Kaybettiğiniz birini bulabilir misiniz?
Peki ya... Tanımadığınız birini?
Onlar her şeye rağmen bir-birlerini buldular?
"Keybedilen her şey tekrardan bulunabilir mi?" Diye sormuştu Hayal çok
uzaklardan.
Bulunabilirmiş.
Bu gecelere aşık insanların, y...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sabah olunca babasının isteği üzeri psikologa gitmek için kalktı Hayal. Gardrobunun karşısına geçti. Aslında bugün içinde hiç kalkma isteği yoktu ama bir kez söz vermişti babasına. Biraz ciddi bir kiyafet giymeye karar verdi. Beyaz gömleğin altına gömleğinin tam zıddı bir renk, siyah pantolon giydi. Makyaj yapmak için masasına oturduğunda telefon bildiriminin sesiyle irkildi. Mesaj Umut'tandı. Bugün ilk kez mutlu olduğunu farketti. Makyajını da yapıp çıktı evden. Bugün sokaklar bir farklı geldi Hayal'e. Sanki "Gitme! Gitme!" Diye haykırıyorlardı bu sokaklar ona "Iyi ki psikologa gidiyorum" diye düşündü "Ihtiyacım varmış" Hastanenin önüne geldiğinde etrafta fazla kişi olmadığını gördü. "Erken bir saat diyedir" diye mırıldandı kendi-kendine içeri girdiğinde, babasını aradı. Babası, işi olduğunu, onunla gelemeyeceğini ama doktorun onu beklediğini söyledi. Çocukca gelebilir, ama ilk kez yalnız doktora geliyordu. Hemde başka bir ülkede. Yanii, psikolog biraz farklıydı. Hiç daha önce psikologa gitmemişti. Içeri girip ne diyecekti? "Merhaba! Benin aslında bir sıkıntım yok, babamın isteği üzerine geldim mi dieyecekti?" Doktorun kapısını iki kez tıklatıp içeri girdi. "Merhaba Hayal Hanım" dedi doktor. Hayal çok şaşırmıştı doktor Türk müydü? Evet, babasının arkadaşının hastanesiydi ancak doktorun türk olması? "Babanız geleceğinizden bahsetmişti." Diye devam etti doktor sözlerine. Gerçekten rahat hissetsin diye, Türk dokrot bulmuş olabilir miydi babası? Ne kadar düşünceli bir insan diye düşündü Hayal. Ona önem veren birisinin daha olması harika bir şeydi. Doktorun yönlendirmesiyle sandalyeye geçti. 1.30 saat boyunca son zamanlarda yaşadıkları, hayatının akışı, gibi şeylerden konuştular doktorla. Psikologun ona iyi geldiğini düşünmeye başlamıştı bile. Doktor seans bitince ona bir reçete yazdı. Kağıdı verirken avucuna bir hap da koydu. "Alerji olabilir diye istersen burada birisini kullan, 5dk bekle, sonra gidersin" dedi. "Tamam" dedi Hayal, bu 40'lı yaşlarda olan adama. Bir bardak su da uzattı doktor. Başını teşekkür eder gibi oynattı Hayal. Ilacı içti. Bardağı masaya bıraktığı anda başı dönmeye başladı Hayal'in. Içerisi bir anda 60° olmuşcasına şakağından boynuna doğru bir damla ter süzüldü. Gözleri hafifi-hafif bulanıklaşırken, vücudunun artık kafatasını taşıyamadığını anladı. Kafası yan tarafa düşerken son gördüğü şey, doktorun beyaz önlüğü oldu. "Tamam" dedi Enver "Tamam Rabia hallettim" "Nasıl?" Diye sordu Rabia hanım. "Nasıl hallettin? Bana ayrıntıları verir misin hemen? Telaşlanıyorum. Zorla mı, zorla mı yaptın?" "Ayrıntılara gerek yok. Hayal benimle Amerika'ya geliyor. Onu koruyup-kollayacağım tam da anlaştığımız gibi" kapattı telefonu Rabia Hanım'ın yüzüne. Yavaşca arkasını döndü, üzüntüyle baktı, masumca uyuyan kızının kapalı gözlerine. Kızının kolundaki serum bitmek üzereydi aynı Italya'da geçirdiği zaman gibi. Yorgun görünüyordu kızı. Insan uyurken de yorgun olabilir miydi? Uzandı, elini tuttu onun "Geçicek" dedi "Geçicek, yaşadıklarını, mutsuzluklarını, bensiz geçirdiğin yıllarını, unutacaksın. Herşeye tekrardan başlayacağız canım kızım." Sanki kızı onu dinliyormuşcasına söylüyordu bu sözleri. Sanki, dinleyecek ve haklısın diyecekti. Diyemezdi, diyemezdi, demek istemezdi eğer gözlerini açsa, konuşsa suçlardı onu, lanetler okurdu, asla affetmezdi. Evet ama gerçekleri bilseydi de hak verirdi. Sonuçta bu Dünya'da hiçbir şey nedensiz değildi, Kötülükler bile...