12. Bölüm - Gizli Bahçe

87 11 0
                                    

GİZLİ BAHÇE

Dudaklarımız buluşmak üzereydi. Öyle bir heyecan kaplamıştı ki içimi, kalbim şuracıkta bedenimi terk etse, hiç yadırgamazdım. Aramızda anlamsız hislerin tohumlanmaya başladığı aşikardı, şu ana dek beni kapana kıstıran bu hislerimden kaçmaya çalışmıştım,çünkü her seferinde Aslan'ın gözleri üzerimdeymiş gibi hissediyordum. Sanki, bakışlarını kalbime mühürlemişti ve Ejder o mührü kırmak için direniyordu. Nereden çıktın sen Ejder? Nereden geldin ve adım attın aklıma? Aklım sana tutsak... Gözlerim seni arar her daim.Bu nasıl bir mahkumiyet? Ve seninki nasıl bir kaçış ki, bazen erişilemeyecek kadar uzaksın? Kelimeler aklımdan dilimin ucuna kadar geliyor, fakat dudaklarımdan dökülmüyordu.

Bu nasıl bir mahkumiyet? Ve seninki nasıl bir kaçış ki, bazen erişilemeyecek kadar uzaksın? Kelimeler aklımdan dilimin ucuna kadar geliyor, fakat dudaklarımdan dökülmüyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

 Her ne kadar duygularım ve aklım Ejder'e esir düşmeye başlasa da, Aslan ile resmiyette bir ayrılığın gerçekleşmesi söz konusu bile değildi. Ejder tam ellerimi kendine doğru çekip dudaklarıma eğildiği sırada, gözlerimi kaçırdım ve bir adım geri çekildim. Sustum. Gözlerimi ondan tarafa çeviremiyordum. Bozguna uğrayan gülüşünün sesini duydum: ''İhtişamlı Koruyucu Aslan... O değil mi? Sen söz verdiğin bir aşka ihanet edemezsin, değil mi? Yeminlisin ve de korkak!'' dedi alaycı bir ifadeyle. ''Ejder ben...'' Bir anda elini kaldırarak dur işareti yaptı. Konuşmama müsaade etmeyecek gibiydi, ama yine de konuşacaktım. '' Bir uzak bir yakın olan sensin Ejder.'' dedim. Bunu söylerken tek kaşım havaya kalkmıştı.

 ''Hala bana güvenmiyorsun değil mi prenses?'' diye sordu bu kez. ''Sen benden kaçarken, bugünkü gibi bir uzağımda olup bir yakınımda dururken, ben sana nasıl tamamen güvenebilirim? Ama bu konunun güven ile bir ilgisi yok, onu da söyleyeyim.'' diyerek kendimi savundum. Bozuk bir ifade ile gülmeye devam etti:

''Bana yalan söyledin kızıl. Prensesin ta kendisi olduğunu benden sakladın ve ben bunu dadın öldürülmeden hemen önce öğrendim! Ne bekliyordun ki?''

''Her ne kadar sorun yok desen de, içten içe bu durumu umursadığını biliyordum Avcı. Sana nedenlerini açıkladım!''

''Boşversene...''

'' Peki ya sana ne demeli Ejder? Hangi kardeş, kendi kanının canının kıyılmasına vesile olanları unutur? Şatoya girme amacını nasıl unutursun?''

Kelimeler bir anda ağzımdan çıkmıştı. Az önce ne düşündüysem hepsini bir bir söylemiştim. ''Bana hala güvenmediğini biliyordum.'' diyerek kestirip attı ve merdivenlere yöneldi. Tam o sırada Armağan bir anda merdivenlerin başında beliriverdi ve ''Neler oluyor Alçin?'' diye sordu korumacı bir ifadeyle. ''Bir şey yok Armağan, merak etme sorun yok.'' diye cevapladım onu. Ejder'den bir kahkaha yükseldi. '' Demek gerçek Armağan sensin. Tanıştığıma memnun oldum. Epey meşhur oldun. Tüm hayatını biliyorum, tabi o da yalan değil ise.'' dedi sitemli bir tonda, ardından hızla kayboldu. Armağan yaklaşarak '' Neden bahsediyor Alçin?'' diye sordu. Şaşırmışa benziyordu. ''Uzun hikaye, ancak ilk karşılaştığımızda, ona kimliğimi korumak için yalan söylemek durumunda kalmıştım. Adımın Armağan olduğunu söyledim ve prensesin en yakını olduğumu... Sen olduğumu söyledim yani.'' dedim mahcup bir ifade ile. 

KIZIL ANKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin