Eve geldiğimde annemle ve babamla yemeğimizi yedik. Babam ve annem salona geçtiğinde bende tabakları mutfağa götürüyordum. Bir şekilde bu işlerden yırtıp odama çıkmam gerekiyordu. Çünkü çok yorulmuştum. Uyumam gerekiyordu . Dinlenmem gerekiyordu. Ben masayı topladıktan sonra yavaşca ses çıkarmadan merdivenlere yöneldim. Babam "eylül"diye seslendiğinde mecburen ona dönmek zorunda kaldım. Of eylül yakalanmasan olmuyordu dimi. "Efendim"dediğimde "gel otur bakalım"dedi. Bıkkınlıkla onların yanına ilerleyip koltuğa oturdum. "Ee nasıl gidiyor piknik hazırlıkları?"diye sorduğunda "iyi gidiyor yani iyi gidiyordur baba"dedim. O başını sallayarak "tamam o zaman hadi çık bakalım odana "dediğinde onlara gülümseyerek ayağa kalktım. Odama çıkarken telefonum çalmaya başladı. Ya yorgunum diyorum anlamıyor musunuz kardeşim . Cebimdeki telefonu çıkarıp kim olduğuna bakmadan açıp kulağıma dayadım. Bir yandan da odama girip yatağıma oturdum.
Ne var?
Eylül hadi hemen bize gel.
Azranın sesini duyduğumda sevindim ama bir yandan beni evine çağırmasına üzüldüm.
Niye noldu ya gelmesem ben çok yorgunum.
Eylül çabuk geliyorsun yarın piknik var yemekleri yapmamız gerekiyor hadi.
Ya ben kendim yapcak olsam size niye ' ne yapıcaksınız' diye sordum acaba ?
Beraber yapıcaz hadi çabuk bekliyorum.
Yorgunum diyorum lan anlamıyor musunuz?
Yarın piknik var diyorum anlamıyor musun?
Ee piknik varsa iyi bir uykuyada ihtiyacımız var hadi iyi geceler .
Eylül çabuk geliyorsun
Azra bağırdığında kulaklarım için çok geçti. Kulağım gitti ya . Telefonu kapatıp daha fazla kızdırmamak için hemen hazırlanmaya başladım . Yorgunluktan gözlerim kapanıyordu ama yinede ayaktaydım. Telefonumu ve çantamı aldıktan sonra aşağıya indim. Annem ve babam hâla salondaydı. Annem beni görünce "nereye gidiyorsun eylül?"diye sordu. Onlara yorgun gözlerle bakıp"azraya gidiyorum. Belki orda kalırım ben haberiniz olsun"dedim. Annem başını olumluca sallayıp"tamam kızım"dedi. Onlara son bir bakış atarak kapıya doğru ilerledim. Dışarıda hafif rüzgar esiyordu. Önüme gelen saçlarımı elimle kulağımın arkasına koydum.
Zorlukla arabaya binebilmiştim. Arabayı hızlıca azranın evine doğru sürmeye başladım. Evinin önüne geldiğimde arabayı kapının kenarına park ettim. Hemen çantamı ve telefonumu alıp aşağıya indim. Rüzgar hala dinmemişti. Kapıyı çaldığımda hemen açıldı. Karşımda duran kayrayla bi an şaşırdım. Kayranın uzattığı elini sıkıp "senide mi zorla yemek yapmaya çağırdı?"dedim. Gülerek "aynen öyle oldu biraz"dediğinde arkadan azranın sesi yükseldi. "Duyuyorum kayra seni"dediğinde kayra da azraya bağırdı" ama öyle kızıl"dediğinde gülerek içeriye geçtim. Hemen kendimi koltuğa atıp iyice yayıldım. Azra ve hayal içeri elinde malzemelerle geldi. Azra bana bakıp gülmeye başladı. "İşte böyle gelirsin eylül hanım"dediğinde ona bıkkın bakışlar atmaya başladım." Azra yorgunum diyorum anlamıyor musun ben olmadan da yapılırdı yemek"dedim. Hayal gülerek yanıma geldi. "Bana salatada yardım edeceksin hadi"dediğinde alayla ona baktım. "Kanka salata yapmasını bilmiyorsun anladık da salatanın şimdi yapılırsa sabaha kadar ne olacağını da bilmiyor musun be "dedim. Azra "bir şey olmaz hem ayretten kurabiyede yapıcaksınız" dediğinde ofladım. Kayra gülerek yanıma gelip oturdu. "Sen yine iyisin ben sarma sarmasına yardım edeceğim. Ya ben sarma sarmasını bilmem ki mideye götürmesini bilirim sadece" dediğinde gülerek onun çakması için elimi uzattım. O uzattığım eli hızlıca eliyle çaktı. Elim acıdığında onu diğer elimle ittirip "ayı öyle çakılır mı ?"dedim. O ise sırıtmaya başladı. Önüme dönüp hayale baktığımda umutla bana bakıyordu. Aniden aklıma gelen fikirle gülümseyip telefonumu çıkardım ve onu sevindirecek birini aramaya başladım. Azra ve hayal yanıma oturup merakla beni izlemeye başladılar. Kayrada öylece bize bakıyordu. Tabiki de borayı aramıştım. Açtığında sevinçle konuşmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRETTEN DOĞAN AŞK
Jugendliteratur... "İnsan hiç ölesiye nefret duyduğu birine aşık olabilir mi?" -"OLABİLİYORMUŞ." ...