|Kokun
Jeongguk
"Gguk... Gguk..." Sarsılan bedenimle birlikte ona eşlik eden sese dirensem bile minik kedim asla susmamakta kararlıydı. "Gguk uyansana." Küçük mızmız bir çocuk gibi çıkan sinirli sesi her ne kadar tatlı gelse de uyku şu anda benim için ağır basan taraftı. "Sıkıldım ama ben." Tamamen mızmız küçük bir kız çocuğuydu.
"Hei uyumama izin ver." Sesim gecenin karanlığını yarıp geçerken susmasıyla tam pes ettiğini düşünecekken çöken yatakla birlikte bunun sadece bir düşünceden ibaret olduğunu anlamıştım.
"Zaten birkaç saattir uyuyorsun." Demesiyle birlikte kafamı yastığa daha çok gömdüm ve ona aldırmadan uyumaya çalıştım ama sadece çalıştım çünkü Hei'nin kesinlikle pes etmeyen enerjik bir yapısı sahipti ve böyle zamanlarda onun önceden bir kedi olduğu gerçeği ile daha çok yüzleşiyordum. Tüm güm uyuyup gecenin bir yarısı evde koşturan o yaramaz kedilerden birisiydi.
Hadi ama! Kim gecenin bir yarısı sıkıldım diye gelirdi ki?
"Off Gguk!"
"Hei güzelim... Gidip topunla falan oynasana sen." Sonuçta kediler topla oynardı değil mi?
"Artık topumla oynayabilecek patilerim yok ki." Sevimli sesi kulaklarıma dolduğunda kıkırdamamak için kendimi zor tutuyordum. "Artık güzel parmaklarım var." Derken olduğu yere iyice yerleşti ve parmaklarını yaklaştırdığı yüzüme doğru sallamaya başladı.
"O zaman o güzel parmaklarınla oynayabileceğin bir şeyler bulmaya ne dersin?"
"Ne olabilir ki?" Kendi kendine mırıldanan kedim sonunda pes etmiş olacak ki susmuş ve uyumama izin vermişti.
"Buldum!" diye bağırmasıyla pes etmediğini aksine o güzel parmakları ile oynayacak harika(!) bir şey bulduğunu anlamıştım. Küçük elleri uyuyor oluşuma aldırmadan saçlarıma uzanmış ve sanki yeni bir oyuncak bulmuş gibi tutamlarla oynamaya başlamıştı. Kalbim saçlarım arasında dolaşan küçük parmaklarıyla hızlanırken ondan bu kadar etkileniyor olmak canımı sıkıyordu.
"Sen uyanana kadar saçlarınla oynayacağım." O sevinçle bağırırken uykum tamamen dağılmış ve yumuşak dokunuşları altında nefessiz kalmıştım. Dokunuşları hem rahatlatıyor ve az önce kaçırdığı uykumu geri çağırıyordu hem de kalbimin deli gibi çarpmasını ve daha önce hissetmediğim garip hislerle boğuşmamı sağlıyordu. Olduğu yere daha çok yerleşerek bedenini benimkine doğru yaklaştırırken hızla yattığım yerden doğruldum ve saçlarıma daldırdığı elinin havada öylece asılı kalmasına neden oldum.
"Bak uyandım."
"Ama ben saçlarınla oynuyordum." Derken büzdüğü dudakları yutkunmama sebep olurken bakışlarımı kaçırdım ve hızla banyoya koştum ve biraz sakinleşmek adına bekledim. Ancak şimdi sakinleşsem bile Hei'nin kesinlikle durmaya niyeti yoktu ve Dokunuşları ve bedenime yakın olan bedeni yanlış şeyler düşünmeme neden oluyordu.
...
"Çok fazla yıldız var." Odada olanlardan sonra bahçede oturmuş gökyüzünü izliyorduk ve Hei her bir yıldızı hayranlıkla süzüyordu.
"Daha önce hiç bu kadar çok yıldızı bir arada görmedin mi?" Büzdüğü dudaklarıyla başını iki yana sallarken bakışları odamın penceresini buldu ve yüzünde ufak bir tebessüm belirdi.
"Daha önce sadece pencereden bakmıştım." Anladığım kadarıyla geldiği yer de buranın aynısıydı ve yabancılık çekmemesi bundan kaynaklanıyordu.
"O odadan dışarıya hiç çıkmadın mı?" diye sorduğumda başını iki yana sallarken bakışları hala penceredeydi.
"Profesör evden çıkmamın benim için zararlı olduğunu söylerdi."
"Resmen seni eve hapis etmiş.!" Derken sesimin ayarını tutturamamıştım ve bu Hei'yi bir miktar ürkütmüştü.
"Hayır, sadece..." devam edemedi. Belki de o da ne söylemesi gerektiğini bilmiyordu. Bu yüzden ikimizde uzun bir süre sessiz kaldık. Sonunda konuşabildiğimde dudaklarımdan dökülenler sadece "Eğer istersen sana gerçek dünyayı gösterebilirim." Olmuştu.
"Gerçekten mi?" Derken hiç olmadığı kadar heyecanlı görünüyordu. Sesime de yansımasını umduğum bir şefkatle "Gerçekten" dedim.
"Teşekkür ederim... Çok teşekkür ederim Jeongguk." Bana ilk kez ismimle hitap etmesinin şokunu atlatamamışken hızla üzerime atlayıp boynuma sarılan kollarıyla öylece kalakalmıştım.
"Sen harikasın." Gözlerimin içine bakan parlak gözbebekleri ve küçük bir bebekmiş gibi kucağıma yerleşmiş bedeni kalbimin heyecanla atmasına neden olurken onu sıkıca sarmalayıp öpmek istiyordum ama o kadar masum ve savunmasızdı ki bir anlık isteğimle ona bunu yapamazdım. Bu yüzden bizi bu garip durumun içerisinden kurtarabilecek en mantıklı davranışı sergileyerek onu kendimden uzaklaştırmayı denemiş ve konuyu değiştirmiştim..
"Uykun gelmedi mi hala?"
"Belki birazcık." Derken bile kucağıma kıvrılmış, bedenime iyice sokularak sıcaklığımda uyuklamaya çalışıyordu. Bu hallerine gülerken saçları arasına biraz önce düşüncelerimi ele geçirenin aksine masum bir öpücük kondurdum ve kucağımdaki minik kedimle beraber ayağa kalktım.
"Kediciğin uyku vakti gelmiş gibi." Göğsümdeki kafasını birkaç ufak hareketlenmenin ardından olduğu yere sürttü ve gözlerini kapattı.
"Kokunu sevdim." Mırıltısı dudaklarımdaki gülümsemeyi daha belirgin bir hale sokarken çoktan odaya gelmiştik bile. Kollarım arasındaki küçük bebeğimi usulca yatağa yatırdıktan sonra alnına iyi geceler öpücüğü kondurup çıkmayı planlıyorken bileğimi kavraması ile durdum.
"Benimle uyur musun?" Bunun hiç sağlıklı olacağını sanmıyordum.
"Ama Hei..."
"Lütfen... Ben kendimi çok yalnız hissediyorum ve... Biraz da korkuyorum." Bu kesinlikle kötü bir fikirdi yine de ikinci kez düşünmeden yanına uzandım.
"Şimdi uyu bakalım." Gözleri açılmamakta direnirken gülümsedi ve yapmaması gereken bir şey yaparak kollarını bedenime doladı.
"Kokun rahatlatıyor." Boyun girintime gömdüğü başından dolayı sesi boğuk çıkarken söyledikleri kalbimin acımasına neden oldu. Kokusunu sevdiği ben değildim. O sadece onun profesörüne benziyorum diye benimle bu kadar ilgiliydi ve belki de kokularımız da görünüşlerimiz gibi benzerdi.
"Onu özlüyor olmalısın..." bu ona söylediğim bir cümleden çok kendime bazı gerçekleri hatırlatma şeklimdi. O sana ait değil Jeongguk, o başka bir yere ait ve zamanı geldiğinde ait olduğu yere geri dönecek.
"Özlüyorum." Uykuya dalmaya hazırlanan bedeniyle kollarıyla bedenimi biraz daha sarmaladı.
"Kokum..." devam etmeli miydim? Üstelik canımın acıyacağını bile bile... "Kokum sana onu mu hatırlatıyor?" Sessiz kalışları uyuduğunu düşünmeme neden olsa bile boynumda hissettiğim öpücüğü kalbimin teklemesini sağladı.
"Hayır, kokun tamamen benim Gguk'uma ait." Ya da kalbimdeki bu ani değişimin sebebi sözleri de olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Apotelesma メ Jeongguk ✓
Fanfiction"Beni öyle çok sev ki içimde ona ait tek bir his bile kalmasın." Ve duyamayacağını bilsem de içimden devam ettim. 'Tamamen, tüm benliğimle sana ait olayım.' 🥛 #5 jk #20 jeonjungkook #34 bilimkurgu