Sonun Başlangıcı

19.1K 494 35
                                    

"Sence de çok güzel değil mi, şu sesi dinlesene, burada saatlerce oturup bunu dinleyebilirim." dedim büyülenmiş bir edayla dalgaların kayalara vururken çıkardığı sesi dinleyerek.

Kocaman bir gökyüzü, buna güzellik katan yıldızlar, ve bu sahnede bizi yalnız bırakmayan ay. Huzur dedikleri şey bu olmalıydı. Anı yaşarken huzur bulduğumuz sayılı zamanlardandı.

"Haklısın gerçekten güzel, ama biraz daha burada duracak olursak bu manzaraya benim donmuş bedenim de eklenecek ve emin ol o zaman pek huzurlu olmayacağım Gece. Hadi, gitmemiz gerek."

Hayal kırıklığımı hissettirecek şekilde oflayarak oturduğum yerden kalktım ve manzaraya son bir bakış attıktan sonra erkek olsa kesin evlenirdim ulan dediğim dostumun arkasından yürümeye başladım.

Duru. Bu dünyada sahip olabileceğim en iyi dosttu. Onunla çok küçükken tanışmıştık ve o zamandan beri de arkadaştık. Aynı ilkokul, aynı sınıf. Her zaman birbirimizin yanında olmuştuk. Derler ya, birlikte ağlamak, birlikte gülmek, bir şeyi en başta ona anlatmak, bakışlarınla anlaşmak. İşte bizim arkadaşlığımızda öyleydi. Duru yetiyordu bana, gerektiğinde annem gerektiğinde 5 yaşındaki kardeşim oluveriyordu. Hani bazı arkadaşlıklar vardır, çok iyidir.

Ancak büyüdükçe insanlar değişir. Yeni insanlarla tanışırlar ve puf. Çok küçük şeylerdir belki yaşanılan olaylar, ama araya bir soğukluk girer sonuçta. Yavaş yavaş olur bu ve bir de bakmışsın ki gitmiş. Artık o senin çok seviyorum dediğin, birlikte saçmaladığın insan değildir sanki. Artık o yabancılaşmıştır sana, samimiyet gitmiştir bir kere. Bir süre sonra da sizi bir arada tutan tek şey arkadaş olmak için arkadaş olmaktır. Duygularla değil, alıştığınız bir şey olduğu için. Ama kesinlikle eskisi gibi değildir. İşte Duru ve ben hiç böyle olmadık. Evet onca şeyi öyle olmadığımızı söylemek için anlatmıştım.

O kadar çok gördüm, şahit oldum ki böyle arkadaşlıkların yıkılışına. Duru benim için bir hediyeydi sanki. Birbirimize bu kadar çok bağlıyken dolaylı olarak ailelerimiz de yakındı. Bu da arkadaşlığımızı bizim için daha değerli kılıyordu tabi ki. Duru güzel bir kızdı, kahverengi tonlarında saçları ve bal rengi gözleri vardı.
Bana kıyasla biraz daha uzundu, benden 5 ay kadar önce doğmuştu ve bu yüzden bana ablalık tasladığı bile oluyordu. Yumuşak kum tanelerinin üzerinde onun arkasından yürürken bunları düşünüyordum. Rüzgar çok fazla olmasa da kısa kollu bir tişörtle gezen bir kızı üşütecek kadar esiyordu. Son bir kez denize veda edip birlikte ailelerimizin yanına doğru yürümeye başladık. İki aile birlikte tatile gelmiştik, bu gece tatilimiz sona eriyordu ve biz son bir veda etmek için sahile gitmiştik.

*

"Gel buraya aptal." Sallana sallana yürüyerek kendimi Duru'nun kollarına attım. Evet belki ikimizde aynı şehire, hatta aynı mahalleye gidiyorduk ama ben gece yolculuklarını hiç sevmiyordum. Karanlık güzeldi, ama araba kullanmak için değil her ne kadar ben kullanmayacak olsam da. Korkuyordum işte. Sevmediğim bir histi. Keşke gerçek olmasaydı dediğim bir his.

"Hadi yürü arabaya, hiçbir şey olmayacak merak etme boşa stres yapıyorsun Gece. Sanki hayatında ilk defa yolculuk yapacakmış gibi mızmızlanma hadi." dedi gülümseyerek. Haklı olduğunu düşünerek arabamıza doğru ilerledim. Son bir kez arkamı dönüp ona baktım ve birbirimize gülümsedik. Nerden bilebilirdim ki bunun onu gülümserken son görüşüm olacağını?


KÆRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin