Öğretmenler odasına geldiğimizde bütün nefret ettiğim hocaların bakışları anında bize döndü. Bakın bakın film çekeceğiz şimdi . Edebiyat hocası koltuğa oturduğunda bizde yanındaki boş yerlere geçip oturduk. Sessiz sessiz birbirimize bakınırken ne anlatacağım diye kendimi sorguluyordum şuan. Hakikaten ben ne anlatıcaktım?
Biri kurtarsın beni lütfen. Ben ne okuduğumu unutmuştum çoktan tabi bu alinin beni kendisine aşık etmesinden dolayıdı. Akıl filan bırakıyordu insanda. Aşk yokken oh ne güzel gülüp geçiyorduk. Ama insan aşık olunca herşey o kadar farklı geliyor ki gözüne.
"Kim başlamak ister?"
Aynı anda aliyle bakışlarımız bir birini buldu . Galiba o hiç okumamıştı ya da öylesine okuyup geçmişti ve hiç birisi aklında kalmamıştı. Onu da kurtarmak bana düşüyordu. Ama beni kim kurtaracaktı?
"Hadi çocuklar kim başlayacak?"
Sessizliğimizi korurken kapıdan giren uzun boylu bir kızla derin bir oh çektim.
İNŞALLAH BİZE GELİYORDUR.
İNŞALLAH BİZE GELİYORDUR.
İNŞALLAH BİZE GELİYORDURVe bize geldi. Hayat yüzümüze güler oldun umarım daha sonra bunların acısını çıkartmazsın.
Elindeki kitabı hocaya uzatıp "hocam bir soruda yardımcı olur musunuz?" diye sordu.
Olur olur merak etme sen.
Hoca olumluca başını sallarken ortaya ben karıştım.
"Hocam sizin işiniz var biz kalkalım daha sonra anlatırız."
"Tamam gidebilirsiniz."
Ben ayağa kalkarken alide gülümseyerek hemen kalktı. Beraber öğretmenler odasından çıkıp kapıyı kapattık. Koridorda beraber sınıfa doğru boş boş sallana sallana yürüyorduk.
Yürürken ellerimizin birbirine değmesi ve heyecanlanmam dışında bir sıkıntı yoktu. Ali sıkıntıyla nefes alıp verirken ona gülümsemekle yetindim. Sınıfa girdiğimizde bizimkilerle karşılaştık. Masaları birleştirmiş yan yana dizilmiş sohbet ediyorlardı bir yandan da abur cubur tüketiyorlardı. Gülerek yanlarına koştum. Çekirdekten bir avuç alırken ali de bana yetişmiş kolayı pet bardağına dolduruyordu.
Kayra çekirdeğin kabuğunu masaya bırakırken sinsice sırıttı.
"Ee halletiniz mi işlerinizi?" diye sorduğunda hafifçe öksürdüm. Azra sırtıma sertçe geçirirken sinirle ona döndüm.
"Sevdiğin Kayra ile birlikte beni öldürmeye gareziniz var herhalde?"
Ne dedim lan az önce.
Azra şok olmuş bir şekilde bana bakarken elimde ki çekirdekleri geri yerine koydum. Alinin uzattığı suyu alıp hemen içtim. Bana noluyordu böyle Allah 'ım? Pot kırmak da böylesi görülmedi.
Kayra yeni kendine gelmiş olacak ki şaşkın bir şekilde tek bir sözcük çıkartabildi dudaklarının arasından.
"Ha?"
Hayal ortamı yumuşatmak için ortaya atıldı birden.
"Sevdiğin derken arkadaş anlamında hani biz birimizi seviyoruz ya arkadaş olarak o da öyle şey yaptı neyse anlamışsındır umarım anladın dimi?"
"Anlamadım ama anlamış gibi yapayım geçeyim" dedi.
Bende anlamadım sıkıntı yok.
Kayra tuhaf bakışlarını azranın üstünden ayırmazken sol tarafımda oturan yankı başını sağımda ki azraya doğru uzatıp kulağına sessizce fısıldadı.
"Boku yedin kardeşim hayırlısı."
Sırıtarak geri çekilirken azra gülümseyerek karşılık verdi. "Eve gittiğimizde hatırlatırım bu sözünü yakışıklı kardeşim benim."
Alttan alttan ufak bir tehdit ti bu. Yakışıklı kardeşim demek eşittir o halinden eser kalmayacak demekti azra için. Tekrar eski sakin halimize dönerken teneffüsün sesiyle bu güzel ortamımız bozuldu.
•
Uzun bir aradan sonra tekrar sizinleyim :) . Umarım beğenirsiniz bu bölümü. Galiba çok kısa oldu ama bugünlük bu kadar artık idare edelim. Sizi seviyorum canlar 🌼💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRETTEN DOĞAN AŞK
Teen Fiction... "İnsan hiç ölesiye nefret duyduğu birine aşık olabilir mi?" -"OLABİLİYORMUŞ." ...