9- Hoseokizm

28.7K 2.3K 5.8K
                                    




Minseok's House
09.03.2020

"Jiminie, son kez soruyorum, sence kırmızı olanı mı giymeliyim yoksa beyaz mı?"

Hoseok hyung'un elinde tuttuğu ceketlere kısa bir bakış attım ve tereddütsüz yanıtladım onu. "Son kez cevap veriyorum, kesinlikle kırmızı hyung. Kırmızı senin rengin."

Beyaz olanı elinden bırakıp, aynanın karşısına geçti ve kırmızıyı üstüne tutarak dediğimi tasdiklemek ister gibi kendini baştan aşağıya süzdü. Gördüğünü beğenmiş olacak ki, ceketi üzerine geçirdi ve kollarını iki yana açarak bana reverans yapıp, "sanırım haklısın, kırmızı cidden benim rengim." Diyerek kıkırdadı. Çok mutluydu, o mutlu diye ben de mutluydum tabii. En azından birimiz mutluydu.

Bu akşam onun için büyük gündü çünkü çok sevgili pilatoniğinin 29. Yaş günüydü ve elbette her sene olduğu gibi, Yoongi hyungun tüm huysuzluğuna ve itirazlarına rağmen bu sene de kutlanacaktı. Ona kalsa doğduğu günü bile hatırlayacağını sanmıyordum. İş dışında pek bir şeye önem vermez, özen göstermezdi ama Taehyung onun tam aksine böyle özel günleri asla atlamadığından her yıl en sevdiği hyungu için organizasyonu kendi üstlenirdi.

Geçen yıl neredeyse tüm inşaat sektörünü davet ettiği için partiyi bir otelin kocaman balo salonunda yapmak zorunda kalmıştık ve Yoongi hyung da doğumgünü sahibi olarak mecburi gülümsemesiyle tüm konuklarla ilgilenmeye mahkum olmuş, en sonunda daha fazla dayanamayıp, daha parti bitmeden ortalıktan tüymüştü. Sonrasında Taehyung'a mesaj atıp ona bu ızdırabı yaşattığı için güzelce bir sövmüş, bir daha böyle bir şeye kalkışırsa olacaklardan sorumlu olmadığını söylemişti. O yüzden de Taehyung, Yoongi hyungun gazabına uğramamak için, bu yıl kendi aramızda küçük bir kutlama yapmaya karar vermiş, sadece şirketteki arkadaş grubumuzu ve onların partnerlerini kendi evine davet etmişti.

Tabii bu partiyi önemseyen tek kişi Taehyung değildi. Yaklaşık olarak son beş gündür, yani parti olacağını öğrendiğinden beri, yüzünden hiç eksilmeyen o güzel gülümsemesiyle 'ne giysem, saçımı mı boyatsam, sence bu nasıl, ona ne hediye almalıyım' sorularıyla beni canımdan bezdiren canım hyungumun heyecanı, benim son yirmi küsür gündür çok sessiz ve sakin devam eden hayatıma renk katmaya devam ediyordu.

Taehyung'la aramız iyi gibi gözükse de, ister istemez o gecenin izlerini ikimiz de hala taşıyoruduk üzerimizde. Yerden göğe kadar haklı olduğunu bilmeden, belki binlerce kez benden özür dilemişti ve hala ara ara da aklına geldikçe dilemeye devam ediyordu. Beni kaybetmekten ne kadar korktuğundan bahsediyor, bunun ihtimalinin bile onu deliye çevirdiğini söylüyor, bu yüzden haziran diye konuştuğumuz düğün tarihini öne çekmemiz için beni ikna etmeye çabalıyordu.

Jungkook'sa söylediğini yapmış ve o günden sonra bana gerçekten de yüzünü bile göstermemişti. Aradan geçen yirmi küsür günde onu toplam iki kez görmüştüm. Birinde şirketten çıkarken otoparkta karşılaşmıştık ve o beni gördüğü halde görmezden gelmeyi seçip arabasına atlamış, gaza basıp hızla uzaklaşmıştı. Diğer karşılaşmamızsa, şirkette proje için yapılan acil toplantıydı. Orda da gözlerini bir kez bile gözlerime değdirmemiş, ağzından babası ona bir soru sormadığı sürece, tek bir kelime dahi çıkmamıştı.

Beni görmüyordu.

Ona direkt olarak bakmaya cesaret edememiş, her seferinde göz ucuyla bakmaya çalışmıştım ama o, sanki ben görünmezmişim gibi beni yok saymaya devam etmişti her seferinde.

Bunu ben istemiştim. Ona 'seni hayatımda istemiyorum' demiştim ve o da bana hayatımdan tamamen çıkacağına söz vermişti. O yüzden bu zaten yaşanması ön görülen bir durumdu benim için ama..

Charm | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin