take on me

161 34 72
                                    

Merhaba! Sınavımı teslim ettim ve beklediğimin çok çok aşağısında bir sonuç aldığım için oldukça keyifsizim. Bu yüzden beni tatlı yorumlarınızla neşelendirirseniz çok tatlı olabilir:") Kurgunun son bölümlerine geliyoruz, bu yüzden profilimdeki diğer kurgularıma da bakabilir ve yazdıklarımı seviyorsanız onları da okuyabilirsiniz. Teşekkür ederim, iyi okumalar!

"Saçlarıma bak Iris, hemen!"

Michael'ın kulağımın dibinde çınlayan sesini duyunca ne zaman gelmiş olduğunu anlayamasam da yanımda olduğunu anladım ve bakışlarımı yeşil sahada oradan oraya savrulmakta olan topun peşinde koşan Calum'dan zorla çekebildim.

Hadi ama, karşınızda forması terli bedenine yapışmış nefes nefese koşan bir Calum Hood varken ve gençlik hormonlarınız sizi bu görüntü karşısında son derece zorlarken başka bir yere bakmak son derece zordu.

Michael, Calum'un ve dolayısıyla okulumuzun futbol formasının rengindeki mavi saçlarını gösterirken bakışlarımı farkedip büyük bir kahkaha attı. "Harika değil mi?"diye bağırdı, elindeki cipsleri kollarının arasında sıkıştırıp yanımdaki insanları ittirirken.

"Bu kadar fanatik olman gerekmiyordu!"

Sesimi ona duyurabilmek için bağırdığımı farkedince mavi tutamları alnından ittirdi. "Benim sevgilim takım kaptanı olsa her yerimi maviye boyardım!"diye bağırdı, yeşil gözleri sahada Calum'u ararken. 

"Avatar olmak gibi bir niyetim yok!"

Kollarının arasındaki patates cipsinin pakedine elimi uzattığımda yüzünü buruşturdu. Sahada Calum'u göremediği için yeniden bana dönmüştü. "Avatar da ne sik-"

Kafasına gelen dirsekle sözü yarıda kesildiğinde ayağa fırlayan kalabalık sayesinde gol olduğunu anladım ve Michael'ın cipsini devirmek pahasına bir sevinç gösterisi sergiledim. Calum takım arkadaşlarının üzerine atladıktan sonra tribünlerde benim olduğumu bildiğim yere baktığında ona öpücük gönderdim.

Michael'ın Avatar'la ilgili kırdığım potu unutmasını sağlayan gole ne kadar teşekkür etsem az gelirdi.

"Senin yüzünden golü göremedim!"diye söylendi, sağ kalan ve etrafa dağılmayan cips paketini açıp korumaya çalışırken. Elimi cips paketine ondan önce uzatıp cips alırken, "Hayır!"diye bağırdım, "Gözlüklerini yanına almadığın için göremedin!"

Söylenmeye devam ettiğinde üstüne çıktığım tribün koltuğunun bana sağladığı boy avantajıyla onu kolumun altına alarak kendime çektim ve yağlı parmaklarımı mavi saçlarında gezdirdim. Calum, bugün maçın ilk yarısında 2 tane atmamış gibi bir gole daha doğru ilerlerken Michael, etrafımızda çırpınan ve gözlerini Calum'dan ayırmayan insanları ittirmeye çalıştı.

"Şanslısın ki senin gözlerin bozuk değil."dedi, "Benim gibi bir sanat eserini görebiliyorsun!"

Onu duymazdan gelip karşımdaki sahada koşturmaya devam eden gerçek sanat eserini izlerken benim olduğum tarafa bakması ve yeniden bana gülümsemesi için bekliyordum. Maçın ikinci yarısı da ilk yarısı gibi bu beklentiyle ve Calum'un son golünün ardından maçın bitiş düdüğü çalana kadarki birkaç saniyeyi yanıma koşmaya harcamasıyla geçerken, kendimi o kalabalığın içinden sıyırıp sahayla tribün arasındaki tellerden atladım ve cipsinin kırıntılarını yemekte olan Michael'ı geride bıraktım.

"Korkunç derecede terliyim."

Ona yaklaşmamam için birkaç adım geriye atsa da kollarımı boynuna doladım ve sahada futbolcular dışında benden başka kimse olmamasını ve insanların bizi izliyor olma ihtimallerini önemsemeden, "Umrumda değil," dedim.

morning glory/ cthHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin