kustuğu için hafif morarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sneak out // jaeyong
FanfictionLee Taeyong, Jung Jaehyun'un liseden beri sırılsıklam aşık olduğu imkansız hayaliydi. start: 13.12.19 finish: 26.04.20 [güncellendi.] #1 jungyoonoh #1 jaeyong #1 taeyong