Ben küçük bir çocukken karşı komşumuz Ezgi abla vardı. Hatırlıyorum da çok güzel çikolatalı ıslak kek yapardı. Evden kaçıp kaçıp ona gider yaptığı kekleri afiyetle yer sonra da akşam yemek yememek için annemden köşe bucak kaçardım.
Sonra soğuk bir kış gününde acılı bir feryat yankılandı binada. O soğuk kış gününde duyduğum o feryadı asla unutamadım.
"ASLANIM!"
Diyordu o feryat. Diyor ve ağlıyordu. Hıçkırıkları semada yankılanıyor ilahi bir ezgi gibi kulaklara doluyordu. O gün bir şey fark etmiştim. Bir sevdiğini kaybetmek çok yakıyordu! O kadar yakıyordu ki gök bile feryadına cevap veriyor içindeki yangını söndürmek için damlalarını bırakıyordu delicesine.
Aslan ağabey, Ezgi ablanın kocasıydı. Askerdi ve Şemdinli de görev yapıyordu. Çok uzun boyluydu. Çocukluk aklım ile ilk aşkımdı Hakan abimden önce. Üniformasına aşık olduğum ve şehit verdiğim ilk erkek.
Ne Ezgi ablayı unuttum ne de Aslan ağabeyi. Çok zaman geçti aradan asker oldum, dağlara çıktım, terörist oldum. Aşık olduğum üniformadan uzakta o üniformaya düşman oldum.
Hayat çok garipti. Hayat çok acıydı. Hayatın hiç mi hiç acıması yoktu bize karşı. Amansız bir savaşta yaşamak için çırpınıyor, çırpındığımız her saniye ölüme bir adım daha yaklaşıyorduk. Sanki bir bataklık gibi çırpındıkça daha da derine batıyor bir çıkar yol bulamıyorduk.
"Ne var!"
Ahizeden yükselen ses ile daldığım düşüncelerden silkelenerek kurtuldum. Daha fazla derine inmek bana bir fayda sağlamayacaktı nasıl olsa.
"Aşkım biz böyle gizli saklı konuşmaya daha ne kadar devam edeceğiz."
"Sen ölene kadar!"
Dudaklarımı büzüp düşünüyormuş gibi bir ses çıkardım ardından derin bir nefes alarak konuştum yeniden.
"Merak etme sevgilim uzunca bir süre ölmeye niyetim yok. Daha çoook işim var buralarda."
Sesimin tınısı cilve hariç her şeyi barındırıyordu en çokta iğneleme. Belki de sadece iğneleme bulunuyordur.
"Seni elime geçireceğim biliyorsun değil mi?"
"Seni hınzır şey! Aklından geçen fantezileri yapabilmemiz için önce evlenmemiz gerekli. Biliyorsun evlenmeden olmaz."
"Olduracağım ben sen hiç merak etme Rojbin."
Dişlerinin arasından sinirli şekilde söylediklerine gözlerimi devirdim ve kıkırdadım. Bu onu daha çok sinirlendirmişti.
"Annem göster ama elletme dedi. Önce nikah sonra..."
Devamını getiremeden telefonu yüzüme kapatmıştı Ali. Gün içerisinde beş öğün onu arıyor konuşuyordum. İlişkimiz büyük bir ilerleme kat etmişti. Arada bana küfür edecek kadar sinirlerini yıpratmıştım.
Psikolojik savaş deyince üzerime kimseyi tanımasam da bunu olmak istediğim askere karşı yapmak beni gerçekten üzüyordu. Olmak istediğim yer o karakoldu, giymek istediklerim o ünifomalardı.
Cebimde gizli tuttuğum telefon titrediğinde kaşlarımı ilgi ile havaya kaldırdım ve telefonu çıkartıp ekrana baktım. Bir mesaj gelmişti.
Tuşlu telefonun tuş kilidini açıp hemen mesaja girdim ve gördüğüm mesaj ile gözlerimin içi parladı neredeyse. Uzun zamandır yaklaşık olarak 3 yıldır bu kadar mutlu olduğumu hatırlamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güçlü Kadınlar Serisi 3; KARACA (Ara Verildi)
General Fiction"Elif dedim, be dedim Amman, Kiz ben sana ne dedim. Elif dedim, be dedim Amman, Kız ben sana ne dedim." Sazın sesi içerime işlerken babam ile söylediğimiz bu parçada sanki yeniden babamla söylüyormuş gibi benim nakaratım da Ali'nin sesini bastırdı s...