15- Game Over

27.2K 2.4K 5.4K
                                    


Selam Charmylerim,

İyi okumalar

Minseok's House

"Taehyung?"

Karşımdaki bedene şaşkınlıkla bakmaya devam ederken, zihnimi toparlayamıyordum bir türlü.

Nerede olduğumu anlamak için gözlerimi ondan çekip etrafıma baktığımda, kendi yatağımda olduğumu görmek beni biraz rahatlatsa da, Taehyung burda ne arıyordu? Ne zaman gelmişti? Neler olmuştu dün gece? Beynimdeki keskin ağrıya bakılırsa oldukça içmiştim fakat bir bok hatırlamıyordum.

"Ne işin var burda?" Dedim kendime gelmem gerektiğini farkederek.

"Seni özledim" dedi gülümsemesi hafifçe solarken. "Nişanlımı görmeye gelemez miyim?"

"Hayır" dedim bir anlık boş bulunmayla. "Yani, yani gelebilirsin elbette ama sabah sabah seni burda görmeyi beklemiyordum açıkcası o yüzden biraz şaşırdım." Diyerek hafif bir tebessümle toparlamaya çalıştım durumu.

"Saat sabah olamayacak kadar geç oldu hayatım" dedi kolundaki saati bana gösterirken. "Nerdeyse akşam olmak üzere."

Tanrım, ben nasıl bu kadar çok uyumuştum?

Saat dördü geçiyordu. Gerçekten de akşam olmuştu. Daha da önemlisi dün gece.. Dün gece neler olmuştu? İçmek için gittiğim bardaki barmenle olan iki-üç cümlelik diyaloglarım dışında bir bok hatırlayamıyordum. Eve nasıl gelmiştim, üzerimi nasıl değiştirmiştim hiçbir şey hatırlamıyordum. Taehyung'u mu aramıştım da gelip beni almış, yatağıma yatırmıştı acaba diye bir an için aklımdan geçse de, onun üzerinde olan takım elbisesi ve yeni yapıldığı belli olan saçları, bu fikri aynı saniyede silip atmamı sağlamıştı.

"Seni uyandığımdan beri defalarca aradım ama telefonun kapalıydı." Diyen Taehyung'un sesiyle düşüncelerimden sıyrılıp dikkatimi ona verdim. "Ben de merak ettim ve Hoseok hyungu aradım. O da bu saate kadar cevap vermeyince, iyice telaşlanıp soluğu burda aldım işte. Neyse ki yaklaşık onuncu çalışımda açtı da, ben de kapıyı kırmaktan kurtuldum" dedi kıkırdayarak. "O da uyuyormuş. Sanırım dün gece abi-kardeş dertleşirken baya içtiniz ha?"

"Evet" dedim onu bekletmeden. İkimiz de başka yerlerde olsak da, Hoseok hyung da bu saate kadar uyuduğuna göre baya içtiğimiz konusunda haklıydı.

"Birazdan önemli bir toplantım var. Oraya gitmeden önce, iyi olduğunu kendi gözlerimle görmek istedim." Deyip sıkıntılı bir nefes vererek saatine baktı. "Hatta çoktan başlaması gerekiyordu ve beni bekliyorlar."

O, yatağımın kenarında oturuyordu ve ben de bağdaş kurup yüzümü tamamen ona doğru dönmüştüm. "Bekletme o zaman daha fazla" dedim. Beklemeyi de bekletmeyi de sevmezdi Taehyung. Beni gerçekten de merak etmiş olmalıydı. Ellerinden birini, muhtemelen kuş yuvasına dönmüş saçlarıma atıp düzeltirken, hafif kırılmış ses tonuyla konuştu.

"Bak Jimin, aramızın son zamanlarda yeterince iyi olmadığını biliyorum ama ben.. ben gerçekten böyle devam etmesini istemiyorum." Dedi gözlerime bakarken. Aklımdaki soruların hiçbirine cevap vermezken ve üstelik böyle büyük suçlamalarla itham edilirken aramızın düzelmesini nasıl bekleyebiliyordu anlamış değildim. Düşündükçe sinirlerimin bozulmasına engel olamıyordum.

"İyi olduğunu gördüğüme göre artık gidebilirim ama lütfen akşam için bir plan yapma ve birlikte vakit geçirelim." Dedi ben ona bir cevap vermeden önce. "Tamam mı sevgilim?"

Onun vakit geçirmekten kastı aramızı düzeltmekti elbette ama ben sadece oturup onunla konuşmak istiyordum. Hatta belkide şu uzun zamandır ertelediğim ayrılık konuşmasını yapmak, ama şu an acelesi vardı ve beni yine geçiştirmesini istemiyordum. Bu yüzden akşam rahatça konuşabileceğimizi düşünüp "tamam" dedim sadece.

Charm | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin