Charm | Jikook

23- Sana Muhtacım

Selam benim güzel Charmylerim,

Hikaye başladığından beri ilk kez, medyaya bir şarkı koyuyorum ve bölümün başından sonuna dek, bittikçe yeniden başlatıp bölümü bu şarkıyla okumanızı rica ediyorum sizden. Çünkü bu şarkı en başından beri Charm'ın şarkısı ve ben bunu sizinle paylaşmak için bu bölüme kadar sabırla bekledim.

Şimdi sizi rahat bırakıyorum. İyi okumalar aşklarım♡

JUNGKOOK

Can verecektim.

Ben bu gece tam burda, onun karşısında canımı teslim edecektim onun iki dudağının arasına. Beni ne hale soktuğunun farkında bile değildi.

Az önceki masum öpücükten oldukça uzakta, aramızda en başından beri her zaman varolan, ikimizin de asla inkar edemeyeceği o şehveti barından bir öpücüğü paylaşıyorduk şimdi. Beni deli edebilecek kadar güçlü bir öpücük.

İki elini birden saçlarımdan geçirerek parmaklarını ensemde birleştirdiğinde beni kendine biraz daha çekmiş, yatağa uzanmamıza sebep olmuştu.

Dudaklarımı emen dudaklarının arasına kattığı dili, beni açık bir şekilde günaha davet ederken, düşündüğüm tek şey davetine icabet edip hem onu hem de kendimi küle çevirmekti. Aksi mümkün bile değildi zaten.

Onsuz cennette bir ömür geçirmektense, onunla cehennemde bir gecede yanıp yok olmaya razıydım ben.

Yavaş başlayan öpüşmemiz, saniyeler ilerledikçe hızlanıyor, dudaklarımız ve dillerimiz bir savaşın içindeymiş gibi birbiri üzerinde üstünlük kurmaya çalışıyordu. Dudaklarımın üzerindeki dolgun dudakları ölüm fermanımı imzalamak ister gibi hızla hareket ediyor ve beni tüketmek istediğini açıkça belli ediyordu.

Nefes alamıyordum. Nefessiz kalmıştım, çünkü bu çok başkaydı. Çok çok başka.

Daha bir kaç dakika önce ona aşkımı itiraf etmiştim. Artık ona aşık olduğumu biliyordu. Biliyordu ve bunu bilerek beni böyle tutkuyla öpüyordu.

Ne düşünmeliydim? O da bana karşı bir şeyler hissediyor muydu? Beni ve aşkımı kabul edecek miydi? Ağzından tek bir kelime bile çıkmamıştı fakat aklımı uçuran dudakları şu an en güzel cevaptı benim için.

Öpücüğün hızı biraz daha arttığında ve onun parmakları ensemden sırtıma inip beni kendine biraz daha çektiğinde, anladım bu gecenin benim sonum olacağını.

Yanıyordum. O beni tutkuyla öpmeye devam ettikçe, parmak uçları tenime değdiği her yeri usul usul kavurdukça ben küle dönüyordum.

Onu istiyordum. Hem de her şeyden çok istiyordum. Fakat bu gecenin doğru zaman olup olmadığından hiç emin değildim. İstediğim tek şey sadece onun kendini iyi hissetmesiydi.

Ona, zaten onun kaldırabileceğinden çok daha fazla yük yüklemiştim. Bir de bu gece bunu yaşarsak ve sonrasında pişman olursa eğer, iyice dağılacaktı. Zaten dağılmış olan parçalar iyice un ufak olacaktı ve ben bir daha onları bir araya getiremeyecektim.

Korkuyordum, bunun yaşanma ihtimalinden çok ama çok korkuyordum.

Bu yüzden dudaklarımızı güçlükle ayırıp yüzüne baktım. En ufak bir tereddüt görür müyüm, bir pişmanlık sezer miyim diye kusursuz yüzünün her bir yanını taradım gözlerimle fakat gördüğüm tek şey, nefes nefese, dağılmış saçları ve aralanmış kızarık dudaklarıyla gözlerimin içine bakan şehvet pırıltılarıyla dolu gözlerdi.

Afalladım.

Her hareketi, her bir mimiği beni kendine daha fazla aşık etmek içindi sanki. Bilinçli olarak yapmıyordu elbette, bunu biliyordum fakat o zaten hiçbir şey yapmayıp öylece karşımda otursa bile, ben ona biraz daha aşık oluyordum.