Bölüm 14

8.3K 555 296
                                    

Hadi yine iyisiniz cuma ya da cumartesiye bir bölüm daha atacağım...👼👼👼 Keyifli okumalar 😘💃😘💃😘💃

...

Karanlığımı aydınlatacak bir ışık aramadım hiç. O kadranlık bendim. Beni ben yapan karanlığımdı. Hiçbir zaman göründüğüm kadar saf ve masum değildim.

Karşımda oturan adam Rasim abi ile hoş bir sohbetin içerisine girmiş ona bakışlarımı fark etmiyordu. Hoş ona bakarken neden içimdeki karanlığı düşünüyordum bende anlamamıştım henüz.

"Elif kızım ile nereden tanışıyorsunuz siz?"

Karanlık gözlerini çevirdi bana. Derin bir kuyuyu andırıyordu gözleri. İçine düşemem bir çıkış yolu bulamayacağım kadar derin ve karanlık bir kuyu gibi. Esmer teni güneş altında yaptığı zorlu görevlerin mükafatı gibi parlıyordu. Bense onun yanında bir ölü kadar beyazdım. İfadesiz yüzünde ufak bir tebessüm belirdi. Sanırım bu masama oturduğundan ve hatta karşılaştığımız ilk andan beri verdiği ilk tepkiydi.

"Eski bir dost."

Demek o gün duymuştu beni. Başımı olumlu anlamda salladım bende. Karşımda oturan kişi yabancı bir tanıdık, tanımadık bir eski dosttu.

"İyi madem keyfinize bakın siz. Seslenirseniz duyarım."

"Sağolasın abi."

Son kez omzuma dokunup gittiğinde kısa bir an arkasından baktım. Ardından bakışlarımı boşalan bardaklarımıza çevirdim. İlk bardağı su katarak içerdim gerisini sek. Bu yüzden Asaf'a da kendime de sek rakı doldurdum.

Rakısını kaldırdı ve Anıtkabir'e karşı kadeh kaldırdı. Bardağın altını masaya bir kez vurup koca bir yudum aldı.

"Her kula nasip olmaz Mustafa Kemal ATATÜRK ile karşılıklı rakı içmek!"

Masanın üstüne koyduğu sigarasından bir çöp daha aldım. Dudaklarımın arasına sıkıştırırken o da uzanıp sigaramı yakmıştı. Sanki kırk yıllık tanıdığımmış gibi hareket ediyordu bende hiç yadırgamıyordum.

"Bin şükür bize nasip oldu."

Başını olumlu anlamda salladı ve o da bir sigara daha yaktı. Konuşmalarımız çok yüzeysel gidiyordu. Öyle havadan sudan konuşuyorduk ve bunu hiç yadırgamıyorduk ki, yadırgamamamızı yadırgadım bir an.

Şişenin yarısını gördüğümüzde artık derin konulara yavaştan gelir gibi olmuştuk ve bu konuyu başlatan ben olmuştum.

"Kim söyledi peşime takılmanızı Albay mı?"

Bardaklarımızı aynı anda tepemize diktik. Bu sefer boşalan bardakları o doldudu başını olumsuz anlamda sallarken.

"Tuğgeneral."

"Vay anasını avradını ya, etrafım yüksek rütbe doldu. Sabah da Orgeneral odasına çağırdı dedim onun benimle ne işi olur."

"İlk gördüğümde bizde şaşırdık, önce Tuğgeneral sonra albay dedik sıradaki Genelkurmay Başkanı mı?"

"Bir o eksikti. O da olursa tam olacak kadro."

"Peşindeki kim?"

"Yavşak bir oruspu çocuğunun teki."

Dudaklarını araladığı sıra terasa dolan gürültü ile bakışlarımızı oraya çevirdik. Gördüğüm yüzler bugün süründürdüğüm adamlara aitti.

Güçlü Kadınlar Serisi 3; KARACA (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin