13. Bölüm - İhanet Timsali

35 1 0
                                    

Tüm Kızıl Anka okurlarına, uzun bir aradan sonra yeniden merhaba! Finallerim ve tez hazırlığımdan dolayı Kızıl Anka'dan epey uzak kalmak durumundaydım, ama finallerim ve tezim artık bitti. Bundan sonra bu karanlık masalın en sonuna kadar sizlerleyim! İyi ki varsınız! Sabrınız için teşekkür eder yoğunluğumdan ve bu bölümün biraz kısa olmasından dolayı siz sevgili okurlarımdan özür dilerim. Keyifli okumalar...

''Yaklaşmayın! Ben Anka'nın varisiyim!''

Sesim kış bahçesinin her bir köşesinde yankı almıştı. İzem ve Armağan'ın haklı çıkması isteyeceğim en son şeydi. ''Keşke onları dinleseydim.'' bunu hiç dilememiş olmayı isterdim, ama aklımdan geçen tek kelime keşkeydi. Aslan...Benim için tüm Anka'yı ve krallığı karşısına alan Aslan, şimdi karşıma geçmiş, tüm benliği ile ihanetin timsali haline gelmişti. ''Varisliğin sona erdi prenses. Artık Anka'nın yeni bir varisi var. O da, kraldan sonra tahtı devralacak olan kraliçe Tijen.'' Koruyucuların bu öz güveni kimden aldıkları belli oluyordu. Karanlığın içinde alev saçan gözlerimi koruyuculardan çevirip Aslan'a baktım ve son bir defa daha ellerinden kurtulmak için hamle yaptım. 

Ellerimdeki pençeli eldivenlerden destek alarak, sivri baş parmaklarımı beni tutan ellerine bastırdım. Son hamlemi beklemeyen Aslan şaşkınlıkla bağırarak beni bıraktı. Hemen birkaç adım geri çekildim ve pençeli eldivenlerimle ile kendimi savunmaya aldım. ''Aslan! Bu işin geri dönüşü yok! Adamlarına söyle çekilsinler.'' diye bağırdım. ''Alçin, bak dinle beni...'' diyerek bana doğru adım atmaya başladı. ''Sakın! Yaklaşma bana.'' dedim dişlerimin arasından. Kalp kırıklıklarım öfkemin daha da harlanmasına sebep oluyordu.

''Bunu bize nasıl yaparsın? Sana güvendim! Burası bizim gizli bahçemizdi. Bize kimse burada dokunamazdı, ama sen ne yaptın? Aşka ihanet ettin.'' dedim gözlerimden yaşlar akarken. ''Alçin, sandığın gibi değil gerçekten. Tijen ile konuştum. Eğer şimdi direnmeden teslim olur, babanın karşısına çıkarsan ceza almaman için her şeyi yapacak. Ben de yapacağım.'' diye cevapladı. ''Sen, o kadınla pazarlık mı yaptın Aslan? Sana inanamıyorum. İnanmak istemiyorum.'' diyerek ağlamaya devam ettim. Duygularım karmakarışık bir haldeydi.

 Ne düşünmem, ne yapmam gerektiğini bilmiyordum, ancak emin olduğum tek bir şey vardı. Sonuna dek direnecektim. Ta ki onlar beni yakalayana dek, pes etmeyecektim! Kuşağıma sarılı olan hançeri çıkardım ve sevgilimi hedef aldım... Ağlayışımı durduramıyordum. Nasıl bir oyunun içindeydim böyle? Tüm bunlar yaşanmış olamayacak kadar gerçeklik dışı gibi görünüyordu. Bu, gün doğumu ve batımı, tanrılar katında lanetlenmiş miydi? Sürgüne ve kana kurban edilmiş olmalıydım. Cezalandırılıyor muydum? Sanki cezalara çarptırılmak için yaratılmıştım. Sonsuz bir kedere mahkum bırakılmıştım. 

Hem dadımı hem de sevgilimi aynı zaman dilimi içinde kaybetmiştim... Ve tüm bu acılardan bir kurtuluş yoktu. Aslan, onu hedef aldığım hançere gözünü dikerek ''Hiçbir şey sandığın gibi değil sevgilim. Bilmediğin şeyler var...'' dedi üzgün bir tonla. ''Evet mesela senin ve beslediğin aşkın ihanetten ibaret olması gibi!'' diye bağırdım. Öfkem sürekli artıştaydı. Burnumdan soluyordum. Hırsımdan nefes nefese kalmıştım. Hırsım, kinimi diri tutmalıydı, öyle ki bundan sonra nefes aldığım her bir salisede gururlu ve başı dik durmalıydım. Hırsımın beni süreklediği yerlerde hep bir bedel ödemiştim ve yine tüm uyarılara rağmen ruhumun sesine kulak vermiş, cezamı en ağır şekilde ödemeye tutsak edilmiştim. Şimdi ise bu tutsaklık Aslan'dı. Kalbimle sınanıyordum...

''Haklısın komutan, ondan sakladığın sırrın gerçekliği kesinlik taşımakta. Ona ne zaman söyleyecektin? Alçin,demir parmaklıkların ardına hapsedilirken mi? Yoksa idam sehpasına yürürken mi?''

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 14, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KIZIL ANKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin