Süprüüüüüüz... çok ısrar olması sebebi ile bu bölüm erken geldi. Sizi seviyorum keyifli okumalar... :)
...
Yeşil gözlerimi kısmış karşımda cırlayan kadından bir an olsun ayırmıyordum. Ali'nin nişanlısı olması benim için büyük ama gerçekten büyük bir sürpriz olmuştu. Ve bunu kadının cümle aleme duyurması hiç mi hiç iyi olmamıştı.
"Alın kadını!"
Gelen iki adam kadının koluna girmiş araçlara doğru sürüklerken bende son kez arkamı dönmüş ve otobüsün içerisinde bize nefret ve korku ile bakan kişilere son bir bakış atmıştım.
Adamların arkasından hızla araca ilerlerken zaman ile yarıştığımızın ben farkındaydım lakin burada ki adamların bunun farkında olduğunu sanmıyordum.
Araca bindiğim gibi yola koyulan aracın camından güzel ülkemin tertemiz havasını içime çektim ve yollarını seyretmeye başladım. Yanımda oturan Sedef denilen kadın sürekli konuşmaya devam ediyor ve beynimin etini yemekten asla geri kalmıyordu.
Kolunda takılı olan Çingene pembesi çantasını görünce kaşlarımı çattım ve uzanıp çantasını zorla aldım ondan. Cırlaması on kat daha arttığında Ali'nin bu kadına nasıl tahammül ettiğini sorguladım kendi içimde. Yazık gencecik yaşında başını bu kadınla yakmıştı resme.
Çantasının içini karıştırdığımda gördüğüm şeyler ile dudaklarımı büzdüm. Bir kadının çantası neden bu kadar kalabalık olurdu anlam veremiyordum.
Sonunda aradığımı bulduğumda telefonu elime aldım ve ekranına dokundum şifre istediğinde ister istemez kaşlarım çatıldı ve gözlerimi devirerek Sedef'e döndüm.
"Aç şu telefonunu!"
"Asla, özel hayatın gizliliği diye bir şey duymadınız mı siz bu yaptığınız suç."
Bir an kahkahalarla gülmek istedim ama kendimi durdurdum. Bu kadını kaçırıyorduk hem de teröristtik ve kadın bu yaptığımızın suç olduğunu söylüyordu.
"Parmağını kesmemi istemiyorsan aç şu telefonu!"
Gözlerini kocaman açıp yapıp yapamayacağıma dair düşündü kısa bir süre. Bu kadın nasıl doktor olmuştu Allah aşkına. Bunu o kadar merak ediyordum ki, en az kafatasının içerisinde beyin olup olmadığını merak ettiğim kadar.
Sonunda akıllı uslu telefonunu açıp elime verdiğinde takdir ile başımı salladım. En azından bir şeyleri doğru düşünebiliyordu.
Nedense rehberine girmeden önce galerisine girdim ve "aşkilotellam" klasörünü gördüğümde dudaklarım seğirdi. Ali'ye bu cırtlak sesi ile böyle seslendiğini hayal etmek bile ... ah ne bileyim değişik hissettiriyordu.
Ali'nin üzerindeki siyah takım elbise ve yanında mini kırmızı elbiseli Sedef ile verdiği pozlar sanki asker arkadaşı ile verilmiş gibiydi. Bazı karelerde bir noktaya dalmış bazı karelerde ise kaşları çatık çıkmıştı.
Sadece bir fotoğrafında gerçekten gülüyordu gözleri. Uzun boyu ve karizmatik duruşu ile hemen dikkatleri kendisine çekerken gülüşü gerçekten tarif edilemeyecek bir şeydi.
Sonunda galeriden çıkıp rehbere girdim ve Ali'nin ezbere bildiğim numarasını tuşladım. Burada da adı "Aşkilotellam" olarak kayıtlıydı. Arama tuşuna basıp kulağıma götürdüm telefonu. Uzun birkaç çalıştan sonra açılan telefonda Ali'nin usanmış sesi doldu kulaklarıma.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güçlü Kadınlar Serisi 3; KARACA (Ara Verildi)
General Fiction"Elif dedim, be dedim Amman, Kiz ben sana ne dedim. Elif dedim, be dedim Amman, Kız ben sana ne dedim." Sazın sesi içerime işlerken babam ile söylediğimiz bu parçada sanki yeniden babamla söylüyormuş gibi benim nakaratım da Ali'nin sesini bastırdı s...