oasis

1.3K 74 140
                                    

Need a little time to wake up,
Need a little time to rest your mind
You know you should so
I guess you might as well
What's the story,morning glory?

Uyanmak için biraz zamana ihtiyacın var
Zihnini biraz dinlendirmeye ihtiyacın var
Biliyorsun bunu yapman gerektiğini,öyleyse yapabilirsin de
Hikayen ne,sabah parıltısı?

Beynime üşüşen gürültü yüzünden gözlerimi açtım. "Scott!"

Kardeşim Oasis bile dinlemezdi ki? Neden bu şarkı çalıyordu? "Scott!"

Bir kez daha bağırıp cevap alamayınca doğruldum ve yatağımın içinde elimi gezdirdim. Telefonum yoktu. Tabii ki yoktu. Göz  devirerek bileğimdeki tokayla saçlarımı topladım. Keşke yedi yıl önce sorduklarında kardeş istemiyorum deseydim, en azından her sabah uyandığımda başucumda duran ve saate bakabileceğim bir telefonum olurdu. Şarkı son ses çalmaya devam ederken "Scott, telefonumu hemen getir!" diye bağırdım.

Gözlerimi odada gezdirirken dikkatimi çeken şey yüzünden duraksadım. Annem,odamın perdelerini mi değiştirmişti? Düz mavi perdelerimin yerini oldukça demode, beyaz boncuklu perdeler almıştı. İğrençti.

Gözlerimi perdelerden çektim. "Scott!"

Asla cevap vermiyordu,velet.

Yatağımdan kalkıp ayaklarımı soğuk zemine değdirdiğim anda kaşlarım çatıldı. Odamın mermer zemininin yerine neden parkeye bakıyordum ben? Daha dün gece burada olmadıklarına emindim.
Sikeyim, bu evde ne oluyordu?

Müziğin benim odamdan geldiğini anladığım an kalkıp camın kenarındaki masama yürüdüm.

Elimde duran küçük gri cihaza bakarken gülümsedim.Walkman mi?

90larda kaldığını sanıyordum,babamın eşyaları arasından falan çıkmış olmalıydı. Böyle şeyleri sevdiğimi bildiği için getirmiştir diye düşünerek tuşlarından birkaçına bastım ve şarkı kesildi. Küçük bir kaset girişi bile vardı. Walkman'i elimden bırakmadan odamdan çıktım. Küçük bir kulaklık girişi de vardı, muhtemelen daha eskilerdendi. Yok hayır, 90ların başı olmalıydı. Walkman'in her bir köşesini incelerken merdivenleri kontrollü bir şekilde inip mutfakta olduğunu düşündüğüm annemin yanına girdim. Telefonumu kardeşimden daha sonra alabilirdim, biraz oyun oynayabilirdi. Şuan bu Walkman'i çözmek daha önemliydi.

"Anne?"

Mutfak kapısının kirişlerinde asılı boncuk perdeye bakıp burnumu kırıştırdım. "Bu ne böyle?"
Annem hızla görüş açıma girince yüzümü daha çok buruşturdum. Bugün bu evde ulusal 90lar günü falan mıydı? Lütfen olmasındı çünkü.

Annemin saçları,her zaman gördüğüm düz ve toplu halinin aksine hacimli ve kabarıktı. Daha çok tiftilmiş gibi. Kıyafetleriyse...Evdeyken bile klasik giyiminden taviz vermeyen anneme göre..Fazla spordu. Kış aylarında çizmelerle de tayt giyerdi ama tanrı aşkına, bu taytı neden giysindi ki? Ayak tabanına kadar saran taytına ve tamamen pullardan oluşan tişörtüne baktım.
"Günaydın tatlım! Kahvaltını kendin hazırlar mısın, pilates programım başlıyor?"

Pilates mi?

Eliyle işaret ettiği salonumuza baktım.Amerikan tipi mutfağımızdan gözüken salon, uyumadan önce gelip anne babamı öptüğüm ve iyi geceler dilediğim salon değildi. Ya biri ben uyurken bu evi 90lar konseptine getirmişti, ya da ben rüya görüyordum. Annem yanımdan hızla geçerek mutfaktan çıkınca mutfağa bakındım. Bu eski buzdolabı, bu ocak? Mikrodalga fırınımız neredeydi?

morning glory/ cthHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin