Beyazların içinde sevgilisine koştu koyu gözlü oğlan.
Özgürce uçabiliyordu artık, acıları dünya denen soğuk, kasvetli, toksik insanlarla dolu yerde kalmıştı. Hiçbir yeri ağrımıyordu. Yaraları teker teker iyileşmişti. Hafif hissediyordu kendini.
Sarıldığı bedenle yapboz parçaları gibi birleşirken derin bir nefes aldı. Sevgilisinin onu kaldırması kolay olmuştu; o kadar hafifti ki havaya uçacak gibi yukarı çıkmıştı.
Bacaklarını beline sarmıştı kısa olan; bir süre öyle beklemişlerdi, konuşup anı bozmak istemiyorlardı. Duydukları kalplerinin atış sesleri onlara melodi gibi geliyorken koyu saçlı olanın sesi titredi. Sevgilisinin boynuna gömdüğü başını kaldıramamıştı bir türlü. Kokusunu daha da çok içine çekmek, ezberine katmak istiyordu çiçek bahçesine ait kokusunu.
"Ölmeni istemedim," dedi acıyla Jaehyun. "İstemedim. İstemedim."
Kısa olan kaşlarını çattı. Ne olup bittiğini anlayamamıştı. "Ne?" dedi sevgilisinin titreyen sesine karşılık. Acı çekiyor gibi gözüküyordu.
"Ölme. Ölme Taeyong!" dedi daha da sıkı sarılırken sevgilisine. Kısa olan neye uğradığını şaşırmış bir şekilde sevgilisinin yüzünü tuttu.
"Jaehyun? Buradayım... Beni tutuyorsun ya."
"Gitme!" dedi tekrardan Jaehyun fakat sevgilisi onu duymuyor gibiydi.
"JAEHYUN!" Taeyong bedenini yokladı o sırada. Kendinden çıkmadığına o kadar emindi ki bu sesin. Dışarıdan, yıldızların oradan geliyor gibiydi. Bu dünyaya ait değildi.
"Jaehyun!" genç oğlan uzun olanın üzerine çıkıp onu tokatladı. "Hey!"
"Tanrı aşkına," Aniden kalkan bedenle ürkmüş, gerilemişti Taeyong. "Ne gördün?"
Jaehyun yutkundu. Sekiz sezonluk dizi görmüş gibi hissediyordu kendini. Bu kadar gerçek olmasını kendi de beklememiş olacak ki olayın şokunu halen atlatamamıştı. Taeyong kucağında kanlara sarılı bir biçimde yatarken gerçekten öldüğünü zannetmişti Jaehyun. Kalbi hızla çarpıyordu hâlâ.
"B-Bir rüya g-gördüm." dedi Jaehyun Taeyong yatağın baş ucuna oturup onu izlemeye başladığında.
"S-Sen Doyoung denen biriyle e-evlenmiştin. Ç-Çok kötüydü. B-Biz gizlice i-ilişki yaşıyorduk, en sonunda da s-sen... Öldün." Jaehyun devam ettiremedi. Anlı terlemiş; üstündeki tişört su altında kalmıştı. Göğsü hızla inip kalkıyordu. "H-Her yer kan olmuştu. Sikeyim. Çok korktum."
"Belli... İsmimi sayıklayıp durdun." dedi Taeyong ders kitabının kapağıyla oynarken.
Bir süre sonra dudaklarını büzdü Taeyong. Kendisi de sorunun cevabını merak ediyordu. "Rüyalarına neden bu denli çok giriyorum? Bu bir haftada dört oldu."
"B-Bilmiyorum." dedi Jaehyun ama nedenini çok iyi biliyordu.
Oda arkadaşına tutulmuştu.
Yataktan kalkmış ve terli üstünü bir çırpıda çıkartmıştı. Yüzünü yıkamak için lavaboya gittiğinde Taeyong onu yavaşça takip etti. Uzun olanın hal ve davranışları hâlâ yerine gelmemişti.
"Derse geç kalıyoruz." dedi Taeyong lavabonun girişinden Jaehyun'un aynadaki yansımasını izlerken. Jaehyun suratını soğuk suyla buluştururken Taeyong onun iyi olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. "Sen gerçekten iyi misin?"
Jaehyun soğuk suyu yüzüne çarpmaya devam etti, kendini ayılacak gibi hissetmiyordu. Bir süre sonra yutkundu zorla. Ellerini lavaboya yaslayıp yavaşça Taeyong'a döndü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
sneak out // jaeyong
FanficLee Taeyong, Jung Jaehyun'un liseden beri sırılsıklam aşık olduğu imkansız hayaliydi. start: 13.12.19 finish: 26.04.20 [güncellendi.] #1 jungyoonoh #1 jaeyong #1 taeyong