"Angela iyi misin?" Diye bağırdı Bruce. Sesi kulaklarıma uğultu olarak ulaşıyordu. Bulanıklaşan görüşümü düzeltmek için gözlerimi kırpıştırdım. Dişlerimi birbirine bastırdım ve kafamı salladım.
"Bruce durdur şunu!" Diyen Steve'le kafamı iki yana salladım ve yerdeki çimleri acımı dindirmek için sıktım. "Hayır Bruce devam et! Dayanabilirim!" Diye bağırdım. Vücuduma yayılan acı dalgasıyla dudaklarımdan acı bir çığlık kaçtı.
"Kapat şunu!" Yüzbaşı'nın bağırışıyla vücudumdaki acı dinerken nefesimi titrekçe dışarı üfledim. İşe yaramıyordu. Sırtımda bir el hissettim. Başımı hafifçe kaldırıp kim olduğuna baktım. Bana korkuyla bakan yeşil gözlerin sahibi Natasha Romanoff'tan başkası değildi. Benim gibi yere çökmüştü. Sırtımı sıvazlıyordu.
"Nat. Sen de bunun bir mucize olduğunu düşünüyor musun?" Dedim ona bakarak. Gülümseyip terle yüzüme yapışan saçlarımı kulağımın arkasına itti. Aynı zamanda kafasını iki yana salladı.
"Başka bir açıklaması yok." Dedim hala yavaşlamayan nefes alışverişlerimle. Bir haftadır içimdeki gücü açığa çıkarmak için denemediğimiz yöntem kalmamıştı. En sonunda suni sancıyı denemiştik ama bana acı vermekten başka bir işe yaramıyordu. Sanki bir defalığına olmuş gibi hissediyordum. Tanrı'nın bizi oradan kurtarmak için tek seferliğine bağışladığı bir hediye gibiydi güçlerim.
Kendimi tutmayı bırakıp çimlere sırt üstü uzandım. Gökyüzündeki yıldızlara bakıp iç çektim. Çok güzellerdi.
"Endişelenme bir yolunu bulacağız. Seni gücünü kullanırken görmek için sabırsızlanıyorum. Steve'in anlattığına göre bir Tanrıça'yı andırıyormuşsun." Dediğinde kafamı ona çevirip gülümsedim.
"Öyle mi söyledi?" Bana kocaman gülümsedi. "Bu benim yorumumdu ona göre bir yıldız gibi parlıyormuşsun."
"Tanrıça'yı tercih ederim." Deyip ona göz kırptım. O da yanıma uzandı.
"Acaba kendimi kulenin tepesinden atsam güçlerim ortaya çıkar mı?" Söylediğim Nat'i güldürürken ben de gülümsedim. "Denesem mi?"
"Dünya Avenger'ını kazanmadan kaybetsin mi istiyorsun?"
"Sadece bir öneriydi."
"Angela." Dedi ve görüş alanıma girdi Steve. Yıldızların arasında gördüğüm yüzü manzaramı güzelleştirmişti. "İyi misin?"
Elini bana uzattığında elini kavradım ve beni ayağa kaldırmasına izin verdim. Ayağa kalktığımda yüzlerimiz arasında çok az bir mesafe kalmıştı. Natasha'nın uyarı öksürüğüyle ikimiz de birer adım geri çekildik. Nat yanımızdan uzaklaşırken Yüzbaşı sorusunu tekrarladı.
"İyi misin?"
"Sana iyi misin sorusunu yasaklıyorum." Dediğimde dudakları yukarı doğru kıvrıldı. "Pekala. Nasıl hissediyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐒𝐓𝐄𝐋𝐋𝐀𝐑 • 𝐒𝐭𝐞𝐯𝐞 𝐑𝐨𝐠𝐞𝐫𝐬
FanfictionGerçeklik. Sizler için bilimden ibaret. Düşüncelerden, fikirlerden, inançlardan... Belli bir sınır dahilinde çizili bir şartlı öğrenilmişlik. Benim içinse hayal gücümün uçsuz bucaksız denizlerinden, aklıma gelebilecek en uçuk fikirden, isteklerimden...