Evet sonunda beklediğimiz bölüm geldi... Asaf cancağzımın dilinden geliyor bu bölüm. Bir erkek karakteri yazmak benim için gerçekten çok zor lakin bu bölüm Asaf'ın dilinden ve duygularından olmalıydı. Keyifli okumalar...
...
... Asaf'ın dilinden...
Bin bir düşlere geceydi gebe. Sevişlerle harmanlı sarışlarla dolu. Sıcak ve tatlı. Güzel ve narin. Öyle mağrur öyle tutkulu ve divane.
Tüm duyguları anlaşılıyordu gözünden. Bakışlarını duygularıyla sarmalayan bir kadın, şefkati ile sarıp sarmalayan bir kadın.
İlk uyuduğumuz gece, ilk sarılmamız, ilk dansımız bir şekilde ilklerim hep onundu ve ona karşı anlamsız bir şefkat vardı içimde.
Yabancı olduğum duyguların adını koymaya korkuyordum. Adını koyarsam gider diye korkuyordum. Kollarımdaki sıcaklığını son kez bastırdım kendime ve giren kurşunun bedenime verdiği yorgunluğu kabul ederek bıraktım yere kendimi.
Yaramdaki el başımın altındaki dizler sıcak ve tanıdık bir kadına aitti. Tabi başımda bağırmalarını da unutmamak gerek.
"Senin belanı sikeceğim. Eğer ölürsen seni öldürürüm. Duydun mu diğer tarafta bile düşmem yakandan. Sakın beni bırakmayı aklının ucundan bile geçireme."
Ben geçirmezdim aklımdan lakin kaderde varsa, Mevla'm bir kez ayırmışsa yolumuzu ne kesilen kurbanlar çare olurdu kavuşmalara nede edilen dualar. Giden gittikten sonra kalan ne yapsındı. Ya ben giderse bu güzel kadın ne yapardı.
"Ekiplere haber verin, ambulans çağırın HIZLI OLUN!"
Önemsendiğimi hissetmek vurulmaktan daha çok sarsmıştı beni. En son bu duyguyu hissettiğimde Nazife annemin kollarında beş yaşında bir çocuktum. Bir daha kimsede hissetmedim ben bu duyguyu.
Duyanlar belki ayıplar ama bir kadının sevgisinden hele ki Elif kadar güçlü bir kadının sevgisinden korkuyordum. Titreşen göz bebeklerine bakınca içimin titrediğini hissettim ve iyi olması için konuştum.
"Sinirlenince bir çirkin oluyorsun sanki."
"Götünden bir kurşunda benden yemek istemiyorsan kapa çeneni."
Dudaklarıma asılı kalan tebessüm kana bulanmış bir tebessümdü. Yüzümde maske olduğu için Elif görmüyordu ama hissettiğini biliyordum. Korkudan ellerinin titrediğini de biliyordum. Bilmediğim şey ne ara bu kadar yakın olduğumuzdu. Belki de çok bağlanmadan ayrılık en iyisiydi.
"Şehadetin kime nasip olacağı belli olmaz. Bakma öyle kırgın yeşillerle bir şeyleri bilerek çıktık biz yola."
"Şimdi seni bir kırarım görürsün kırgınlığı."
Oluk oluk akan kanımın verdiği yorgunluk ile kapanan göz kapaklarıma daha fazla mani olamadım ve usulca bıraktım kendimi karanlığa.
"Aç gözlerini! Emrediyorum aç gözlerini."
Gözlerimi küçücük araladım ve kolundaki parmaklarımı sıkılaştırdım. Karanlığa büsbütün teslim olmadan fısıldadım son sözlerimi.
"Ölmüyorum, henüz ölmeyeceğim merak etme."
...
Oturduğum sandalyede elimdeki kalın kitabı okuyor bir yandan da kahvemi yudumluyordum. Kitaptan başımı kaldırdığımda çevreme ufak bir göz attım. İki katlı bahçeli bir evin bahçesindeydim. Evin panjurları beyaz pencere kenarları mavi renkliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güçlü Kadınlar Serisi 3; KARACA (Ara Verildi)
General Fiction"Elif dedim, be dedim Amman, Kiz ben sana ne dedim. Elif dedim, be dedim Amman, Kız ben sana ne dedim." Sazın sesi içerime işlerken babam ile söylediğimiz bu parçada sanki yeniden babamla söylüyormuş gibi benim nakaratım da Ali'nin sesini bastırdı s...