5. Bölüm - Tehlikeli Sular

114 44 11
                                    

TEHLİKELİ SULAR


''Mücevher Muhafızının abisi öldü. İşgalcinin kız kardeşini elimizden kaçırdık.''

'' Bu ne demek oluyor?''

Sesimden yayılan hayal kırıklığının ve öfkenin tüm odayı sardığını hissedebiliyordum. Arkadaşlarımdan hiçbiri yüzüme bakamıyordu. Az önce yanlarına varmıştım ve geldiğimden beri bir açıklama bekliyordum, ama ağızlarını bıçak açmıyordu. Parşömeni hırsla buruşturup yere attım. Ne zaman konuşmaya başlayacaklarını gerçekten merak ediyordum. Etrafımız yangınla çevriliydi, hiç vaktimiz yoktu ve hala hiçbirimiz kurtulmak için bir şeyler yapmıyorduk. İzem'e baktım. En az benim kadar sinirli görünüyordu. Onun da yüzünden hayal kırıklığı okunuyordu. Tijen'inn kardeşinin ve muhafızın abisinin sorumluluğu hepsinden çok onun omuzlarındaydı, bocalamıştı. Normalde her durumda pratik ve dahice çözümler üretebilirdi, ama bu kez içlerindeki dilsiz oydu. Evren ise kara kara düşünüyor gibiydi. Utanç duyduğunu anlamak zor değildi. Bakışlarımı Armağan'a çevirdim. Gözlerimiz buluştu. Şimdilik hazır olan bir tek o var gibi görünüyordu. Yemek masasının etrafındaki sandalyelerden birini sürükleyerek Armağan'ın karşısına oturdum. Tahtanın rahatsız edici gıcırtısı odadaki gerginliği ve öfkeyi daha da arttırmıştı. Anlatacağından emin bir tavırla '' Seni dinliyorum Armağan.'' dedim.

'' Kulübede sağ bırakılan adamın anlattığına göre casus muhafızın abisi, dün gece İzem ve sen davette iken kaçmaya çalışmış. Ve bunu başarmış da. İçeride bekleyen adamı ellerinin bağlı olduğu zinciri gevşeterek boğmuş, üzerinden anahtarı alarak nasıl olduysa o zincirden kurtulmayı başarmış ve öldürdüğü adamın hançerini aldıktan sonra ''Yardım edin!'' diye bağırmış. Tabi dışarıdan bunu duyan İzem'in adamlarından ikisi hemen içeriye girmişler. Küçük çaplı bir kandırmaca ve mücadeleden sonra büyük muhafız tam kaçmayı başarmış ki, uzak mesafeden onu fark eden gözcü direkt mızrağıyla onu hedef almış... Kaçmasın diye öldürmek zorunda kalmış. Tijen'e hediyesini götüren muhafız görevini tamamladığını bildirmek ve abisini almak üzere geri geldiğinde, kulübeyi koruyan yalnızca üç adam kalmış... Yalnızca iki tanesi dış kapıyı koruyormuş. Bize bunları anlatan ise Tijen'in kardeşinin gözcülüğünü yapan adam. Bir tek onu sağ bırakmış...''

Armağan'ın sözleri biter bitmez ''Neden?'' diyerek atladım. Bunun arkasından çok daha kötü bir şey geleceğini içten içe biliyordum. İzem'in malikanesine doğru yol alırken, muhafızın abisinin nasıl öldüğünden çok Tijen'in kardeşinin nasıl kaçtığı sorusu kafamı kurcalamıştı. O kızın kendi kendine kaçabilmesi anlamsız olurdu, mümkün değildi. Birilerinin yardım ettiğinden bu ana kadar emindim ama o yardım edenin Kara Mücevher muhafızı olması... İşte bu noktada, daha büyük bir felaket kapımızın eşiğindeydi. Bu durum, babamın Tijen'in ortaya atacağı iddialara inanmasından ve şüphe duyacak olmasından daha tehlikeliydi.'' Muhafız, yarın sabah abisinin intikamının alınacağının bilinmesini istemiş.'' dedi Armağan gözlerini kaçırarak. Düşüncelerimle boğuşmama fırsat vermeden '' Kulübenin önünde duran at arabasını çalmış. Kızı nerede sakladığını öğrenmemiz mümkün değil ancak, yarın sabah o arabayı kullanarak Kara Mücevher'e gidecek. Bundan emin olabiliriz.'' dedi İzem. 


Söylediklerinin üzerine kısa bir an düşündükten sonra; ''Bu araba neye benziyor?'' diye sordum. Sorduğum soruya şaşırarak'' Erzak arabasıydı.'' dedi İzem. Neden böyle bir şey söylediğimi anlamamışa benziyordu. ''Yolun sonuna gelmiş gibi göründüğümüzü biliyorum ama pes etmek istiyorum... Bu saatten sonra yapabileceğimiz tek bir şey var. Son bir şans, son bir şansımız var.'' diye devam ettim. Hepsi öylece suratıma bakmaya devam etti. ''Anlatacağım ama önce İzem'in silahlanabilmemiz için bize birkaç malzeme temin etmesi gerekecek.'' dedim gülümseyerek.

KIZIL ANKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin