🍂BÖLÜM 24🍁

48 22 31
                                    

Onun için endişeleniyordum ama o bizim için endişelenmeyi çoktan bırakmıştı...
Kitaplarisevmeyende

Toprak'ın ağzından

Sabah uyandığımda yanım boştu. Su galiba kahvaltı için kalkmıştı. Ben de kalkıp üzerimi değiştirdim ve odadan çıktım. Kapının önünde Kumsal ile karşılaşınca gülümsedim.

"Günaydın güzelim"

O da sıcacık bakışlarıyla güldü. Kısa bir süre öncesine kadar yalnızken şuan kocaman bir aileydik ve bu durum beni fazlasıyla memnun ediyordu.

"Günaydın abi. Ablam uyanmadı mı?"

"Uyanmış sanırım odada değil."

"Mutfakta falan da değil ama."

Böyle durumlarda her seferinde ciddi anlamda endişelendiğim için sakin kalmaya çalıştım. Bakkala kadar gitmişte olabilirdi.

"Ben kahvaltıyı hazırlamaya geçiyorum"

    Kumsal'ı onaylayıp dışarı çıktım. Sobra da telefonumu çıkarıp Su'yu aradım. Kapalıydı. Bir kaç defa daha aramayı deneyip açmayınca arabaya bindim. Mahallenin çevresini dolaştıktan sonra yakındaki fırına ve bakkal girdim. Görmemişlerdi. Sakin kalıp biraz daha bakındıktan sonra eve dönmüş olabilecegi ihtimaliyle ben de döndüm.
    Kapıyı çaldığımda kapıyı Ayşe açtı. Neler olduğunu anlamaya çalışırken içeriden Kumsal'ın aglayan sesini duymamla hızla içeri geçtim.

"Kumsal iyi misin, neler oluyor?"

Kumsal cevap vermek yerine ayağa kalkıp odasına doğru yürüdü. Arkasından ilerledim. Odaya girdi ve gardrobunun kapağını açtı. Bir tarafta ona ait kıyafetler düzenli bir şekilde bulunuyordu ama diğer tarafta...
Dolabın diğer tarafı boştu.
Bir açıklama bekliyordum. Birinin saka deyip bana bir seyleri açıklamasını bekliyordum. Ama Kumsal'ın ağzından tek bir cümle çıktı.

"Gitmiş."

"Nasıl gitmiş, nereye gitmiş, Kumsaal bana cevap ver?!"

Kumsal hiç bir şekilde bana cevap veremezken yeniden ağlamaya başladı. Bora onu sakinleştirmeye çalışırken ben de ne yapacaģımı bilmeden kapıyı çekip çıktım. Hastaneye gitmek zorundaydım.
İçim berbat bir şekilde arabama bindim ve ilerlemeye başladım. Yolda ise Kumsal'ı tekrar aradım. "Alo Kumsal?"
Bir kaç saniye ses gelmedi sonra ürkek harfler geldi kulağıma.
"Abi, Kumsal sakinleşmeye çalışıyor."
"Tamam Ayşe o zaman eğer Su ile ilgili bir sey duyarsanız hemen haber verin."
Yine bir kaç saniyelik sessizlikten sonra ürkek harfler kulağıma doldu. Bu kızdaki özgüvensizliği daha sonra çözecektim.
"Tabi ki haber veririz abi."

Telefon kapandıktan sonra Su'yun nereye gitmiş olabileceğini düşünmeye başladım. Neden yapmıştı ki bunu? Oysa daha dün çok mutluyduk.
Peki ya aslında o gitmemişse! Aklıma yeni gelen düşünceyle direksiyonu tutan eklemlerimin bembeyaz kesildiğini hissettim. Bu düşünce beni bir yere kadar korkuturken bir yandan da o zaman gardrobun boş olmayacağını düşündüğüm için içime su serpiyordu.

Hastaneye yaklaşırken beynimi ele geçiren düşünceler yüzünden arabayı kenara çekmek zorunda kalmıştım. Dehşet derecede başım dönüyordu. Kalbim sıkışıyordu. Dayanamıyordum buna. Sevdiğim kadının elimden kayıp gitmesine dayanamıyordum. Benden uzak kalmasını, kalmak istemesini kaldıramıyordum.

Bir kaç dakika dinlendikten sonra gözümden düşen bir damlayı sildim ve arabayı yeniden çalıştırdım. Hastanenin olduğu sokağa girdiğimde günümün berbat geçeceğini zaten anlamıştım. Önüme dönmem gereken bir viraj geldiğinde telefonumun sesiyle  duraksadım. Bir elimle direksiyonu kavramaya devam ederken diğer elimle telefonu açtım. Normalde yapacağım bir davranış değildi ama Su'dan bir haber olması ihtimalini kafamdan atamıyordum.
"Kumsal efendim güzelim?"
Telefona cevap verdiğim sırada karşımda korna sesiyle birlikte Kumsal'ın çığlıkları aynı anda kulağımda yankılandı.

KURTAR BENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin