4- Yüzünü görmek istiyorum

35.4K 2.5K 7.3K
                                    


Tae's House
21.01.2020

Şirketteki sunumdan sonra, bir kaç telefon görüşmesi yapmış, aylık raporları incelemiş ve Taehyung'la sözleştiğimiz saatte, onun evine gitmek için otoparkta buluşmuştuk.

Yol boyunca o bana işle alakalı bir şeyler anlatmış fakat ben sadece arada sırada onu dinlediğimi sanması için hımlayıp durmuştum. İşine o kadar aşıktı ki, özel hayatımız dışında, konu işe geldiğinde benim gerçekten dinleyip dinlemememin bile önemi yoktu onun için. 

Her zaman olduğu gibi bunu fark etmemişti bile.

Yaklaşık yirmi dakikanın sonunda eve vardığımızda, koşar adım şöminenin önündeki sallanan koltuğa kuruldum. Bu evdeki favori yerim orasıydı. Sıcak, huzurlu ve sakin.

Taehyung da toplantıdan toplantıya koşturduğu için, gelir gelmez kendini duşa atmış, bana da yorgun göründüğümü, suyun beni rahatlatacağını söylemiş, onunla küvete gelip gelmeyeceğimi sormuştu. Her zaman kabul ettiğim bu teklifi geri çevirmiştim. Keyfim yoktu, içim sıkılıyordu ve neredeyse 36 saattir uyumadığım için başım ağrıyordu. Şu an tek istediğim, huzurlu ve deliksiz bir uykuydu.

"Aç mısın sevgilim?"

Taehyung, saten pijama takımı ve ıslak saçlarıyla salona girdiğinde sordu. Aç mıydım? En son ne zaman bir şey yediğimi bile hatırlayamıyordum. Muhtemelen aç olmalıydım ama canım hiçbir şey istemiyordu.

"Hayır değilim, teşekkür ederim" dedim tebessüm etmeye çalışarak. "Ama sen açsındır. İstersen bir şeyler sipariş et."

Muhtemelen o da koşturmaktan yemek yememişti. Masaya oturduğunda çok sağlam yerdi ama iş onun için yemekten daha zaruri bir ihtiyaçtı.

"Ben de aç değilim bebeğim. Şu an tek ihtiyacım sensin." Diyerek beni şaşırtıp yanıma gelmiş, boynuma derin bir öpücük kondurmuştu.

"Film izlemek ister misin? Netflix'e yeni filmler eklemişlerdi. İstersen mısır da patlatırım sana ne dersin?"

Film olurdu, güzel olurdu. Biraz aklımın dağılmasına ihtiyacım vardı. Üç yıldır geldiğim bu evde, kendimi yabancı gibi hissediyordum. Sanki ilk geldiğim günün stresi vardı üzerimde. Şu oturduğum ve yanan odunların çıtırtı sesleriyle huzur bulduğum koltukta bile rahat hissetmiyordum. Biraz film izler, koltukta yayılır ve Taehyung'un kolları arasında unuturdum herşeyi.

Ait olduğum kolların arasında.

"Olur sevgilim izleyelim. Ben filmi seçeyim, sen de mısır patlat. Birazını da şekerli yap olur mu?" Diyerek yerimden kalkmış ve kumandayı elime alarak televizyonu açmıştım.

"Ah hayır Jimin" diyerek gözlerini büyütmüş, "film seçimini sana bırakmak iyi bir fikir değil. Beşyüz elli birinci kez Alacakaranlık serisini izlemek istemiyorum. Lütfen bebeğim" diye isyan etmiş, fakat omuzlarını vereceğim cevabı bildiği için çoktan düşürmüştü bile.

Evet alacakaranlık tutkunuydum. Vampirlere karşı zaafım vardı. Ve kurtlara da. Fantastik şeyler her zaman ilgimi çekiyordu. Ne yapayım adamlar çok seksi oluyordu. Eh ben de iflah olmaz bir gaydim.

"En son senin istediğin o saçma bilim kurguyu izlemiştik Taehyung. Bu defa konu tartışmaya kapalı. Git ve bana şahane mısırlarımı getir hayatım."

Gözlerini devirip sessizce mutfağın yolunu tutarken, benimle inatlaşmaması beni güldürmüştü. Her defasında aynı diyalogları yaşıyorduk çünkü ve kazanan hep ben oluyordum. Kim Taehyung bana karşı hep anlayışlı ve kibar olmuştu bugüne kadar. İsteklerime önem verir ve elinden gelen herşeyi yapardı beni mutlu görmek için. Modumun düşük olduğu zamanlarda beni gülümsetmeye ve aklımı dağıtmaya çabalar, iyi olduğumdan emin olmadan içi rahat etmezdi.

Charm | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin