4. Bölüm- Mühürlü Parşömen

102 47 8
                                    

MÜHÜRLÜ PARŞÖMEN


Kahvenin insanı sarıp sarmalayan büyülü kokusu tüm odamı ele geçirmiş, öyle ki beni uykumdan uyandırmaya yetmişti. İnanılmaz zor bir gece geçirmiştim, ama sanki hiç yaşanmamış gibi geliyordu. Belki de nedeni deliksiz bir uyku çekmiş olmamdı. Bilemiyordum. Birbirine geçmiş saçlar ve şişmiş bir suratla kahvaltımı getiren Umay'a baktım. Yüzü hiç de telaşlı görünmüyordu. Şatodan bir haber ya da başka bir şey gelmiş olsaydı, bu kadar rahat görünmezdi diye düşündüm. Sorma gereksinimi durmadan kahvaltı tepsimi yatağa aldım. İlk önce atladığım şey, elbette ki kahveydi. Bir yudum alarak, tadına olan açlığımı dindirmeye çalıştıktan sonra yeniden Umay'a baktım; ''İnsan bir günaydın der.'' dedim şakacı bir tavırla. ''Aslan, dünden beri sana parşömen gönderiyor.'' dedi. Kurduğum cümleye aldırış etmemişti bile.'' Anladım... ama bunu söylemek için neden bu kadar acele ettin, sorun ne?'' diye sordum. Yüzü aniden değişti. Demin ki sakin halinden bir anda eser kalmamıştı. Ne olduğunu anlamakta güçlük çekiyordum. Az önce yürüttüğüm tahmin çürüyecek gibi görünüyordu.'' Sorun şu ki, Kara Mücevher'den biri geldi ve...adına gelen mühürlü parşömenleri okuyor.'' Yutkundu. Az kalsın yediğim omlet boğazıma takılacaktı. ''Sen neden bahsediyorsun?'' diye yanıtladım onu. Kekelememek için çok uğraştım.


 Öfkemin, midemden yüzüme doğru alev alarak yükseldiğini hissedebiliyordum. Tepsiyi hemen Umay'ın ellerine tutuşturup bir hışımla uzandığım yerden kalktım. Acele ile siyah parlak sabahlığımı üzerime geçirdim ve saçlarımı taramaya koyuldum. Aniden Umay beni kolumdan tutarak'' Alçin, dün gece şatoda ne oldu?'' diye sordu.''Dün muhafızlar seni köşke getirdiğinde, bakışların bile bir tuhaftı. Ne dadına ne de bana bir şey anlatmadın. Hiçbir şeyden haberimiz yok, bu yüzden sana yardım edebilmemizin imkanı da yok. Kraliçe'ye göndermekten bahsettiğin o hediye neydi?'' diyerek sözlerine devam etti. Kısa bir an ne cevap vereceğimi şaşırdım. Aslında her şey tasarladığım gibi gitmişti. Planda hiçbir aksilik olmamıştı üstüne bir de aklımda parlak düşünceler filizlenmeye başlamıştı. Umay'a bir şeyleri anlatma fırsatını ancak iş işten geçtikten sonra bulabiliyordum. Aynanın önündeki sandalyenin üzerine çöktüm;

'' Aslına bakarsan her şey planladığım gibi gitti ve bir aksilik yaşanmadı, ama nedense dün akşam biraz rol yapmakta zorlandım. Çok gergindim, ilk defa bu kadar büyük bir işe kalkıştım çünkü. Gece boyunca kafamda şatodan her an bir muhafızın beni götürmek için geleceği korkusu vardı, suçlu bulunacağım korkusu... Bu hediye meselesi daha önce gizli gizli toplanıp yaptığımız konuşmaların çok üzerindeydi. Şarap mahzenindeki o muhafızdan, Tijen'in şehirde yaşayan kardeşini İzem'in gizli kulübesine getirmesini istedim. Yani kaçırmasını... Karşılığında da abisini alarak bir gemiye binip, buradan uzaklaşmasını teklif ettim. Tijen'in kardeşinin kanlı elbisesinin bulunduğu paketi, kontrol ettirmeden şatodan içeriye sokabilecek tek kişi bir Kara Mücevher muhafızıydı çünkü. Biliyorsun, bu kez sessiz kalmak istemedim. Aklıma geleni kullanma fırsatına sahiptim ve kullandım. Her şey istediğim doğrultuda seyretti. Dün gece Tijen'in kardeşinin kanlı elbisesi şatoya ulaştı. Tijen hediye kutusunu açar açmaz, bana saldırmaya çalıştı.''

''Kardeşine ne yaptırdın Alçin?'' Umay bir anda lafımı kesmişti. Dehşete düşmüştü, ama işler onun düşündüğü kadar kötü değildi. En azından böyle olmasını diliyordum. Elini tutarak ''Merak etme. Kıza hiç kimse hiçbir şey yapmadı, ama Tijen yapıldığını düşündü. Kız hala İzem'in adamlarının gözetimi altında, kulübede tutuluyor. O iki muhafız kardeş ise çoktan ayarlanan gemi ile gitmiştir.'' dedim. Aniden aklıma İzem'in de bir parşömen yollamış olabileceği düşüncesi gelince yerimden fırladım. '' Şatodan gelen kişi... o, o kaç saattir aşağıda Umay?'' dedim. Paniğe kapılan ses tonum, aşağıya inmeden beni ele vermeye başlamıştı bile. Neler olduğunu anlayamayan Umay daha da kafası karışmış görünüyordu. ''Sabah çok erken saatte geldi ve Kraliçe tarafından gönderildiğinden bahsedip durdu. Elinde, izni olduğuna dair bir mühürlü belge olunca kimse onu kapıdan içeri almamazlık edemedi.'' diye kekeledi. 

KIZIL ANKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin