"Anne..." Dedim ve kollarımı beline daha sıkı doladım. "Beni bir daha bırakma olur mu?"
"Bırakmam." Dedi ve geri çekilerek yüzümü ellerinin arasına aldı. "Asla bırakmam."
"Söz mü?"
"Söz meleğim." Dedi ve bana gülümsedi. Ben de ona gülümsedim. Sadece şimdilik tüm kızgınlıklarımı, tüm kırgınlıklarımı sonraya saklamaya ve bu yaşadığım mucizevi anın tadını çıkarmaya karar verdim. Annem yanımdaydı, senelerce özlemini çektiğim kadın bana sarılıyordu. Bu anın tadını çıkarmalıydım. Yılların benden aldıklarına bir yenisini eklemeye niyetim yoktu.
"Seni seviyorum Angela." Gülüşüm iyice büyürken ona tekrar sarıldım. Sarılışıma anında karşılık verdi. İçim huzurla doldu. Hayatım boyunca özlediğim kadın buradaydı ve bana sarılıyordu. "Her şeyi telafi edeceğim. Yanında olamadığım her an için üzgünüm. Anne kız olarak yapamadığımız her şeyi yapacağız." Kafamı salladım ve kollarının arasından çıktım. Gözyaşlarımı sildi. Güldüm.
"Natasha Romanoff'un annem olduğuna inanamıyorum." Gülümsedi. Gözlerimi güzel gülüşünden çekip Thor'a baktım. Bu koca adam asla ağlamadığını söylüyordu değil mi?
Önüme dönüp anneme baktım. Şu an çok mutlu hissediyordum. Aklımı kurcalayan soruyu hiç düşünmeden ona sordum.
"Benim babam kim?"
Sertçe yutkundu. "Bunu şimdi konuşmasak iyi olur Angela."
"Anne. Lütfen." Dedim tek tek. "Hayatımda daha fazla sır olsun istemiyorum. Sadece beni daha senin karnındayken istemeyen o adamı merak ediyorum? Beni neden sevmediğini merak ediyorum."
Gözlerini sıkı sıkı kapattı.
"Tony..." Dedi ve gözlerini açtı. Hemen arkamızda ayakta duran Tony'e bakıyordu. Kaşlarım çatıldı. Kalbim yerinden fırlayacak gibi atmaya başladı. "Tony Stark."
Herkes şaşkınlıkla bağırırken ben de öylece yerimde kalakaldım. Bu nasıl mümkün olabilirdi?
"Nat." Dedi sakin sesiyle Tony. "Saçmalamaz mısın?" Bu kadardı işte. Yine aynını yapıyordu. Yine istemiyordu. Yine kaçıyordu. Arkamı dönüp gözlerinin içine baktım. O da bana bakıyordu. Gözlerini üzerimde dolandırdıktan sonra arkamdaki kadına çevirdi.
"Seninle benim şirketimde tanıştık. Senin çocuğun olamaz, ayrıca öyle olsa bile onun şu an 12 yaşında falan olması gerekiyor." Tekrar bana kısa bir bakış attı. Bakışlarımı ondan çekip anneme çevirdim.
Lanet olsun ki sonuna kadar haklıydı.
"Seninle senin şirketinde değil Rusya'da tanıştık, 1998'de Red Room merkezinde. Sen babasına kendini ispatlamaya çalışan zengin bir çocuktun. Bu kadar büyük bir işi bağlarsan babanın seni seveceğini düşünüyordun. Senden hoşlanmıştım, sen de benden. Seninle çok zaman geçirmeye başlamıştık ve sonunda hamile kaldım Tony. O zamanlar hamile kalabiliyordum. Sana bunu söylediğimde babanın senden nefret edeceğini düşündün ve kendi kızından vazgeçtin. Bizi yalnız bıraktın Tony!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐒𝐓𝐄𝐋𝐋𝐀𝐑 • 𝐒𝐭𝐞𝐯𝐞 𝐑𝐨𝐠𝐞𝐫𝐬
FanfictionGerçeklik. Sizler için bilimden ibaret. Düşüncelerden, fikirlerden, inançlardan... Belli bir sınır dahilinde çizili bir şartlı öğrenilmişlik. Benim içinse hayal gücümün uçsuz bucaksız denizlerinden, aklıma gelebilecek en uçuk fikirden, isteklerimden...