Selam bebeklerim biz geldik.
Hikayenin en can alıcı bölümünün ilk partıyla karşınızdayım. Yazarken inanılmaz zorlandım ve tahminimden çok daha uzun süreceği için iki parça halinde yayımlamaya karar verdim. Sizden bolca yorum istiyorum çünkü bu şimdiye kadar ki en önemli bölüm ve bu yüzden dümdüz okuyup geçmeniz beni üzer. En azından okuduklarınızdan sonra neler hissettiğinizi bilmeye ihtiyacım var.
Bölüm sonu görüşelim, iyi okumalar😔
"Bu yaptığın düpedüz adam kaçırma" dedim sinirle emniyet kemerimi bağlarken. "Ayrıca yavaş sür öldürecek misin bizi?"
"Bana başka seçenek bırakmadın Jimin."
Arabadaydık ve öyle hızlı gidiyordu ki, can güvenliğim yoktu resmen. Beni omzuna aldığı gibi arabasına atmıştı. Şimdi de bilmediğim bir yerlere götürüyordu.
"Sana şu arabayı durdur diyorum Jungkook!" Diye bağırdım tekrar. Bindiğimizden beri neresine denk gelirse yumruklarımı ona savuruyor durması için çırpınıyordum ama o, ben huysuzlandıkça hızını arttırıyordu.
"Hayır."
"Tanrım delireceğim!"
"Beni yeterince delirttin" dedi başını bir anlığına bana çevirip tekrar yola bakarken. "Biraz da sen delir."
"Aptalın tekisin."
"Öyleyim."
"Beni nereye götürüyorsun?" dedim bezmiş şekilde. "Bari onu söyle."
"Gidince görürsün."
"Maganda mısın sen Jungkook? Bir de dağa kaldır beni istersen."
"Aslında.." dedi kıkırdarken. "Yaklaştın."
"Sen.. ne?"
Gerçekten de magandaydı.
Çünkü beni bir dağ evine getirmişti. Dakikalarca ıssız ve karanlık yollardan geçtikten sonra, arabayı ağaçların içinde, sadece her iki yanında bulunan direklerle aydınlanan kocaman bir villanın önünde durdurduğunda, "geldik" dedi. "Hadi inelim."
"Ben seninle hiç bir yere gelmiyorum."
Ellerimi göğsümde birleştirip kafamı diğer tarafa çevirmiştim. Onunla bu ıssız evde tek başıma kalmak falan istemiyordum. Lanet herif beni resmen alıkoymuştu.
"Hadi dedim Jimin. İstesen de istemesen de bu konuşmayı bu gece yapacağız."
Kendinden emin sesi ve çattığı kaşlarıyla bana istediğini yaptırabileceğini sanıyordu ama hayır, onun dediği hiçbir şeyi yapmayacaktım.
"Sana hayır dedim!"
"Pekala, o zaman ben de tıpkı az önceki gibi zor kullanırım."
"Benim seninle konuşacak bir şeyim yok neden anlamıyorsun lanet olası! Senin yalanlanlarını dinlemek falan istemiyorum ben. Beni evime götür."
Bana bir cevap vermeden arabanın anahtarını da alarak aşağıya inmiş, kapımı açıp hızla üzerime doğru eğilmişti. Burunlarımız birbirine değerken yakınlıktan dolayı şaşkınca gözlerimi kırpıştırıp onun gözlerine bakakalmıştım.
Yaptığı bu ani hareketle kalbim sıkışmıştı. Kokusu burnuma dolmaya başlar başlamaz nefes almayı bırakmıştım çünkü onun kokusunu bu kadar yakından solumak bana hiç iyi gelmiyordu.
Gözlerini gözlerimden çekip emniyet kemerime uzandığında, "nefes al" demişti alaycı bir tonla. Sonra geldiği gibi hızla geri çekilmiş, kolumdan tutarak beni dışarıya çıkartmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Charm | Jikook
Fanfiction"Hadi ama Jimin" dedi bana biraz daha yaklaşarak. "Bu kadar büyütme. Sadece abimin biricik nişanlısına tebrikler öpücüğü vermek istedim." Tekrar dibime girdi ve gözlerini fütursuzca gözlerime dikerek son sözünü söyledi, "Ve bilirsin ki ben istediği...