|Öpsem Geçer Mi?
Jeongguk
Koltuklardan birisine oturmuş sinirle karşımdaki bedene bakarken biran önce defolup gitmesini umuyordum. "Hyung sevgilinin burada olacağını bilmiyordum." SeokJin hyung elindeki kitabın sayfasını çevirirken karşılık verdi. "Öğrenmiş oldun işte. Hem bir sorun mu var?" Elbette bir sorun vardı. Hem de büyük bir sorun.
"Sevgilim ne gibi bir sorun olabilir ki?" yalancı bir kahkaha dudaklarımdan firar ederken umursamadan dikkatimi yanımdaki bedene verdim. MinSeul'u görünce sinirle dolmuş ve miniğimin gergin olabileceğini unutmuştum. Uzanıp parmaklarımı kucağında birleştirdiği ellerine doladım. "Gguk..." sessizce mırıldanmış ve ona bir cevap vermem için beklemeye başlamıştı. "Hmm?" bakışları benimkilerle buluştuğunda titreyen göz bebekleri ne kadar tedirgin olduğunu açıkça belli ediyordu.
Kollarımı iki yana açarken sormuştum. "Gelmek ister misin?" hızla başını sallayıp yerine yerleşirken biraz daha gevşediğini ve bu temasa onun kadar benim de ihtiyacım olduğunu hissedebiliyordum.
"Şimdi anladım." Duymaktan hoşlanmadığım ses tekrar kulaklarımıza dolarken sakin kalabilmek için çaba gösteriyordum. "Oyuncağı ile oynayamayacağı için gelmem Kook'u sinirlendirmiş olmalı."
"Ne saç..." cümlem hyungun kitabını sert bir şekilde kapatışıyla yarıda kesildiğinde korkuyla göğsüme sinen Hei'ye daha sıkı sarıldım. "MinSeul sözlerine dikkat et."
"Ama sevgilim ben ne dedim ki?" Jin hyung elindeki kitapla birlikte ayağa kalkıp oturma odasından çıktığında daha fazla ona katlanmak istememiştim. "Bugün çok yoruldun." Hei'nin yorgun bedenini kucaklayarak odamıza doğru ilerledim. "Teşekkür ederim." Bedenini yavaşça yatağa bıraktıktan sonra gülümseyerek alnını öptüm.
"Güzelce uyuman için sana koca bir bardak süt getireceğim tamam mı tatlı kedim?" gülümseyerek başıyla beni onaylamasının ardından mutfağa yöneldim. Küçük, tatlı kedimi çok fazla bekletmek istemezdim. Az önce yeterince gerilmişti.
"Oyuncağın güzelmiş."
"Onun hakkında düzgün konuş." Sesimi olabildiğince sakin tutmaya çalışıyordum. "Söylediklerimin doğru olduğunu ikimiz de biliyoruz." Elimdeki süt şişesini sinirle tezgâha bırakıp arkamı döndüm. "Senin aksine ben insanlarla oynamıyorum." İfadesi anında değişirken çoktan rolüne bürünmüştü bile.
"Kook, anlamıyorsun." Karşımdaki dolu gözleri ona daha çok acımama neden oluyordu. "Asıl sen anlamıyorsun." Sinirim ses tonuma yansırken anlamasını umuyordum. "Seni seviyorum." Bu kelimeleri benim için hiçbir anlam ifade etmezken biraz daha yaklaştı. Ellerinden birisi yanağıma uzanırken hızla kendimi geri çektim.
"O kız yüzünden mi?" kaşları çatılmış sinirle bakarken alayla konuşmaya başladım. "Cidden mi? Sence sorun bu mu?" söylediklerim onu afallatmış olsa bile çabucak toparlanıp tekrar o eski haline döndü. "O kız aklını karıştırıyor." Tekrar bana yaklaşmaya çalıştı. "Onu değil, beni seviyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Apotelesma メ Jeongguk ✓
Fanfiction"Beni öyle çok sev ki içimde ona ait tek bir his bile kalmasın." Ve duyamayacağını bilsem de içimden devam ettim. 'Tamamen, tüm benliğimle sana ait olayım.' 🥛 #5 jk #20 jeonjungkook #34 bilimkurgu