☘️20☘️

6.1K 402 110
                                    

Bu gün jisoo unnieler onlarda kalmamızı ısrar etmişti ve bizim itirazlarımızı dinlememişlerdi.

Ve biz aynı yatakta yatacaktık. Gerçi, daha öncede onunla uyumuştum bu sorun değildi.

Jisoo unnie sürekli bana birşey demek istiyor fakat, diyemiyor gibiydi.

En sonunda bizde, odada konuşmaya karar verdik. Ve odaya geleli neredeyse 20 dk olmuştu ama o konuşmuyordu bile.

"Unnie! konuşacakmısın??"

"Ha?"

"Diyorumki, 20 dk oldu ve sen hala bana anlatmıyorsun."

"Herşeyi biliyorum lisa."

"Ne.. neyi biliyorsun unnie?"

"Senin anneni kurtarmak için jungkookla evlendiğini, onun annenin masraflarını ödediğini"

Laflar ağzıma tıktı ve beni öylece bıraktı. Bilmesini beklemiyordum.

"Bildiğimi jungkookta biliyor. Ben en başından beri biliyordum. Ama, sana söylemek istediğim şey bu değildi."

"Neydi peki?"

"Jungkook.. o sana aşık lisa. Bunu belki sana söylemiyor ama o, şirkette elinde romeo ve juliet kitabı ile sözlerini ezberlemeye çalışıyordu. Bir çok sözü ezberlediğini daha çok ezberlemeye çalıştığını fark ettim."

Yutkundu ve devam etti.

"Şu resim odasını yapabilmek için, sevdiğin renkleri seçebilmek için bir çok kişiden yardım aldı lisa. Normalde jungkook haneulu sever. Yani arkadaşca. Ve ona birşey söylenmesini istemez. Ama sen, haneula söylediğin hiçbir söze karşı çıkmadı."

"O gün aceleyle.. eve geldiği gün, telefondaki sesine içim parçalandı lisa. Sesinde korku endişe ve acı vardı lisa. Ben bir ablayım ve onu her bakımdan anlayabilirim.Ve lisa, sen onu değiştiriyorsun. Karşında o bipolar adam yok. Karşında bütün masumluğu ile duran bir adam var.

"Tek gecelik ilişki yaşayan bu çocuk, artık böyle birşey yapmıyor. Çünkü, jin sürekli onun yanında ve seninle evleneli bir kere bile bara gitmedi lisa. Seninle sevgiliylen bir kere bile bara gitmedi. Sanki kendini yükümlü hissetti. Sana böyle birşey yaptığı zaman kendini suçlayacağını biliyordu ve yapmadıda. "

"Hani, senin dışarı çıktığın gün. O, seni suçladığı zaman kötü hissettiğini fakat bu hisse anlam veremediğini bana söyledi. Vücuduna dövme yapsa bile resim odasını senin için hazırlasa bile içinde bir üzüntünün olduğunu düşündü."

"Seni depoya kilitlediği günden sonra, hergün kendini suçladı lisa. Her gün kendine küfür etti.Senin o halini görünce kendine lanet etti lisa."

Kuruyan dudaklarını yaladı ve konuştu.

"Uzun lafın kısası lisa o, seni seviyor kimseyi sevmediği kadar seni seviyor ve sende, onu seviyorsun. Çünkü, bir insan rol gereği bile olsa birine bu kadar içten gülümsemez."

"Ben..."

"Şimdi birşey demek zorunda değilsin ama, anlattıklarımı ona anlatma. Ve en kısa zamanda ona açıl lisa ve sonrasını akışına bırak. Bu bir abla tavsiyesi."

Dedi ve omzumu ovuşturup odadan çıktı. Ne tepki vermeliyim? yada ne demeliydim?

Kafam karışmıştı. Hislerimden eminmiydimki? onu seviyormuydum? ona aşık mıydım?

Ama o, beni seviyordu. Jisoo unnienin tabiri ile beni kimseyi sevmediği kadar seviyordu.

Kalbimin iyi olduğunu düşünmüyorum.

Ona karşı birşey hissetmiyorum desem yalan olurdu. Onu seviyormuydumki? sanırım gece boyu bunları düşünecektim.

Kafamı iki yana salladım ve hızla odadan çıkıp yanlarına gittim.

"Lisa, neyin var yüzün beyazlamış?" dediğinde jin oppa kafamı ona çevirdim ve "Birşeyim yok o-oppa."

Dediğimde tekrar oturduğum yere yani jungkookun yanına oturdum. Bir kolunu omzuma attı ve beni kendisine çekti.

Gözlerim jisoo unnieye kaydığında o, gözlerini olumlu anlamda kırpıştırmıştı. Ve birde gülümsemişti. Gülümsemiştim.

"Film mi izlesek?" dedi jin oppa. Bunu duyan jisoo unnie ellerini birbirine çırptı ve, "Biz film seçelim jungkookla lisada mısır patlatsın." tam birşey diyecektimki jungkookun kalkıp beni elimden çekiştirmesi beni durdurmuştu.

İkimizde beraber mutfağa girdiğimizde o, patlamış mısırı bulmuştu ben ise, bir tencere bulmuştum. Yani görmüştüm ama yetişememiştim.

Sinirle soluduğumda, ayaklarım birden yerden kesilmesi benim sıçramama neden olmuştu.

O, beni belimden kaldırmıştı. "Lisa, alırmısın artık." dediğinde kafamı olumlu anlamda sallamış ve tencereyi almıştım.

O beni tekrardan aşağıya indirdiğinde sersemlemiştim. Yavaşca tencereyi ocağa koydum ve içine yağ koyup birazda tuz attım ve mısırları içine döküp kapağını kapattım.

"Birşey olmadığına emin misin?"

"E-eminim."

"Lisa, geçen bunca zaman boyunca ne zaman birşey olsa kekeler hale geldin. Bu yüzden bana yalan söylemeyi kes."

"Ben, sadece içimde kötü bir his var. Yani birşey olmasından korkuyorumda."

"Ne gibi şeylerden bahsediyorsun ve, kime birşey olmasından korkuyorsun?"

"Herhangi birşey ve, sana, unnieme, oppama veya bana."

"Kafanta kuruntu yapıp kendini korkutma. Birşey olacağı yok herşey yolunda gidiyor."

"O adam beni korkutuyor."

"Adam?"

"Oh sehun."

"Merak etme sana veya bir başkasına birşey yapamaz çünkü, ben seni herzaman koruyacağım."

Peki ya beni aşkının ateşinden koruyabilecekmisin jeongguk?...

Evet, jisoonun kapak yaptığı bölüm buydu. Ama güzel de konuştu.

Arkadaşlar kitabım 1K olma yolunda. Lütfen bana yardımcı olurmusunuz? vote verip yorum yapmayıda unutmayın.

❤️
❤️▶️▶️▶️Sizi seviyorum...
❤️

Liskook ile kalın 🎈






























SİLVER ☘️ LiskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin