13

1.5K 165 131
                                    

Taeyong, annesiyle birlikte sofrayı toplamış mutfakta bulaşıkları yıkıyordu.

Bir yandan sırıtıyordu, Jaehyun'un kızarmış hali aklından asla çıkmıyordu. Çok şirin olduğu kesindi. Taeyong dudaklarını dişledi, onu utandırmaya ve zor duruma sokmaya bayılıyordu.

İçerde ise baba ve Dongyoung işten konuşurlarken Jaehyun birinin onu burdan çekip almasını bekliyordu. Kendini sanki artık bir maddeymiş gibi hissetmekten ileri gidemiyordu.

"Dongyoung peki sen anlatmak ister misin?" dedi baba yavaşça, Jaehyun'un bu soruyla üstüne kaldıramayacağı bir ağırlık çökmüştü.

Dongyoung ellerini önüne gelip birleştirdi, koltukta biraz kıpırdandı. Jaehyun istemeden gözlerini kapatmıştı. Bir an Taeyong'un ona dokunduğunu Dongyoung'un onu öptüğünü düşünmüş ve kalbi ağrımaya başlamıştı.

"Biz..." dedi Dongyoung biraz kısık sesle. Bu sırada mutfağa doğru göz ucuyla bakmıştı. "Hiç yatmadık"

Jaehyun inanamazken gözlerini açtı, iç sesi de aynı tepkiyi vermişti. Ne?

"Oh..." baba kaşlarını havaya kaldırdı. "Bu garip"

İçerdeki konuşmalar devam ederken Taeyong elinde iki tabak tatlıyla girerken baba oğlanlara dönüp sessiz olmaları için işaret yapmıştı. "Ah hoş geldiniz, bir an gelemeyeceksiniz zannettik"

Taeyong ilk tabağı babasına uzatırken diğer tabak için tekli koltukta oturan Jaehyun'u seçmişti.

Gözleri birbirini bulduğunda Jaehyun umutla dolmuştu, geçen öğrendiği en azından çaresiz kalbinde yeşeren küçük bir umut haline gelmişti.

"Taeyong..." dedi bilinçsizce.

Sonra kendine gelip anında düzeltti. Bunu yaparken elini ensesine koymuştu.

"Yani...Taeyong-sshi"

Jaehyun az kalsın stresten gidecekti. Ona herkesin ortasında ismiyle hitap etmişti, hemde istemeden dudaklarından dökülmüştü birden. Taeyong gözlerini kırpıştırarak sordu.

"Evet Jaehyun-sshi?"

"Tatlı yemek isterdim fakat..." dedi Jaehyun boğazını temizleyerek. Sesinin düz çıkmasına ayrı bir çaba harcıyordu.

"Eve gitsem, eve gitsem iyi olur...yaptığınız yemekler için ve beni ağırladığınız için teşekkür ederim"

Jaehyun ayağa kalktığında babası tatlısından lokma alırken söyledi.

"Otursaydın be delikanlı, ne güzel eğleniyorduk"

Jaehyun anne ve babaya saygıyla eğildiğinde Dongyoung'da babaya katıldı. "Evet bugünün kahkahalarını sana borçluyum Yoonoh"

Jaehyun ensesindeki saçları kaşıdı. "Asıl ben teşekkür ederim, şey...iyi akşamlar"

Kapıya kadar geldiğinde onu geçiren Taeyong olmuştu. "Şirin" dedi asansöre binen bedenin arkasından.

Fakat gülümsemesinin silinmesi bir saniyeyi almamıştı.

🌸🌸🌸

Jaehyun eve geldiğinde kafasını kurcalayan soruyla beraber kendini yatağına bıraktı.

"Tek..." dedi tavana doğru bakarken. "Tek benimle mi..."

Umutlarının yeniden yeşermesi bir saniyesini almamıştı. Midesinde kelebekler çoğalmış ve milyon taneye dönüşmüştü. Belki de...belki de Taeyong Dongyoung'u sevmiyordu. Jaehyun buna en azından inanmak istiyordu.

Jaehyun yana doğru dönüp yastığına uzandığında ona sıkıca sarıldı. Taeyong'a sarılmak istediği kadar sıkıca sarıldı. Onun güzel kokusunu içine çekiyormuş gibi kokladı yastığını. Bedeni gevşeyip gözleri ağırlaşırken hayaline daha da sıkı sardı.

Ve çaresizce atan umut dolu kalbiyle uyuyakaldı.

sneak out // jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin