Tik Tak... Tik Tak... Tik Tak...
Geçen zaman aleyhime mi yoksa lehime mi işliyordu bilmiyorum. Bildiğim tek şey acılarıma işlediğiydi. Acılarıma ve özlemime. Acılarıma ve hasretime.
Alnımdan akan iri ter tanelerini kolumla silip gözlerimi kırpıştırdım kendime gelebilmek için. Hala tuzun acısını hissediyordum. Hala inim inim yakıyordu beni.
Bir gün boyunca oturduğum duvar kenarında acılarımın biraz olsun dinmesini istemiş ve beklemiştim. Fakat ne acım diniyordu ne de yaralarıma zaman derman oluyordu. Duvardan destek alarak yağa kalktım ve çıkışa doğru ilerledim. Ellerim iki yanımda yumruk olmuştu yüzümde ise ruhsuz bir ifade vardı.
Dışarıda bana bakan it soylarına gözümün ucuyla bile bakmadım. Bugün başkanlar burada ve bana işkence ettiği için özgürce gözlerini dikebiliyorlardı ama ben yarın burunlarından fitil fitil getirmesini iyi bilirdim.
Bana verilen mağaraya girdiğimde içeride göz gezdirdim usulca. Köşede duvarın kenarına serilmiş saman balyaları üzerine atılmış bir battaniye ve yastık demeye bin şahit isteyen kırlent. Küçük bir masa ve sandalye ile ellerindekinin en iyisi olmadığını bilsem de en azından yalnız kalabileceğim bir odaydı.
Tahta kapıyı kapatıp sürgüsünü çektim. Yatağın üzerine oturup yüzümden sarılı poşuyu açtım ve derin nefesler çektim içime. Ortamın pis kokusu ciğerlerime dolduğunda yüzümü iyice buruşturdum.
Gözlerimi kapattığımda gözlerimin önündeki sahne üç yıldır hasret kaldığım annemin yüzüydü. Özlem artık o kadar ağır basmaya başlamıştı ki sanki ete kemiğe bürünüp bana işkence ediyor her an bana vuslatı hatırlatıyordu.
Şalvarın içinden bacağıma bağladığım telsiz telefonu çıkartıp Hakan komutana ulaşacağım numarayı girdim.
"6213 ben Yüzbaşı KURTOĞLU!"
"Yüzbaşım hemen Hakan Komutanımı çağırıyorum."
Fazla konuşmama gerek kalmadan Teğmen Hakan Binbaşıyı çağırmaya gitmişti bile. Gözlerimi kapatıp dişlerimin arasından ıslıklı bir nefes çektim ciğerlerime.
"Karaca!"
"Binbaşım."
"Sen beni öldürmeye mi niyetlisin? Ha, ne senin derdin. Ölmek istiyorsan söyle ben sıkayım kafana."
"Önemli bir şey yok komutanım."
"Nasıl önemli bir şey yok. Görüntüleri izledim. İzledim ve bunlar canımı yaktı Elif'im."
"Komutanım geçti, gitti, bitti. Daha fazla uzatmayalım isterseniz."
"Sınırlarını bilmiyorsun!"
Kulağımda patlayan gür sesinden sonra hoşuma gitmeyen şeylerin geleceğini hemen anlamıştım. Derin bir nefes aldım ve devam etmesini bekledim.
"Karaca, son kez söylüyorum gel!"
"Abi, daha önce de söyledim şimdi de söylüyorum bu kadar ilerlemişken olmaz. Bunu sende biliyorsun. Bende istiyorum gelmeyi. Hem de çok. Annemi özledim, babamı özledim, teyzemleri özledim, seni özledim ama gelemem."
Ahizeden patlayan ses ile bir yerlere vurduğunu anlamıştım. Derin derin aldığım nefesler ile vazgeçişini yansıtan o cümleyi bekledim.
"Bu son!"
"Annemin ellerinden öp teyzemlere selam söyle."
Telefonu kapattım ve hemen sakladım. Hakan komutan kuzenimdi. Beraber büyümüştük. Benim askeriyeye girmeme o vesile olmuş bu mesleğe aşık olmamı o sağlamıştı. Burada olmamı hiç mi hiç istemediğini bilsem de bu görev onun bile üst kademesinden verilmişti bana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güçlü Kadınlar Serisi 3; KARACA (Ara Verildi)
Genel Kurgu"Elif dedim, be dedim Amman, Kiz ben sana ne dedim. Elif dedim, be dedim Amman, Kız ben sana ne dedim." Sazın sesi içerime işlerken babam ile söylediğimiz bu parçada sanki yeniden babamla söylüyormuş gibi benim nakaratım da Ali'nin sesini bastırdı s...