Bölüm Şarkısı: O Ben Olamam- Mavi Gri
Bazı şeyler açığa çıkıyor mu ne?
Keyifli okumalar güzellerim!Vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın öpüyorum :*
"Uyanıyor." Duyduğum kadın sesine başımı çevirdim.
Başım zonkluyordu. Kolumdaki serum damarlarıma baskı yapıyor duyduğum bip bip sesi beni illet ediyordu.
Hafızamın bana sunduğu anılara kucak açarken ilk defa kendimle ilgili bir şey hatırladım.
Hatırlamamla beraber kalbim hızlanırken bağırdım.
"HATIRLIYORUM!"
Arın, korku dolu gözlerini bana çevirirken "Ne hatırlıyorsun güzelim?"
"Ben," dedim ve gözümün önüne gelenleri anlatmaya başladım.
"Ben, ben Doğa değilim."
Üçü de korkuyla bana baktı.
"Benim adım Eftalya Mercan." Transta gibi konuşurken Arın'ın güneş gözlerine baktım.
Duvarları arkasına saklanmıştı. Ona hak verip devam ettim.
"Bir şey gördüm. Hastanedeyiz. Annem hamile ve ben elimi karnına koyuyorum. Sonra annem kriz geçiriyor Doğa diye sayıklıyor. Bana demiyor. Bana Eftalya diye hitap ediyordu bunu anlayabiliyor musunuz? Benim adım Eftalya! Arın, Eylem?"
Cümleleri toparlayamıyordum.
Kadın ağlamaklı gözlerle konuşmaya başladı.
"Biliyoruz kızım, adının Eftalya olduğunu biliyoruz. Şimdi gerçekleri öğrenmenin vakti geldi Eftalya."
Kadın, "Öncelikle benim adım Meryem. Annenin eski bir arkadaşıyım. Annen, sana ve Doruk'a hamileyken de kontrole bu doktora geliyordu. Ben de kalıyordu."
Durdu söylemesi zor bir şey vardı.
"Annenin bir hastalığı vardı kızım. Bu hastalıkla senelerce savaştı. Doktorlardan doktorlara koştu durdu ama hiçbir doktor ona derman bulamadı. Çünkü tanı koyamadılar. Ama bu annenin beyninin ve ruhunun kendini koruma mekanizmasıydı. Önceleri genetik bir şey olmasından korktu. Çünkü eğer öyleyse sizlere de geçebilirdi. Ama Demir'de böyle bir hastalık görülmeyince şüpheleri bitti."
"Sonra siz doğdunuz. Sen ve Doruk. İkiniz de çok sevimliydiniz şimdi hatırlıyorum da o zamanlar her şey çok güzeldi. Ta ki senin ilk krizini geçirmene tanık olana kadar. Bir gün Doruk'la parkta oynarken Doruk'a vuran bir çocuğa kova atmıştın ve şu anda yaşadığın krizlerin daha çocuk versiyonunu yaşamıştın, ağlayarak çığlık atıyor ve kendini dövüyordun. Sonra da bayılıyordun. Uyanınca hiçbir şeyi hatırlamıyordun tıpkı annende olan hastalık gibi."
Korkuyla baktım. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Hayatımın büyük bir kısmını hatırlamamamın nedenini şimdilerde anlıyordum.
Kabuslarımı da hatırlayamıyordum çünkü anılarımı bana sunuyordu. Ama kötü anıları kabul etmeyen beynim beni korumak için onları görmeme izin vermiyordu.
Kadın devam etti.
"İlk geçirdiğin krizden sonra annen çok korkmuştu ama kendisinde olan şeyin aynısı olup olmadığını anlamak için sende travma yaratacak bir kriz geçirmeni sağlamaya çalıştı. Sol bacağının arka tarafını bir bıçakla kesti. Çünkü annende hafızayı tetikleyen sadece iki şey vardı: ruhsal ve fiziksel acı. Tahmin ettiğimiz gibi kriz geçirdin ve bilincini kaybettin. Uyandığında hiçbir şey olmamış gibiydin. Annenin sana yaptığı şeyi hatta bırak yaptığı şeyi o günü ve önceki iki günü de hatırlamıyordun."
Bu Arın'ı hatırlamamamın sebebini açıklıyordu.
"Seni doktora götürmek istedi. Doktor, bir tanı koyamadı ancak seni psikolojik olarak rahatlatan şeylerin bir listesini istedi annenden. Annen eylem olarak rahatlatanlar ve görsel olarak rahatlatanlar başlığında iki liste yaptı. Her bir maddeyi denediler ama seni kriz anlarında yalnızca sarı tacının sakinleştirdiğini fark ettiler."
"Doktorlarla yapılan görüşmeler sonrası annenin bu hastalığının sadece kız genetiğine aktarıldığını öğrendiler ve annen tam o sıra hamile kaldı."
"Doğa?" Diye sordum korkuyla. Annemin kanlar içindeki görüntüsü gözümün önüne gelince başım dönmüştü.
"Evet, Doğa. Annenin tek umudu kız olmamasıydı. Bu genin geçmeme ihtimali yoktu. Bebeğini aldırmak istemiyordu o yüzden son ana kadar gitti. Ta ki o güne kadar. Sen kriz geçirerek annenin sesine gelmiştin. Doğa, doğmak için çırpınırken, sen krize tutsak olmamak için çırpınıyordun. Çünkü kriz anında olanlar sizin kendi iradeniz dışında gelişiyordu. Ve kriz anları genellikle yaşadığınız ama unuttuğunuz anıları size gösteriyordu."
"Peki ben niye kendimi Doğa zannetim? Hadi ben zannetim diyelim niye kimse bana çıkıp da senin adın Eftalya demedi!?"
Anlam veremiyordum. Tüm bu olanlar deli saçmasıydı. Korkunçtu. Bu hastalık genini taşıyor olmak çok korkunçtu.
"Çünkü annen de senin adının Doğa olduğunu sanıyordu. İkiniz de o günden sonra sanki annen hiç Doğa'ya hamile kalmamış ve sen sanki Eftalya olarak değil de Doğa adında doğmuşsun gibi davrandınız. Bir nevi sen, sendin ama adın Doğa'ydı. Doğa'ysa hiç var olmamıştı. Tıpkı Eftalya adında birinin var olmaması gibi."
İliklerime kadar korktuğumu hissettim. Kendi kurduğumuz bir dünyada yaşıyorduk resmen.
"Babamlar niye bir şey demedi? Niye kabullenip kimlikteki adımı bile değiştirdi? Ayrıca tanısı konulamadı diyorsunuz ama düpedüz şizofreni bu!"
"Annen de öyle düşündü ve ilaç aldı. Ama ilaçlar ters tepiyordu. Anksiyete tanısı konuldu tedaviye başladı ters tepti. Bütün olasılıklar değerlendirildi ve ona göre tedavi uygulandı ama anneni daha da kötüleştirmekten başka işe yaramadı. İlk soruna dönece olursak babanın annenin hastalığından haberi yoktu. Doğa'nın vefatından sonra ben söylemiştim ve eli mahkum zarar görmemeniz için seni Doğa diye kabul etti tıpkı ailendeki herkes gibi."
"Kötü şeyleri unutturuyor dedin. Annem bu hastalığını nasıl unutamadı o zaman?"
Kadın hafifçe gülümsedi. "Annen onu her seferinde unuttu güzel kızım. Her krizinden sonra unuttu ama kötü anıları unutma tanısı konulduğunda annenin günlüğü vardı ve yaşadığı tüm şeyleri oraya yazmıştı."
Korku dolu gözlerle kadına baktım.
"Ne yani şimdi ben on dokuz senelik hayatımı koca bir yalan üzerinden mi yaşadım?"
Arın, yatağımın yanına oturup elini enseme yerleştirip başımı göğsüne yaslayıp ağlayan bana sarıldı.
Uzun zamandır ilk defa bu kadar içli ağladığımı düşündüm o an.
Ben, kendime ağlarken; annemin zamanında hem kendine hem bana hem de Doğa'ya ağladığını düşündüm.
Onun için ağlamaya başladım o an. Yanında kimsesi olamadığı için, yalnız savaşmak zorunda olduğu için...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK #wattys2020
Teen FictionBilinmeyen Numara: küçükken bir tanıdığımızın düğününde pistte ben avare avare dolaşırken yanıma geldin dans etmek için aynı anda bir mavi gömlekli bir çocuk da gelmişti çocuk elimi tutmaya çalışınca elini ittirip senin elini tutmaya çalışmıştım Bi...