K.Ö. 🖤 Bölüm 9

7.7K 848 325
                                    

Selam K.Ö. okurları..

Başlamadan önce yıldıza basalım olur mu?


Mutluluk sadece bir düştür, acı ise gerçek. (Arthur Schopenhauer)


Kocamın beni sevdiğinden şüphem yoktu, ona güveniyordum ve emin olduğum bir şey vardı, Selin kocama çok uzun zaman önce kafayı takmıştı ve amacı Emre'yi ele geçirmekti. Başka kim evli bir adamın fotoğraflarını sosyal medyada paylaşırdı ki. Tam yatmak için uzanmıştım ki Emre'nin fotoğraflardaki ifadesini anlamak için tekrar ışığı açtım. Selin'i incelemekten kocama bakmak aklıma bile gelmemişti. Onun Emre'ye bakan hayran gözlerinden başka bir şeye odaklanamamıştım. Emre ise mutsuz görünmüyordu, isteksiz değildi ve karısı için endişelen bir adam görüntüsü de yoktu ortada.

Döndüklerinde annemin evindeydim. Kapıyı teyzem açmış, Selin kocamın kolunda girmişti içeriye. Çok yorgun oldukları ile ilgili bir şey konuşuyorlardı. Emre beni görünce hemen yanıma koştu ve sıkıca sarıldı. Birkaç saat kaldıktan sonra eve gitmek istedi. Ben annemde kalacağımı söyledikten sonra kalıp kalmama kararını ona bıraktım. Alınmamı istemiyordu ama çok yorgundu. El işi olduğundan uçağa atlayıp gelememişti ama aklı hep bendeydi. Bu gece evde kalıp duş almak, dinlenmek istiyordu ama yarın mutlaka yanımda olacaktı falan filan...  

Hiç bozuntuya vermedim, zor günümde beni yalnız bırakmasına sesimi çıkarmadım, sıkıca sarılmasına karşılık verip onu uğurladım. Birbirimizden uzak kalmamız daha iyiydi şu an, onu gördükçe hayal kırıklığım daha çok büyüyecekti çünkü.

Emre gittikten sonra kocamı Selin'den uzak tutma kararıyla hemen bir strateji yaptım. Ertesi günden itibaren uygulamaya başlayacaktım. Ne kadar üzgün olursam olayım, Emre bendeki değerinden ne kadar yitirirse yitirsin Selin'in kazanmasına izin vermeyecektim.

Sonraki günlerde inanılmaz anlayışlı eş rolüne büründüm ama içim içimi yiyordu. Selin bazen bir adamı koluna takıp evimize geliyor, yeni erkek arkadaşını sözde bizimle tanıştırmak istiyordu ama ben Emre'nin her yanındaydım ve ona dokunması kolay değildi. Bazen de Emre'ye "Müsait misin?" diye mesaj atıyor, ben daha Emre mesaja bakmadan kocamı yatağa atıyordum. Selin zili çaldığında kameraya bakıyor, yataktaki halimize kıyamıyorduk. O da evde olduğumuz halde kapıyı açmadığımızı biliyor ama ısrarla iletişim kurmaya devam ediyordu.

Dıştan mükemmel görünen evliliğim benim için yüksek gerilim hattına dönmüştü. Bir yandan annemle birlikte babamın yasını tutuyor, bir yandan da Selin'den nasıl kurtulacağımızın planını yapıyorduk. Emre'ye, 'Ya o ya ben!' demek istemiyordum. Zaten düştüğüm durum hiç bana yakışmıyordu. Tatillerinde Sedef bizde kalıyor, Selin bir bahane ile mutlaka geliyordu. Yine bir gün Sedef geldiğinde Selin de dayandı kapıya. Sedef'ten yüz bulamadığı için Emre'ye yapıştı resmen. Ben çay demlemek için mutfağa gittiğimde Sedef peşimden geliyordu.

"Yenge kızma ama kuzeninden hiç hoşlanmıyorum, hatta annem ve babam da sevmiyorlar onu." diyen Sedef'e hayretle baktım. Onlar da bir şeyleri fark etmişlerdi demek!

"Biz çok samimi değiliz tatlım. İstediğini söyleyebilirsin ama anlamadım annem ile babam niye hoşlanmıyorlar ki ondan?"

Sedef sesi duyulmasın diye iyice yaklaştı. "Abime sülük gibi yapıştığı için. Siz ayrıyken de bizden çıkmazdı. Abime senden haber getirdiğini söyleyerek yapışırdı." Dedi.

"Hadi canım!" dedim. "Ne haber getirirmiş benden? Onunla görüşmüyordum ki. Laf aramızda yalanları ile bizi o ayırmıştı."

Şaşırma sırası Sedef'teydi. "Bilmiyordum." dedi. "Abim çok acı çekti. Sensizlikten ölecek sandık ve o çıyan hep yakasındaydı."

Konuşmamız Emre'nin yanımıza gelmesiyle yarım kaldı ama çok şey öğrenmiştim. Selin çok uzun zaman önce kancayı takmıştı kocama. Eyvahlar olsun! dedim içimden. Yılanın başı çok büyümüştü.

Babamın cenazesinde Emre'ye çok kırılmıştım ve biliyordum ki bu kırgınlığım asla tam olarak geçmeyecekti ama bunun dışında kendi içimizde mutluyduk. Emre, Selin konusundaki nefretimi bilmiyordu ve ben, bu konuyu konuşmamızın anlamsız olduğunu fark etmiştim. Emre, Selin'i ilişkimiz için bir tehdit olarak görmüyordu ve Selin tartışmak istediği bir konu değildi. Hareketlerinde bir değişim sezmiyordum kocamın. Hep güler yüzlü ve sevgi doluydu. Yan yana olduğumuz her an bana dokunma ihtiyacı içindeydi ve nihayet evliliğimizin dokuzuncu ayında bebek çalışmalarına başlayacaktık. Daha fazla beklemek istemiyorduk. İyi kazanıyorduk ve gelecek kaygımız yoktu. Bu heyecan ikimizi de sarmıştı. Emre, Selin'in bize gelme isteklerini bir bahane ile geri çeviriyor, sürekli sevişmek istiyordu. Evliliğimizin ilk zamanlarına dönmüştük, kendi kozamızda mutluyduk ama uzun sürmedi.

Üç ay boyunca hamile kalamadım. Panikle doktora gittik. Doktor endişelenecek bir şey olmadığını söyledi. Yumurtalığımda ilaç ile tedavi edilebilecek bir kist vardı ve hormon tedavisi ile düzelebilir bir durumdu. İkimiz de rahatlamıştık.

Emre, "Kist lafını duyunca bayılmadım ya, doğumda bile bayılmam artık. Sana bir şey olacak diye ödüm koptu." diyerek sarılıp duruyordu bana. Altı aylık bir tedavi planlandı. Doktor normal yollarla hamile kalabileceğimi söyledi ama isteğimiz halinde tüp bebek tedavisine de başlayabilirdik. Asla endişelenecek bir durumumuz yoktu söylediğine göre, içimiz rahat ayrıldık oradan. Önce normal yolları deneyelim, dedik. Emre çocuğun vahşi bir sevişme ürünü olmasını istiyor, anlamadığım bir sebepten tüp bebek fikrine şiddetle karşı çıkıyordu. Böylece o gün sonumuzun başlangıcı oldu.

İlk bir ay değişimi hissedemedim ama ikinci ay, hayatımda istemediğim tek şey cinsellikti. Emre onu geri çevirmeme inanamıyordu ve benim, aldığım ilaçlar yüzünden, diye yaptığım açıklamalar içini rahatlatmıyordu. Apar topar doktora götürdü beni. Doktor çok nadir hastada görülür dediğinde de Emre tatmin olmadı. Beni suçladığını görebiliyordum. 

"Tüp bebek tedavisine yönelelim." dediğimde ise şiddetle karşı çıkıyordu. Ben de isteksizliğimi belli etmemeye çalıştım ama aptal değildi. Asla kayganlaşmıyor, zorladığında çok acı çekiyordum. Bazen beni yatakta bırakıp çekip gidiyor, ben ise mütemadiyen ağlıyordum. Bazen de eve sabaha karşı geliyor, beni onu istememekle suçluyordu.  Zaman zaman kadın olarak yetersiz bulunduğum da oluyordu. Zaten benim yanımda kendisi olamıyordu, kaçarım korkusuyla hep diken üstündeydi ve yorulmuştu. 

"Asla sana layık olamayacağım değil mi?" diyerek bağırıyor, hiç tanımadığım bir adama dönüşüyordu günden güne.

Eski kıskançlıkları da devreye girmişti Emre'nin. İş yerime sık sık geliyor, beni başka erkekler gereğinden fazla samimi olmakla suçluyordu. Türlü bahanelerle telefonumu karıştırıyor, sonra hiçbir şey olmamış gibi özür dilemeye kalkıyordu. Korkuyordum, onun bu tutarsız halleri karşısında ne yapacağım konusunda hiçbir fikrim olmaması beni dehşete düşürüyordu.

Günlerim işkenceye dönmüştü.  Emre'nin tanımadığım ve beni korkutan bu yeni yüzüne karşı ne yapmam gerek bilemiyordum. İlk fırsatta yuvasını terk eden kadın olmak istemiyordum ama karşımdaki adamı günden güne hiç tanımadığımı fark etmeme rağmen, hata yaptığımı kabullenmek de istemiyordum.

Selin yine daha sık gelmeye başlamıştı evimizde ama bu defa davetleri Emre yapıyordu ona. Ellerine dosyalarını alıp uzun saatlerce çalışıyorlar, Emre'nin söylediğinin aksine oldukça samimi görünüyorlardı. Eskisi gibi kıskançlık krizlerine girmiyordum nedense, kıskandığım  ve kabul edemediğim tek şey Emre değil, Selin'in benim hayatıma göz diktiği fikriydi. 

Emre ise ikimiz ve özellikle yatağımız  haricinde mutlu iken ben tüm hücrelerime kadar mutsuz ve hayal kırıklığı ile doluydum. Bir yol çizemiyordum kendime, bir karar varamıyordum ikimiz hakkında.

Çaresizdim!

Çaresiz ve mutsuz!



Bölüm sonu..

Aşkla kalın...

İnstagram: @tylndbk

MÜBREM adlı hikayemi okumayı unutmayın😉

KALBİMDE ÖLÜM    (KAÇINILMAZ AŞKLAR-2) (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin