| 35. Bölüm |

2.7K 163 137
                                    

" Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı yine aynı şekilde fakat her şeyden habersiz yaşayıp gidecektim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

" Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı yine aynı şekilde fakat her şeyden habersiz yaşayıp gidecektim. Sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, benim de bir ruhum olduğunu öğrettin. "

Sabahattin Ali

••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

"Gördüğüm en güzel gelinsin Angela." Dediğinde Carol aynada kendimi izliyordum. Gülümsedim. Bir gün içinde içime bu kadar sinen bir gelinliği bulduğum için mutluydum.

"Benim de." Dedi Wanda. "Ama benden sonra."

"Ben seni de dahil ettim." Dedi gülerek Carol. Sonra da Wanda ile gülünç bir tartışmaya giriştiler.

Ama bana hiç yardımcı olmuyorlardı, zira birazdan heyecandan bayılacaktım. Sevdiğim adamla hayatımı birleştirmek... Düşüncesi bile mutlulukla sarhoş olmama yetiyordu.

Elimle gelinliğime dokundum. Ellerim direkt olarak karnımı buldu. Dudaklarımdan nefesimi titrek bir şekilde üfledim. Sabahtan beri Steve'i görememiştim. Kim bilir ne kadar yakışıklı olmuştu? Hayal bile edemiyordum doğrusu.

Babam her ne kadar soy adını kullansa da düğün mekanı bulamamıştık. Aslında ayrıcalık kullanıp düğünümüzü araya sıkıştırabileceliğini söylemişti ama ne Steve ne de ben buna izin vermemiştik. Bizim plansızlığımız yüzünden kimsenin hayallerinin suya düşmesini istememiştik. Açıkçası ben pek üzerinde de durmamıştım bu durumun çünkü Steve'le o yeminleri etmek benim için yeterliydi. İsterse onunla bir metrobüste bile evlenebilirdim. O olsun yetiyordu.

Düğün bizim evin bahçesinde, göl kıyısında, ağaçların altında olacaktı. Süsleme işiyle bizzat ben ilgilenmiştim. Her şey çok ama çok güzel olmuştu.

Biz bize olacaktık. Avengers ekibi, Lucy ve ailesi ve üç beş tanıdık daha. Beklemek şu dakikada bana eziyet gibi geliyordu. Bir an önce evlenelim istiyordum.

Sonrasında da balayına çıkacaktık. Tek bir yere gitmek istemiyorduk, rüzgarın bizi attığı yere gidecektik. Rotamız belli değildi, canımız nereye isterse oraya gidecektik ama ikimizin de hemfikir olduğu bir konu vardı. Dünyayı dolaşmak istiyorduk. En azından karnım büyüyünceye kadar. Bu da bize yaklaşık dört ya da beş aylık bir süre veriyordu.

Ardından da Brooklyn'e gidecektik. Steve orada doğmuş, orada büyümüştü ve dile getirmese de orada yaşamak istediğini biliyordum. Ona bunu teklif ettiğimde gerçekten mutlu olmuştu. Onun anılarına saygım vardı ve ben onu mutlu görmeyi seviyordum. Daha bir ev almamıştık, zaten bunun için acele etmemize de gerek yoktu çünkü en az dört aylığına zaten eve yerleşemeyecektik.

Bu detaylarla sonra ilgilenmeyi seçmiştik, şimdi ikimiz de bu anın tadını çıkarmak istiyorduk. Yani üçümüz. Sarah'ı unutmamam gerekiyordu. İyi bir anne olmalıydım sonuçta, artık üç kişi olduğumuz gerçeğini kabul etmeliydim.

𝐒𝐓𝐄𝐋𝐋𝐀𝐑 • 𝐒𝐭𝐞𝐯𝐞 𝐑𝐨𝐠𝐞𝐫𝐬 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin