42.Bölüm

822 89 17
                                    

Jeongguk

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Jeongguk

Her zaman rahat olduğunu düşündüğüm koltuklar şimdi yerimde rahatsızca kıpırdanmama neden oluyordu. Sanki içine gömülmemi sağlayan rahat süngerler gitmiş, geriye sadece sivri yaylar kalmış gibiydi. Bir kez daha olduğum yerde kaymış ve daha rahat olacağını umduğum bir pozisyon almıştım.

"Jeongguk" Jin hyung un keskin sesi sessiz ortamda yankılandığında bileğimdeki renkli iplerle oynamayı bırakmış ve ona dönmüştüm.

"Bu kadar endişelenme." başımla onaylamama rağmen bedenimi aşıp ruhuma kadar işleyen bu duyguya engel olamıyordum. Üstelik kendi acım yetmiyormuş gibi kalbimde bir başka ağırlığı daha taşıyor gibiydim. Bu ağırlık hem biraz hüzne bulanmış hem de umutla harmanlamış gibiydi ve ben kalbimde yer edinen bu anlamsız mutluluktan hiç hoşlanmamıştım.

Aradan geçen yirmibeş dakikanın ardından gelmelerini beklediğim bedenler kapı girişinde belirdiklerinde oturduğum yerde daha dik bir konum almış ve istemsizce nefesimi tutmuştum.

"Merhaba Bay..." Jin hyung ortamı yumuşatmak ve kibar bir ev sahibi olduğunu göstermek için kalktığında karşısındaki adama nasıl hitap edeceğini bilememiş ve susmuştu.

"Jeon..." diye mırıldanan adam zoraki olduğu belli olan bir kibarlıkla konuşmasına başladığında şimdiden onu sevemeyeceğimi anlamıştım. "Adım Jeon Jungkook." bakışları yanında gülen gözleriyle onu izleyen Hei'yi bulduktan sonra daha emin bir sesle "Bana istediğiniz gibi seslenebilirsiniz." demişti. Sanki bir anda değişmiş ve dünyanın en kibar insanı olmaya karar vermiş gibiydi.

"Sizinle tanışabilmek ne hoş, Hei sizden oldukça bahsetti." duyduklarıyla birlikte dudakları gerilmiş, yanaklarında küçük çukurlar meydana gelmişti. Benim aksime iki ön dişi ortaya çıkacak kadar gülümsemiyordu ancak gözleri, onlar tam olarak benimkiler gibi mutlulukla parıldıyordu. Tam o anda kalbimde tuhaf bir sızı hissettim. Bu her zaman alışık olduğum hislerden biraz daha farklı ve oldukça yabancıydı.

"Yokluğumda Hei ile ilgilendiğiniz için teşekkürler." Başını saygıyla eğmiş, bir nevi hyunguma olan saygısını, belki de sadece Hei'yi koruduğumuz için olan minnetini belli etmişti.

"Hei..." diye mırıldandım. Artık farkıma varmasını ve o adamın yanından ayrılarak her zamanki gibi kollarım arasına girmesini istiyordum. Bir kez daha dudaklarımı aralamış, çaresizce beni duymasını umarak seslenecekken gülen gözleri bana dönmüş ve kocaman gülümsemesi eşliğinde "Gguk!" diye bağırarak boynuma atlamıştı.

"Bak profesör sonunda döndü." Başımla onayladım. Boynuma sarılan kollarına rağmen kendimde konuşabilecek gücü bulamıyordum. Derince yutkundum ve ellerimden birisi saçlarındaki yerini alırken kalbimde beliren ağırlıkla birlikte bakışlarım hala aynı yerinde dikilmeye devam eden adama kaydı. Şimdi o da şaşkın bakışlarla beni izliyordu.

"Sen..." diye mırıldandı ancak devam etmedi. Sanki birisinin onu tasdiklemesini bekler gibi bir hali vardı. Ya da sadece emin olmak istiyordu. "Sen gerçekten varsın." Kaşlarım çatılmış bir şekilde bana doğru attığı adımı izlerken kollarım arasındaki Hei'yi daha çok sarmaladım. Varlığını daha yakından hissetmeye ihtiyacım vardı.

Hei 'nin etrafındaki kollarım sıkılaşırken varlığından rahatsız olduğum adam birkaç adım daha atmış ve hemen önümde durmuştu.

"Gerçeksin." Sesindeki şaşkınlık ondan daha çok nefret etmeme neden olurken kaşlarımı mümkünmüş gibi biraz daha çattım ve aynı olan ses tonlarımızla konuştum.

"Gerçeğim..." Ve sesimdeki öfkeye engel olamayarak devem ettim. "...En az senin kadar gerçeğim." Jungkook'un yüzündeki gülümseme bir anlık sekteye uğrasa da hemen toparlanmış ve üzerimdeki bakışlarını SeokJin hyunga çevirmişti. Emin olmak istiyordu.

"İnanamıyorum, başarmışım." ve öncekinden daha büyük bir gülümseme eşliğinde bağırdığında ondan daha fazla ne kadar nefret edebileceğimi düşünmeye başladım çünkü bunun bir sonu yok gibiydi.

...

"Ne yani tüm bunlar senin, saçma merakın yüzünden mi başımıza geldi?" Bize anlattığı hikayenin ardından bir türlü dinmeyen öfkemle beraber bağırarak ayağa kalktım.

"Jeongguk, sakin ol."

"Hyung, ne dediğini duymadın mı ?" inanamaz bir şekilde bakışlarımı Jin hyunga çevirdiğimde ne bekliyordum bilmiyorum ancak kesinlikle bu kadar sakin karşılamasını değildi.

"Otur da Jungkook da devam edebilsin." Sonra üzerimdeki bakışları o adama yönelmiş ve "Henüz anlatacakları bitmemiş gibi." diyerek sözlerine devam etmişti. Ancak hikayenin kalan kısmı beni daha da sinirlendirecek cinstendi. Öfke, kırgınlık, korku ve daha birçok duyguyu aynı anda hissediyor, olaylara ne tepki vereceğimi kestiremiyordum.

"Geçit, deney sonucunda değiştirilen genlerini etkilemiş olmalı." diyerek bakışlarını Hei'nin üzerinde gezdirdiğinde bir anlığına nefesimin kesildiğini hissettim.
Tüm bu olanları anlatırken o kadar rahattı ki kendimi daha fazla tutamamıştım.

"Varsayımlar üzerine mi konuşacaksınız?" ses tonum soru sormaktan çok daha öte onu yargılar gibiydi ancak durmadım.

"Bilim insanı olduğunuzu sanıyordum." Kaşları çatılmış, benim gibi daha dik bir konum almıştı.

"Açık olun." sesi soğuktu.

"Diyorum ki dakikalardır olması muhtemel senaryolardan bahsediyorsunuz. Tüm bu olanlardan sonra sorumluluk almalı ve bazı şeylerde açık olmalısınız." 'açık' kelimesini az önce bana yaptığı gibi vurgulamış ve derin bir nefesin ardından, devam etmiştim. "Sizin için sonuç ya 1 'dir ya da 0. Bu yüzden varsayımlarda bulunmayı bırakın." dudakları kıvrılmış ve duruşu daha rahat bir hal aldıktan sonra gözlerini benimkilere dikmişti.

"Ne o, yoksa siz 0 ve 1 arasında sıkışıp kalan şu duygusal sanatçılardan mısınız?" söyledikleri daha çok kaşlarımı çatmama neden olurken oturduğu yerden kalkmış ve birkaç adımda karşıma gelmişti. Şimdi tam karşılıklı duruyorduk. Onun benimkilere göre kısa olan saçları ile farklı tarzdaki kıyafetler olmasa aynada kendime bakıyormuşum hissiyatı veriyordu.

"Eğer böyle birisi olduğunu bilseydim." dedi. işaret parmağı usulca omzumu dürtüyordu.

"Asla seni bulmak istemezdim." 

...
Gguk'a da bunu demezsin be Jeon.

Bir sonraki bölüm biraz daha eğlenceli bir şeyler olacak.
...

Apotelesma メ Jeongguk  ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin