Jaehyun bir gram uyuyamamıştı.
Yanında horuldayan arkadaşı sayesinde olsaydı keşke, fakat değildi. Taeyong'u düşünürken uyuyamamıştı.
Dün geceki kıskançlığına umut bağlasa da onu ağlarken görmek içini yakmıştı. Jaehyun kalbi yanıyor ve küllere dönüşüyor gibi hissetmişti. Onu ağlatmak istediği son şeydi.
Çaresizlik, umutsuzluk ve onunla birlikte harmanlanmış korku. Jaehyun bu duyguları adı gibi net biliyordu. Hissetmek her gün rutini olmuştu sanki.
Yolun sonu neye çıkacaktı?
Komodinin üzerindeki telefonuna ulaştığında dudaklarını birbirine bastırdı. Ona yazmak ve nasıl olduğunu bilmek istiyordu. Eli istemsizce telefonuna gittiğinde kendini mesaj yazarken buldu birden.
İleti:
Taeyong...
İyi misin?
Gönder / Sil
İleti:
Özür dilerim
Çok özür dilerim
Gerçekten çok üzgünüm
Gönder / Sil
İleti:
Taeyong seni merak ettim...özür dilerim
İyi misin?
Ağlamana dayanamıyorum
Hem seni hiç böyle görmemiştim
Çok özür dilerim
Gönder / Sil
İleti:
Özür dilerim hepsi yalandı hiçkimseyle yatmadım
Sanki yatabilirmişim gibi
Sanki senden başkasıyla olabilirmişim gibi
Sanki senden başkasını öpebilirmişim gibi
Çok özür dilerim
Gönder / Sil
Jaehyun stresten elini saçlarına geçirdi ve şimdiden terlemiş avuçlarını gri eşofmanına sildi. Çok gergin hissediyordu. Taeyong muhtemelen mesaja cevap vermeyecekti fakat o denemek istemişti. Taeyong öyle çekip gitmişti ki Jaehyun hayatından kopmuş zannetmişti onu.
Belki de zannetmekle kalmayacaktı.
Jaehyun yine umutsuzdu.
Aynı onların evlendiği günkü gibi.
O günü hâlâ net bir şekilde hatırlıyordu. Hayalinin başka bir adamın elini tutuşu ve muhteşem güzellikte gözükmesini.
Jaehyun düğün günü beyaz renkli takımın o güzel belini sarmış olduğunu görünce nefesi kesilmişti. Beyazın yanık ten rengine uyumu koyu gözleri ile zıtlık oluştururken hiçbir zıtlık bu kadar güzel görünmemişti. Jaehyun ona sayamayacağı kadar tekrar tekrar aşık olmuştu. O çok güzeldi.
Kan ağlamıştı. Jaehyun'un içi parçalanırken hayaline o gün veda etmişti. Asla onun olamayacaktı, Jaehyun bunu söyleyip durmuştu kendine.
Hayali hep bir hayal olarak kalacaktı.
Acı gerçek buydu.
Doyoung'u uykusundan uyandıran Taeyong'un mırıltıları değil, bir mesaj sesi olmuştu.
Doyoung kimin telefonu olduğuna baktığında gözlerini kırpıştırdı. Taeyong'un telefonu titremişti.
Doyoung söz konusu Taeyong olduğunda kıskanç biri değildi. Kıskançlık denilince ise Doyoung bu kelimenin anlamını bilemeyecek kadar uzaktı. Bu zamana kadar böyle bir duygu hiç yaşamamıştı ki bu yüzden Park Seungkwan'ın Taeyong'a olan bakışlarını yakaladığı sırada Jaehyun'un aksine hiçbir şey anlamamıştı.
Doyoung Taeyong'un telefonu olduğunu gördüğünde arkadaşı olabileceğini düşündü ve telefonun sesini kısıp komodine geri koydu. Fakat bu sefer ses gelmiyor ekran yanıp sönüyordu. Doyoung ekrana göz gezdirdi.
[ Jaehyun'dan 1 mesaj ]
Aç / Sil
Doyoung kaşlarını çattı.
Jaehyun?
Doyoung bir süre ekranda gözlerini gezdirdi. Jaehyun ona niye mesaj atmış olabilirdi ki? Acaba kendisine ulaşamadığı için mi ona mesaj atmıştı? Doyoung hemen kendi telefonuna mesaj olup olmadığını kontrol etti.
Yoktu.
Doyoung Taeyong'a göz gezdirdiğinde derin uykuda olduğunu gördü. Taeyong'un özel eşyalarının kullanılmasından nefret ettiğini biliyordu, ona hatta bunu çok kaba bir dilde söylemişti. Fakat şimdi mesajı okusa Taeyong'un ruhu bile duymazdı.
Doyoung meraklı değildi fakat kendini mesajı aça basarken bulmuştu.
Ve mesajı okumuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sneak out // jaeyong
FanfictionLee Taeyong, Jung Jaehyun'un liseden beri sırılsıklam aşık olduğu imkansız hayaliydi. start: 13.12.19 finish: 26.04.20 [güncellendi.] #1 jungyoonoh #1 jaeyong #1 taeyong