◾3◾

56 6 0
                                    

Sabah her zaman kalktığım saatin bir saat öncesinde kalkarak hazırlanmıştım. Gece gözüme pek uyku girmemişti huzursuz olduğumdan dolayı. Derdim varken uyuyamıyordum. Bende erken kalktığım için yavaş yavaş hazırlanmıştım. Açık pembe saçlarıma maşa yapmış gözüme eyelıner çekmiş ve makyajımı tamamen bitirip formamı giymiştim. Dünden beri kimseyle konuşmuyordum. Zaten onlarda benimle konuşmaya gerek duymuyordu. Aşağı indiğimde mutfakta gülüşerek kahvaltı ettiklerini görmüştüm. Onlar görmese de gözlerimi devirerek kendimi dışarı attım. Kulaklığımı taktığımda tamamen yürümeye hazır hale gelmiştim. İnsanın yalnız kalmaya çok ihtiyacı oluyordu gerçekten. Yol boyunca kulaklığımdan çalan şarkılar ile sıkıcı derslerden önce keyifli anlar yaşamıştım.

Okula geldiğimde yine canım sıkkın bir şekilde etrafa bakınırken Bulut Ceyda Emrecan ve etraflarında bir kaç insan olduğunu gördüm. Emrecan elinde kırmızı gitarı ile çalıp söylerken etrafta ki öğrenciler bu eğlenceye eşlik ediyordu. Eğlendiklerini uzak olmama rağmen görüyordum. Merak ve heyecanla yanlarına adımladım. Eğlencenin ve aksiyonun olduğu yerde Sıla Altındağ asla eksik olamazdı. Emrecan beni kalabalık arasından fark etmiş ve göz kırpmıştı. Bu çocuk neden bu kadar benim kafama uygundu ki. Üstelik yakışıklı olduğu yetmiyormuş gibi bir de göz kırpıyordu. Ne ara yanıma geldiğini anlamadığım Ceyda kolumdan çekiştirerek Emrecan'ın yanına götürdü.

"Beraber şarkı söyleyin haydi"

O kadar heyecanlı söylemişti ki kahkaha attım.

"Gitarın sahibi bey kabul ederse neden olmasın" dedim keyiflice.

Emrecan konuşmadan dediklerime onay vermek istercesine gözlerini açıp kapattı ve bir melodi tutturdu.

Herkes alkış tutmuş eğlenmesine bakıyordu. Nakarat kısmında ben giriş yaptığımda Ceyda ve Bulut ıslık çalmıştı. Arkamda bu tayfa olduğu sürece sırtım yere gelmez gibi gözüküyordu.

Zil çaldıktan sonra sınıfa girdiğimde Kerem ve Burak'ın hararetlice bir şeyler konuştuğunu fark ettim. Görmezden gelerek sırama geçtim.

Derste gözüm ister istemez Burak'a kayıyordu. Yüz hatları portre çizimine uygundu . Detaylı bir çalışma ile güzel bir portre çıkartılabilirdi. Elim kalemime kayarken ben yüz hatlarını biraz daha inceledim. Bu yaptığımı kimse bilmeyeceği için sorun yoktu. Kaba taslak bir şekilden sonra ince ayrıntılara girdim. Sert keskin bakışları burnu şekilli çenesi dolgun dudakları. Bittiğinde şöyle bir baktım. Tam bir Ken olmuştu. Resmi buruşturup çantama attım. Kafamı kaldırdığımda Bulut'la göz göze gelince utanıp yerime pıstım. Görmemiş olması için içimden dualar ettim.

"Merak etme aramızda"

Hadi ama şimdi ne yapacağım. Neden gördün ki az önce dersi dinliyordun.

"Sen beni çok yanlış anladın ben sadece" dedikten sonra durdum.

Ne diyecektim yüzü hoşuma gitti mi? Utançla dudağımı dişledim.

"Bir şey anlamadım görmedim ve duymadım" dedikten sonra göz kırparak koluma şakalaşma babında bir yumruk attı.

İçimden ya başkası görseydi diye geçirirken Burak'la göz göze geldik. Bakışlarını anında başka tarafa yönlendirdi. Kafamı eğip dersin sonuna kadar sıradan kaldıramamıştım. O da görmüş olamazdı değil mi?

Öğlen arasına girdiğimizde sıramdan kalkmadım. Sınıf boşaldığında kulaklığımı taktım ve kendi ütopyama kapandım. Çalan telefonum uykumdan sıçramamı sağlamıştı.Gözlerimi zar zor açtığımda oflayarak baktım. Melis arıyordu. Şaşırsamda özlemiştim.

"Efendim?"

Karşı taraftan gelen kızların çığlığıyla telefonu küfrederek kulağımdan uzaklaştırdım.

Bayan Burnunun DikiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin