YENI ÇOCUK...
Birkaç gün sonra Türkiye'ye geri döndüm. İtalya'yı, Verona'yı gezmek-görmek güzeldi. Eve geldiğim de anneme sıkıca sarıldım onu gerçekten çok özlemiştim. Annem hep benim mutluluğumu düşünen tatlı bir kadındı. Babam olmamasına rağmen bütün ihtiyaçlarımı karşılar, ihtiyacım olan tüm sevgiyi bana aşılardı. Her konuda benim de düşüncelerimi alır, benimle konuşurdu. Ama konuşmadığımız tek bir konu vardı. Annem, babamdan hiç bahs etmezdi. Hep "Kızım, eğer iyi bir insan olsaydı, yanımızda olurdu" derdi. Ben de bu konuyu aralamaz, sorular sormazdım. Evin tek çocuğuydum, annemle birlikte yaşıyorduk bu tatlı, 2 katlı evde. Maddi durumumuz da iyi sayılıdı. Yani, hayatımdan memnundum. Peki ya bu Italya konusu nereden mi çıkmıştı? Çocukken çizgi film izlemeyi sevmezmişim, onları mantıksız ve gerçek dışı bulurmuşum. Bu yüzden de ebeveyn dizi ve filmleri izlermişim. Bir gün yanlış hatırlamıyorsam 13 yaşımdayken bir film izliyordum. Film aşktan bahs ediyordu. Ama filmin içinde her duygu vardı. Ve bütün duygular Italya'da gerçekleşiyordu. Aşk,mutluluk,hüzün, özlem ve daha fazlası. Bu filmi izledikten sonra bende Italya aşkı yarandı. Buda Italyanca'yı öğrenmeme sebebiyyet verdi. Çünkü, Italyanca filmler izlemek, şarkılar dinlemek istiyordum ama bu dili bilmediğim için yapamıyordum. Annemden rica etmiştim ve beni Italyanca kursuna yazdırmıştı. Ben de zorlansamda Italyanca'yı öğrenmeyi başarmıştım. Ama maalesef Italya'da ki üniversiteyi kazanamamıştım. Daha sonuçlar açıklanmamıştı ama ben kazanamayacağımı biliyordum. Annem hatta bu kadar üzüldüğümü görünce "Istersen, bu sene üniversiteye gitme. Seneye çalışır tekrar Italya'da ki üniversitenin sınavına girer, kazanırsın" demişti. Ama hayır, bir senemi mahv etmek istemiyordum. Ünivetsiteyi Türkiye'de okur, ileride belki Italya'ya taşınırdım. Kim bilir hayat bana nasıl bir sürpriz hazırlamıştı?
Birkaç gün sonra telefonuma bir arama geldi. Numara Italya numarasıydı. Ama kim olduğunu bilmiyordum. Ben cevap vermek istemezken, annemin ısrarları üzerine telefonu açtım. Hoporlere aldım ve Italyanca "Efendim" dedim. Karşıdaki ses üniversiteyi kazandığımı, 3 gün sonra cevapları almak için Italya'ya gelmem gerektiğini söylüyordu. Annem de, ben de çok mutlu olmuştuk. Sınav bayağı zordu, benimde çok boşum vardı ama kazanmıştım işte. Bu haberden sonra apar-topar Italya'ya gittim. Oradan da üniversiteme. Üniversite çok kalabalıktı. Aynı sınav günündeki gibi. Sınav sonuçlarını neredeyse herkes biliyordu ancak, yine de herkesin sınıfında sonuçlar birkez daha açıklanacaktı. Koşa-koşa sınıfıma gittim. Evet artık burası benim sınıfımdı. Herkesi sınav günü oturduğu yerde görünce ben de kendi yerime geçtim. Ama o yoktu. Gözüm sağda-solda onu arıyordu ama o galiba gelmemişti. Nasıl yani bu günü takmamış olamazdı değil mi? Öğretmenin gelmesine 2dk varken kapıda göründü. Onu gördüğüm gibi sırıtmaya başladım. Ne oluyordu bana böyle? Yanıma geçip oturdu. Benimle konuşmuyor, hiç gülümsemiyordu. Sanki birşey olmuştu. Kollarını masnın üstüne koymuş, kafasını da kollarının içine gömmüştü. Ona doğru biraz yaklaşıp, fısıldayarak "Ne oldu?" Diye sordum. Acaba ben mi birşey yapmıştım? Kafasını kaldırıp, gözlerimin içine baktı ve "Yok bir şey" dedi. "Ben mi birşey yaptım?" Diye sorduğumdaysa "Senlik bir şey yok" cevabını verdi. Ben konuşmayı sürdürmek isterken, hoca içeri girdi. Gözlerini benden alıp, herkes gibi ayağa kalktı. Tabiki ben de. Hoca ilk kazanamyan öğrencileri teselli edeceğini, sonra da kazanan arkadaşları tebrik edeceğini söyledi. Kişilerin isimlerini söylüyor, onlar da gidip Qr.kod kağıtlarını alıyorlardı. Hoca o kadar Italyanca isimden sonra "UMUT" Dedi. Ben, "Acaba sınıfta başka bir Türk daha mı var?" diye düşünürken (Çünkü, yanımda oturan çocuk %100 kazanacağını söylemişti) Yanımda oturan çocuk ayağa kalktı. Yavaşca hocaya doğru ilerledi,kağıdı aldı ve bakmaya bile tenezzül etmeden masanın üstüne bıraktı. Şaşırarak "Sen bu yüzden mi üzgündün?" Diye sordum. Sanki başka bir nedeni olabilirmiş gibi. Sonrada masanın üstüne bıraktığı kağıdı elime aldım. Kağıdın arkasında isim- soyisim, önünde işaretleme yapılacak yer vardı. Ters bir şekilde bıraktığı kağıdın ön tarafına baktığımda şok oldum. Bu benim işaretlememdi. Nasıl yani kağıtlar karışmış mıydı? Donup kaldığımı görünce yanıma yaklaştı ve "Ne oldu?" diye sordu. Devamında bakışları elimde tuttuğum kağıda kaydı. "Bir dakika, bu benim işaretlemem değil."
+ ••..........DEVAMI VAR........••
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAFIZAM VE SEN... (TAMAMLANDI)
RomanceKaybettiğiniz birini bulabilir misiniz? Peki ya... Tanımadığınız birini? Onlar her şeye rağmen bir-birlerini buldular? "Keybedilen her şey tekrardan bulunabilir mi?" Diye sormuştu Hayal çok uzaklardan. Bulunabilirmiş. Bu gecelere aşık insanların, y...