"Dostum, izin ver de ben yapayım." Dedi Tony, Steve'e.
"Ben hallederim." Dedi ve kızı kucağına aldı Steve Rogers.
"Seni korkutmak istemem ama cehennemden fırlamış gibi görünüyorsun."
Steve kaşlarını çattı. Tony adamın duraksamasından yararlanarak kucağındaki kızı kendi kucağına aldı. "Git ve duş al. Sonra da güzelce dinlen. Berbat görünüyorsun. Merak etme. O artık güvende."
Steve'e güven veren bir bakış attıktan sonra kucağındaki Angela ile birlikte Bruce'un arkasından ilerledi. Steve şaşkınca bakakaldı. Clint Barton onun yanına gelip konuştu. "O haklı Yüzbaşı, dinlenmen gerekiyor." Omzuna dostça vurup herkes gibi odasına gitti.
Tony de kucağındaki bu minik kız için oldukça endişeleniyordu. Ona karşı içinde tanımlayamadığı bir sıcaklık hissediyordu. Kafasını iki yana salladı ve yürümeye devam etti. Onun için hazırlattıkları odaya geldi. Kapıyı parmak iziyle açtı. Kızı yatağa yatırıp yüzüne baktı. Gülümsedi.
"Hoş geldin ufaklık."
Salonda Steve ve Natasha dışında kimse kalmamıştı. İkisi de çok dalgındı. Kocaman odanın içinde birbirlerini fark edemeyecek kadar hem de.
Steve yavaşça koltuğa oturdu. Sıkıntıyla derin bir nefes çekti ciğerlerine. İyi düşünmeye çalıştı. Güzel gözlü kız uyanacaktı ve Steve'e kocaman gülümseyecekti. Steve hayalinde beliren görüntüye tebessüm etti.
Steve kulağına gelen ağlama sesini yeni fark etmişti. Gözü ilerideki duvarın dibinde yerde oturan Natasha'ya kaydı. Kızıl kadın ayaklarını kendine çekmiş, kollarını da bacaklarına sarmış ağlıyordu. Kaşları çatıldı, yerinden kalktı ve kızıl arkadaşının yanına gidip önünde diz çöktü.
"Nat?" Dedi ve kollarını tuttu. "İyi misin?" Natasha kafasını kaldırıp ağlamaktan kızarmış gözlerini Steve'e çevirdi ve ona sarıldı. "Steve." Diye fısıldadı. "Ona bir şey olmayacak değil mi?"
Kollarını arkadaşının beline sardı. Angela'dan bahsettiğini anlamıştı. Şaşkınlığını gizlemeye çalıştı. "O iyileşecek Nat. Çok inatçı biri. Koskoca adamlara nasıl kafa tuttuğunu görseydin bunu sormazdın bile." Steve sözlerini söyledikten sonra sustu. Daha fazla ne diyeceğini bilmiyordu çünkü.
"Steve yalvarırım ona bir şey olmasın."
"Olmayacak Nat. Olmayacak. Savaşacak." İçinden umarım diye geçirdi. Umarım haklıyımdır diye düşündü. Geri çekildi ve ağlayan kadının göz yaşlarıyla süslenmiş yüzüne baktı. "Niye ağlıyorsun?"
"Sorma Steve. Sana yalan söylemek istemiyorum." Dedi ve yerden kalktı Natasha. Steve de yerden kalkıp kadına baktı. "Onu tanıyor muydun?"
Natasha gelen soru karşısında ne yapacağını bilemedi. "Sorma dedim." Diye çıkıştı. Arkasında soru dolu gözlerle bakan Yüzbaşı'yı umursamadan hızla salonda çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐒𝐓𝐄𝐋𝐋𝐀𝐑 • 𝐒𝐭𝐞𝐯𝐞 𝐑𝐨𝐠𝐞𝐫𝐬
FanfictionGerçeklik. Sizler için bilimden ibaret. Düşüncelerden, fikirlerden, inançlardan... Belli bir sınır dahilinde çizili bir şartlı öğrenilmişlik. Benim içinse hayal gücümün uçsuz bucaksız denizlerinden, aklıma gelebilecek en uçuk fikirden, isteklerimden...