🍂BÖLÜM 27🍁

38 9 35
                                    

Satır arası yorumlarınızı bol bol bekliyorumm.

Multi ;Bora

Umut tutunulacak ince bir ipti ve ben uçurumun kıyısında onunla bağlıydım,
Yazar


Su'dan devam

"Buyur evladım?"
Mehmet Amca karşısındaki adamla konuşmaya başlayınca ben de Mehmet Amca'nın yanındaki tezgaha arkamı dönüp yaslandım. Beni tanımıyordu ama ne kadar az muhabbete girersem o kadar iyiydi.
"Hayırlı günler amca. Buraya en yakın iki katlı beyaz bir ev var dediler bulamadım da yardımcı olabilir misin?"

Ağzım şaşkınlıkla aralanırken sakinliğimden taviz vermemiştim. Tarif ettiği ev ya benim evimdi. Çevrede başka beyaz bir de iki katlı olan ev yoktu. Ses çıkarmadan bekledim. Mehmet Amca muhtemelen bir şeyler döndüğünü anlamıştı. Zaten Bora ve Ayşe'nin durumunu da anlatmıştım. Bizi ele vermeyeceğini biliyordum. Yani buna inanmam gerekiyordu şuan çünkü lafa atlarsam patlak verebilirdim.
"Kusura bakma evladım yaşlandım artık yolları da karıştırıyorum."

Adam önce derin bir nefes alıp bıraktı. Duruma canı sıkılmıştı sanırım ama farkettirmemeye çalışarak bana seslendi. "Bakar mısınız, siz biliyorsunuzdur belki."
Benim dönmeme gerek kalmadan Mehmet Amca cevap verdi. Bugün her zamankinden daha minnettardım Mehmet Amcaya. "O buraların yabancısı oğlum. Benim bilmediğimi o nasıl bilsin."

Mehmet Amca'nın sözü üzerine adam ofladı ve hayırlı işler dileyip bakkaldan çıktı. "Çok saol Mehmet Amca. "

Mehmet Amca'ya söz hakkı tanımadan bakkaldan çıktım. Bu adamı takip etsem iyi olacaktı.

...

Hızla ilerleyen adımlarına yetişmek gerçekten zordu. Tahminen 45 -50 yaşlarındaydı ama sert duruşu ve takım elbisesiyle oldukça dinç duruyordu. Zaferden sonra kesinlikle halletmem gereken biriydi. Bir kere yapacağımı yapmıştım gerekiyorsa bir kere daha yapardım. Zafer'in hazin sonu aklımdan bir şerit halinde geçerken yüzüme bir sırıtış yerleşmişti. Hak eden insana hak ettiğini veriyorduk sonuçta.

Biraz daha bizim evlerin tersinde ilerledikten sonra haki renkte ve yüksek bir tavana sahip jeep benzeri bir aracın yanına varmıştık. Arabalardan pek anlamadığım için çok yorum yapabildiğim de söylenemezdi.

Kelepçe denen adam arabadaki adamla konuşurken ben de bakkala doğru yürümeye başlamıştım. Ama adımlarımı onları gözden kaybetmeyeceğim şekilde yavaş yavaş atıyordum. Bir kaç dakika sonra Kelepçe denen adam tekrardan benim olduğum tarafa doğru yürümeye başladı. Sebebini anlamasam da ona görünmeden koşar adımlarla bakkala vardım.
"Kızım ne oluyor burada? Tehlikli bir insana benziyor, dikkat et kendine!"

Derin nefesler eşliğinde Mehmet Amca'ya durumu biraz açıklamaya çalıştım. "Evet amca tehlikeli ama merak etme sen ben halledeceğim. Yalnız sen bana vazo gibi bir şey versene."

Mehmet Amca şaşkın belki biraz da korkmuş görünüyordu. Ama ben ne yaptığımı biliyordum. Mehmet Amca gittiği arka taraftan elinde cam bir saksı ile gelince sarılıp saksıyı elinden aldım. Ve bir elimde saksı bir elimde poşet ile bakkalı geçip bizim evlerden tarafa yürümeye başlamış Kelepçe'nin arkasından ilerledim.

Biraz yürüdükten sonra ayrılan yoldan evimin olduğu tarafa saptı. Gerildiğimi hissetsem de kendimi yatıştırmaya çalışarak ilerledim ardından.
Evin önüne gelince durdu. Ve bir kaç basamaktan oluşan merdivenleri çıkıp kapıyı çaldı. Eğer ki Bora ya da Ayşe kapıyı açarsa iyi şeyler olmazdı. Bu yüzden adama arkasından seslendim.
"Buyrun kime bakmıştınız?"

Kelepçe bana dönerken aralanan kapının kapandığını farkettim ve sonra pencerede Bora'yı gördüm. Saklanmalılardı.
"Bir tanıdığım vardı da adres burayı gösteriyordu ama ev sizin sanırım."

Hafifçe gülümsedim. "Evet ,galiba bir yanlışlık olmuş."

Kafasını salladıktan sonra yürüyerek yanımdan geçti. "Kusura bakmayın."
Ben, önemli değil anlamında bir hareket yaparken Kelepçe son kez kafasını eve doğru çevirdi.

Bir kaç saniye daha ben yüzümde gülümsemem ile gitmesini umarken o gözlerini büyültüp eve doğru koşar adımlarla ilerlemeye başlamıştı. Eve vardığında kapıyı yumruklamaya başlayınca ne yapacağımı şaşırmıştım. Neler olduğunu ise camda şok içinde bizi izleyen Ayşe'yi görünce anladım.

Bir kaç saniye daha olayın şokunda kalsam da evden gelen gürültüler ve Kelepçe'nin kapıya uyguladığı işkence beni kendime getirmişti. Havaya açılan ateş ise ister istemez insanın içini titretiyordu.
Kelepçe'ye yaklaşırken elimdeki poşeti düşürmüş vazoyu daha sıkı bir şekilde kavramıştım. Yine de sırtı bana dönük olan adamın silahı bir anda bana dönünce afallamıştım.
"Git ve evinde sakladığın arkadaşlarını buraya getir çocuk. "

Konuşmak yerine bu adamı nasıl atlatabileceğimi düşünmem gerekiyordu. Onları geri veremezdim. Orada yaşadıklarını bildikten sonra böyle bir şeye izin veremezdim.
Ama karşımda bana silah çeken adama karşı pek şansım varmış gibi durmuyordu.
"O elindeki aptal saksıyla mı bana karşı geliyorsun? Bak onları teslim edersen kimsenin canı yanmadan bu olayı halledebiliriz."

Hâlâ benimle oyalanması bir yandan da işime geliyordu zira diğer türlü Ayşe ve Bora'ya zarar verebilirdi.

Yavaşça yürüyerek Kelepçe'nin önüne geçtiğim zaman silahın sessiz ama bir o kadar da gürültülü patlamasını beynimde duymaya başlamıştım. Hiç sırası değildi ama bunu durduramıyordum, kendimi idare edemiyordum. Elim cebimdeki anahtara gittiğindeyse bir taraftan ne yapabileceğimi düşünüyor bir taraftan olası bir krize karşı kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum.
"Bora, Ayşe kaçın. Hızlı olun lütfen!"

Kapının eşiğinden yalvarırcasına söylediğim kelimeler bağırmamdan dolayı yankı yaparken Kelepçe'nin eli kolumu koparmak istercesine sıkmaya başlamıştı. Bir yandan bana bir yandan da hâlâ içeride olduklarını bildiğim Bora ve Ayşe'ye bağırıyordu. Ama onların aksine ben artık denilenleri anlamıyordum. Beynim bulanmıştı. Silah seslerine Zafer'in anıları eklenmiş ,midemi bulandırıyordu. Bir kaç dakika daha bağırışlar sürdükten sonra sesler kesildi. Kolumdaki eller çekildi ve yalpalayarak kenara savruldum. Beni iten biri miydi yoksa ben mi dengemi kaybediyordum onu bile anlayamıyordum. Yine çaresiz ve aciz hissettiğim o anlardan birindeydim. Bu kâbustan kurtulmak istiyordum. Ama çözümleri de elimin tersiyle ittiğimi biliyordum.
Düşüncelerim zihnimde tekrardan gökkuşağının renkleriyle karışırken son duyduklarım kalbimde boşluk yaratan ailemin yerini dolduranlara aitti.

..

Tamam tamam istediğiniz kadar linçleyin, hakkınızdır kskskxkd. Bana ulaşabildiğiniz yerlerden bölüm soranların sayesinde bir bölüm geldi. Bir daha bu kadar açmamalıyım arayı galiba.
Şuraya bir kaç etiket bırakırsakta güzell olur bence.
Bir de acaba BBMH ye bakmayanlar var mıı? Ona bu kitaptan daha çok güveniyorum ve yarı texting tarzı sevenleri oraya bekliyorum.

Sizi seviyorumm.💖

KURTAR BENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin