☘️21☘️

6K 381 227
                                    

Düşündüm, iyice düşündüm. Onu sevip sevmediğini iyice düşündüm ve cevabını açıkca buldum.

Onu seviyordum. Ona birşey olmasını istemiyordum. Her zamab yanımda olmasını istiyordum. Onun kokusu ile uyumayı seviyordum. Onunla konuşurken kalbimin hızı değişiyordu.

Bana yaklaştığında, benimle her konuştuğunda her temasa geçtiğinde kalbim, bana ihanet etmekten çekinmyordu.

Onu seviyordum.

Hanı romanlarda ve filmlerde olurya nefretten aşka diye. Ama bizim aramızda hiç bir duygu yoktu. Ve bu hiçsizlik zamanla aşk'a dönüştü.

Belki bana verdiği zararı unutamazdım ama onsuzda yapamazdım. 'Ben seni herzaman koruyacağım'demişti bana ama, beni aşkının ateşinden koruyabilecekmiydi?

Oturduğum koltuktan kalktım ve herzaman ki gibi bahçeye çıktım. Bahçede esen yien hafif bir meltem vardı ve insanı güzel hissettiriyordu.

Telefonumu çıkarıp bu güzel manzaranın fotoğrafını çektim ve aklıma gelen ilk şeyi yaptım.

Onu aradım.

"Lisa?bir sorun mu var?"

"Hayır, hayır bir sorun yok. Ben sadece, seni aramak istemiştim."

Yüzünde oluşan gülümsemeyi hayal edebiliyordum.

"Neden beni aramak istemiştin?"

"Sesini duymak için. Yani, seni aramak için bir bahaneye ihtiyacımmı var?"

Cidden, uslanmaz bir kızım.

"Ah, hayır yok."

Dediğinde kıkırsamak üzere olduğunu anlamıştım.

"Akşam eve birazdaha erken gelebilirmisin seninle konuşmam gereken konular varda."

"Gelirim."

"O zaman görüşürüz."

"Görüşürüz."

Telefonu kapatır kapatmaz elimi kalbimin üzerine koydum ve derin bir nefes aldım.

Tanrı biliyorya bu adam kalbimi durduracaktı bir gün.
____________________________

Evet, bu kombini yapabilmek için bir saat boyunca jisoo unniem ile telefonda görüntülü konuşmuştum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Evet, bu kombini yapabilmek için bir saat boyunca jisoo unniem ile telefonda görüntülü konuşmuştum.

Sonuç:Başarılı.

Derin bir nefes aldım ve kendim hazırladığım yemeklere bir göz gezdirdim.

İştah açıcı gözüküyorlardı. Saat 8:30 olmuştu ama o hala gelmemişti.

Evde volta atmaya başladığımda, kapı çalmış ve ben kapıya koşarak gitmiştim.

Kapıyı açar açmaz onu görmemle yüzümde gülümsemem açmıştı.

Oda bana gülümserken yavaşca koyu kahve gözlerini üzerimde gezdirdi. Dudakları yavaşca aralanırken, sırıttı.

"Benim için böyle giyinmeye başladığını bilmiyordum." dediğinde kaşlarım çatılmış ve dudaklarımı bükmüştüm.

Daha sonra aklıma gelen şey ile dudaklarımı eski haline getirmiştim.

O, çoktan içeri geçmiş ve kapıyı kapatmıştı.

"Benim için yemek yapmaya başladığınıda bilmiyordum."

"Artık biliyorsun."

"Daha ne kadar bilmem şey var?"

"Birşey daha var ama ilk önce yemek yiyeceğiz."

Dediğimde kafasını sallamıştı.

45 dk sonra beraber yemek yeme fastını bitirmiştik. Ama, ikimizde hiç konuşmamıştık.

Lafa nasıl gireceğimi bilmiyordum. Bir insana nasıl 'seni seviyorum' denirdiki?

Yavaşca ayağa kalktığımda oda ayağa kalkmış ve kendini masaya yaslamıştı. "Seni dinliyorum." dediğinde ben, dudaklarımı ısırıp derin bir nefes almıştım.

"Şimdi, sana söylemek istediğim şeyi nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Ama, söylemem gerek."

"Ben seni seviyorum jungkook. Bak, biliyorum bu çok ani oldu ama işte seni seviyorum yani. Sabahtan beri nasıl yemek yapmam gerektiğini düşünüyorum nasıl giyinmem gerektiğini."

"Nasıl bir tepki vereceğini bilmiyorum ama,"

Durdum ve sağ elini kalbimin üzerine koyup bastırdım.

"Ama, kalbim ne zaman senin yanındayken böyle bir tepki veriyor. Ve bende biliyorumki seninde kalbin aynı tepkiyi veriyordur."

Dediğimde o, benim gibi sağ elimi almış ve kalbinin üstüne koymuştu.

"İnan bana benimde senden bir farkım yok. Yani bende seni seviyorum. "

"Beni değiştirdin. Hiç ummadığım an, beni değiştirdin sarışın. Sana karşı zerre duygu hissetmezken adına yabancı olduğum bir duygu oluştu ve bedenimdede can buldu."

"İlk başta kabullenemedim. Seni sevdiğime, değiştiğimi kabullenemedim. Depoda kaldığın o günden sonra sarışın, ben değiştim. İlk başta kendimi suçlamaya başlamıştım. Sonrasında ise gerisi kendiliğinden çorap söküğü gibi geldi. "

Gözlerimden yaşlar akarken,

"O yüzden romeo nun repliklerimi ezberledin?"

"Evet. Evet, sarışın o yüzden."

"Madem sen benim romeom oluyorsun. Bende senin julietin olmaktan çekinmeyeceğim."

Dediğimde ellerimi yaslandığı masanın yanına koymuş ve gözlerimi kapatarak dudaklarımı dudaklarına yaklaştırmıştım.

Dudakları dudaklarıma değemeden, evdeki camların tamamı patladı. O, gözlerini hızla açıp belindeki silahı almak istedi. Ama, silah belinde yoktu.

Camlardan içeri giren bir çok adam, silahlarını ona doğrultmuştu. O ise, beni kendi arkasına almıştı.

Kapana kısılmıştık.

Adamlar ona her yaklaştığında o, adımlarını geriye doğru atıyordu. Fakat, adımlar yetmedi ve sırtı duvar ile buluştu aynı benim gibi.

Adamların bir kaçı ona yumruk atmak istemişti fakat o, aldığı bütün darbeleri geriye çevirmişti ama, yüzüne yediği yumruk ile yere düşmüştü.

"Jungkook!" diye çığlık attığımda ben, yere çökmüştüm. Yüzünde acı bir gülümseme vardı. Bir kaç adam ise, ona tekme atmıştı.

"Vurma! çek o pis ellerini üstünden!" dediğimde adamlar çoktan onun kolların girmişti bile.

Ben ise, peşlerinden koşuyordum.

"Bırakın onu!"

"Eeeh yetti be!" dediğinde bir adam, kafamın arka kısmına soğuk bir cisim çarpmış ve ben yere yığılmıştım.

En son gördüğüm şey ise, jungkookun yanıma gelmek için verdiği çaba olmuştu.
...

İşleri zora sokmayı seven bir yazarınız var ehehehe.

Bu arada ben hala bundan sonda nasıl bir kitap yayınlasam diye düşünüyorum.

Tatilin bitmesine son 3 gün. Puf, okulundan nefret ediyorum aq.

❤️
❤️▶️▶️▶️Sizi seviyorum...
❤️

Liskook ile kalın 🎈

SİLVER ☘️ LiskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin