dejavu

451 66 131
                                    

Merhaba! Öncelikle en azından 30 oy ve birkaç yorum olmadan bölüm atmayacağım.Teeth'i de bitirdim ve ilgim tamamen bu kurguda,yazmak ve atmak istiyorum.O yüzden lütfen yorumlarınızın değerini unutmayın.İkincisi de birkaç bölümü daha kısa yapacağım.İyi okumalar!

Komodinimin üstünde duran yarım kalp şeklindeki kolye ucuna baktım. Best friend kolyemiz. Siyah, deri bir ipe bağlı kolyeyi alıp gülümseyerek boynuma taktım. 

Dün akşam piknikten döndükten sonra Grace'i bizde kalması için ikna etmiştim. Bu herkes için çıkarlı olmuştu; ailem normalleştiğimde inanıyordu, Grace aramızın düzeldiğini düşünerek rahatlıyordu ve ben de laf arasında ondan anılarımızı öğrenmek için birkaç soruyu ona yöneltiyordum.

"İlk aşkımı hatırlıyor musun?"

"Ashton'la tanıştığımız günü hatırlıyor musun?"gibi, dışarıdan baktığında beni hatırlıyormuşum ve anımsamak istiyormuşum gibi gösterecek ama aslında öğrenmeye çalıştığım şeylerin cevaplarını bana sunacak sorular. İşe de yaramıştı aslında. Nasıl döneceğim konusunu düşünmeden bir uyku uyuyabilmiştim çünkü aklım tamamen buradaki Iris ve yaşadığı hayattaydı. Grace'i ise bu hayatımda da neden sevdiğimi bulmuştum, normal hayatımda olduğu gibi iyi bir dinleyici ve eski Grace'ime nazaran biraz daha olduğu gibiydi. Ashton'la ilgili sorduğum soruların onu gerdiğini farketsem de bu konunun üstüne daha sonra gitmek üzere ertelemiştim.

 Ona "Sınıftakilerle nasıl dalga geçiyorduk hatırlıyor musun?" gibi sorular sorduğumda bana kaşlarını çatıp "Sen kimseyle dalga geçmezsin ki, hiç geçmedin" demişti ve ben şu sıralar pot kırmaya alıştığım için gülerek tabii ki geçmedim gibi saçma cevaplar verdiğimde işkillenmeyip benimle gülmüştü. Saflığından mıydı, benim biraz zor bir dönem geçirdiğimi mi sanıyordu bilmiyordum .Annem bu halimize zaman zaman odamın kapısından bize bakarak memnuniyetle gülümsemişti, en azından ikna kabiliyetim hala yerindeydi. 

Öğrendiğim bir şey varsa, hangi hayatta olursam olayım karakterimin değişmediğiydi. Ekstradan bir yeteneğim, özelliğim, alerjim falan yoktu. Anlamadığım şey, Grace'in neden farklı olduğuydu, annemin, babamın veya kardeşimin. Babam bir nebze daha aynıydı ama annem ve Grace tamamen farklıydı. Onlar dışında da kendi hayatımda tanıdığım biriyle denk gelmediğim için, bu sorunun cevabını bilmiyordum.

Kapıda annemle sohbet eden Grace bana kaçamak bir bakış atınca ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Gün geçtikçe alışıyor gibi hissetsem ve en azından müziklerin, kıyafet zevkimin aynı olması beni rahatlatsa da bir çözüm bulmalıydım.

Eski hayatımda da çağın gerekliliklerine çok uyum sağlayamazdım, bilgisayarımı film izlemem gerekmedikçe açmazdım ve telefonuma bağımlı değildim ama bunun dışındaki teknolojinin nimetlerini özlüyordum. Mesela kardeşime bir kulaklık ve tabletini verip susturabiliyordum, evin içinde tetrisin tuş sesi yankılandıkça delirmiyordum en azından. Veya duşta sıcak su ayarı, kahve makinesinin yokluğu ,televizyon kanalını değiştirmek için sürekli yerimden kalkıp televizyona ulaşma zorunluluğu, haberleri izlerken daha 11 eylül saldırısının bile yaşanmamış olduğu gerçeğiyle yüzyüze olmak..Bu gibi şeyler bazen beni farklı fikirlere itiyordu ,geleceği değiştirebilirdim. 

Tamam, 11 Eylülü demiyorum ama küçük şeyler değişebilirdi ama nasıl yapacağımı bilmiyordum ve her şeyin tarihini araştırıp saniyeler içinde bulabileceğim internet hemen elimin altında değildi. Grace veya Ashton'a ulaşmak için ev telefonunu kullanmalıydım ki bu biraz.. Kişisel alanıma girilmiş gibi hissettiriyordu.

"Hadi, çocuklar bekliyordur"

Grace beni çekiştirerek odamdan çıkarırken elektronik saatine baktı. "Geç bile kaldık"

morning glory/ cthHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin