Biz geldiiiiiiiiiiiik!
Benim güzel bebeklerim, umarım hepiniz iyisinizdir. Çok özledim sizi. Çok beklediğinizin farkındayım ama bakın ben de dayanamadım ve yine sınır tam olarak dolmadan attım bölümü. Ama bir daha atmam ama ona göre. Çünkü bu, kaostan önceki son bölüm.
Oy sınırı +700 ve booooool boooool yorum istiyorum lütfen bak. Yoksa küserim ;(
Bölüm sonu görüşelim aşklarım, iyi okumalar♡
HOSEOK
(Flashback)Paramparçaydım.
Biraz önce Jungkook'tan öğrendiğim gerçekler yüzünden parçalara ayrılmıştım. O yanımızdan ayrılıp Jimin'e gideli neredeyse bir saat olmuştu fakat ben, o andan beri kanepede oturmuş hareketsiz bir şekilde boşluğa bakıyordum.
Sıkışan göğsüm nefes almamı zorlaştırıyordu çünkü lanet olsun ki düşünmeden edemiyordum. Düşündükçe de kafayı sıyıracak gibi hissediyor, böyle bir travmayı nasıl hayatımızdan bertaraf ederiz onun hesabını yapmaya çalışıyordum.
Jungkook'un hayatı mahvolmuş, gençliği abisi bildiği bir çocuk yüzünden elinden alınmıştı. Tüm bunlar yetmezmiş gibi, seneler sonra sanki bir dejavu gibi, Taehyung ona yeniden aynı şeyleri yaşatmıştı. Üstelik bu defa kendine kurban olarak Soyeon'un yerine benim kardeşimi seçmişti. Jimin'i.
Aklım almıyordu. Benim aklım mantığım almıyordu. Onu yıllardır tanıyorduk. Yıllardır tek bir yanlışını bile görmemiştik. Her zaman çok kibar, nazik ve sevecen bir adamdı. Özellikle de Jimin'e karşı.
Onu sevdiğine, gerçekten aşık olduğuna o kadar inandırmıştı ki hepimizi, tek bir an bile bundan şüphe duymamıştım. Aksine hep imrenerek bakmıştım onlara. Hatta her zaman en çok seven tarafın Taehyung olduğunu düşünürdüm. Çünkü aşık aşık bakardı, düşünürdü, önemserdi onu. Hele ki ilişkilerinin en başında..
Jimin'de onu çok sevmişti elbette ama, Yoongi'ye olan aşkından ölen bir insan olarak, kendimden pay biçtiğimde son zamanlarda Jimin'in gözlerinde o ilk zamanki parıltıları pek göremiyordum.
Taehyung her zaman işkolik biriydi. Bu yüzden de çoğunlukla Jimin'i yalnız bırakıp gitmek zorunda kalırdı. Toplantılar, seminerler, anlaşmalar.. onun hayatı hep böyleydi. Üstelik çok da düz bir adamdı.
Jimin, o hayatına girmeden önce deli dolu, insanlarla oldukça samimi, sosyal bir kelebekti. Anlaşamadığı tek bir kişi, konuşamadığı tek bir konu yoktu. Bu yüzden ben dahil herkes ona özenir, hayranlıkla bakardı. Bu liseden bu yana hep böyle olmuştu. Çılgınlıkları, kafasına estiğini o an yapmayı sever, insanların ne dediğini, ne düşündüğünü asla umursamazdı. Fakat Taehyung'un gittikçe artan bu durgun, ağır halleri onu da etkilemiş, zamanla eski Jimin'den giderek uzaklaşmıştı. İlişkilerinin en başındaki o heyecanı, arzusu, zamanla azalmış gibiydi.
Jungkook'la olanları da buna bağlıyordum zaten. Eğer gerçekten Taehyung'a aşık olmuş olsaydı, Jungkook ne yaparsa yapsın asla karşılık veremezdi.
Öpüşmek ya da sevişmek bir kenara dursun, niyetini anladığında yanına yaklaştırmazdı bile, çünkü ben kardeşimi tanıyordum. O asla sevdiği insanı aldatacak biri değildi.
Taehyung'u elbette seviyordu fakat bu sevgi, gözlerini kör edecek kadar büyük değildi demekki. Aralarında yaşanmış bir dört yıl vardı ve sevgi bir süre sonra alışkanlığa evriliyor, arada aşk olmasa bile vazgeçmek yine de çok zor oluyordu.
Üstelik Jimin, Jungkook ona yaklaştığı günden itibaren, Taehyung'la ilgili şüpheye düşmüş, ama yine de Jungkook'a güvenmediği için iki ateş arasında kalarak çıkmaza girmişti. Tüm gerçekleri öğrendiğindeyse olanları kaldıramamış ve kaçıp gitmişti işte.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Charm | Jikook
Fanfiction"Hadi ama Jimin" dedi bana biraz daha yaklaşarak. "Bu kadar büyütme. Sadece abimin biricik nişanlısına tebrikler öpücüğü vermek istedim." Tekrar dibime girdi ve gözlerini fütursuzca gözlerime dikerek son sözünü söyledi, "Ve bilirsin ki ben istediği...